Asker gölgesinde siyaset devri bitti!..
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un dün yaptığı açıklamayı, siyasi parti sözcülerinin her biri kendi açısından ele alarak, bununla karşı tarafa bir gol atmaya çalıştı... Öncelikle şu hususun altını çizelim: Bu şekilde sırtını askere dayayarak veya askerin apoletleri arkasına sığınarak siyaset yapma anlayışı kesinlikle çağ dışıdır! Ülkemizde hâlâ daha, bu yöntemlerle siyaset yapmak isteyenlerin varlığı doğrusu çok üzücüdür.
On yıllardır süren pek çok meselenin çözümsüz kalması da, temelde bu sakil siyaset anlayışına dayanıyor. Çünkü bütün önemli konularda, sivil siyasetçiler, “Acaba asker bu işe ne der?” endişesiyle, gerçekçi ve cesur adımlar atmaktan kaçındılar. Yani kendilerine düşen işi yapmayıp bir nevi askere havale etmek gibi bir garabetin içine düştüler. Oysa askerin görevi ülke idare etmek değildi. Lakin siyasetçiler kendilerine düşeni doğru dürüst yapmayınca, işler sarpa sardı, bunun sonucu olarak da askerî müdahalelerin ardı arkası kesilmedi. Artık bu ayıptan kesin olarak kurtulmamız lazım.
Her işi askerin silah zoruyla halletmek gibi, sakat mantıkla, bir yere varılamayacağını hâlâ anlamadık mı?
MHP Grup Başkan Vekili Mehmet Şandır, Org. Başbuğ’un açıklamasını öne sürerek, “Bu konuşma, süreci bitirmiştir...” diyor. Şandır’ın bu beyanı, demokrasi ülkelerinde görülebilecek bir şey değildir. Açık söyleyelim, bu söylem hem MHP’ye yakışmamıştır, hem de siyaseten partiye bir yarar getirmeyecektir.
İkinci husus da şudur: Bu sürecin bu şekilde bitmesi filan mümkün değildir. Eğer her şey askerin iki dudağı arasında ise, devletin temel kurumlarının varlık sebebi nedir? O zaman bırakalım her işi asker yapsın! Nitekim böyle düşünenler oldu. Ama askerin kılıcıyla her düğümün çözüleceğini zannedenler hüsrana uğradı. Ne var ki, o düzenden beslenenler, memleketin daha kötüye gitmesine aldırmayıp, kendi değirmenlerini döndürmenin derdinde...
Evet bu süreç, demokratik açılım süreci; ancak ülkenin önünü tıkayan, halkının huzurunu bozan, devletin güvenliğini tehdit eden problemler köklü şekilde çözüme kavuştuğunda bitmiş olur. Onun için, AK Parti sözcüsü Bekir Bozdağ’ın ille de Başbuğ’un sözlerinden destek çıkarma gayretine girmesine hiç gerek yok. Eğer iktidar bu işe inanarak ve doğru biçimde başlamışsa, artık tereddüde mahal olmaması lazım. Şayet ifade edildiği üzere, bu süreç bir devlet çalışması ise; zaten şimdiye kadar asker dahil, devletin bütün ilgili kurumlarının görüş ve mutabakatının alınmış olması gerekir!
Genelkurmay Başkanı’nın açıklamasında, esasen yeni bir unsur da yoktur. Söylenenlerin tamamı, daha önce de kerrat ile ifade edilmiş hususlardır. Üniter ve ulus devlet yapısı, anayasanın değiştirilemez maddeleri vs. Bunları sadece asker değil, bütün siyasetçiler de hep söyledi, söylüyor. Burada aktüel olarak ille de yeni bir şey aranıyorsa, bize göre CHP ve MHP’nin, hükümetle birlikte diğer devlet kurumlarına karşı yaptığı sert suçlama ve ithamlara, askerin cevap verme ihtiyacı duymasıdır.
Nitekim DTP, Başbuğ’un konuşmasını bu yönde yorumladığı için, AK Parti’nin olumlu değerlendirmesine tepki verdi. Asker üzerinde lüzumsuz yeni polemikler açmaya hiç ihtiyaç yok. Şimdi ülkeyi hakikaten demokratik bir düzene kavuşturmak için, herkes elini taşın altına sokmalıdır. Gerisi lafu güzaftır.