Açılımlar ve hükümetin işini zorlaştırmak
Bazıları demokratik açılımlara ön yargı ile yaklaştığımı sanıyor. Halbuki benim hassasiyetim bir milletin kaderini ilgilendiren böylesi bir meselede populizmin galip gelmemesi, problem çözerken daha büyük problemlere vesile olacak yanlışların yapılmamasıdır.
Daha ortada fol yok yumurta yokken öyle bir rüzgar estirildi ki, farklı düşünmek neredeyse suç haline getirildi.
Problemlerimizi çözelim ama bunun nasılı belli olmadan yalın kılıç açılım istiyorum demek bilinmeyen bir şeye destek vermektir. Bir bilim adamı olarak bilinmeyene destek olmayı da aldığım eğitime aykırı buluyorum.
Ortaya önce bir proje konulur, bunun artıları eksileri tartışılır, yani toplum tarafından traş edilerek kabul edilebilir hale getirilir. Elde taslak bir çalışma bile yokken hadi açılalım demek, dipsiz bir okyanusa hiçbir hesap yapmadan dalmak demektir. Bunu yapanların çoğu da yüzmeyi bilmiyor.
Açılımlar tartışılırken ortaya çıkan gerçeklerden biri de maalesef –İhlas çizgisinde- yeni adayların ortaya çıkmasıdır. Muhafazakarların parası ile geçmişte dansöz oynatanların yerini şimdi Solcu, Marksist, hatta DTP li besleyenler(Yoksa oynatanlar mı desem) aldı. Üç beş binlik tiraj için bu ülkenin omurgası olan dindar insanların emekleri, hassasiyetleri istismar ediliyor.
Yazarlıkla yağdanlık aynı şey değildir.
İnandığını söyleyemeyen, yeri geldiğinde akıntıya kürek çekmeyen hak ve hakikatın sesi olamaz.
Muhafazakar gazeteler şu son bir aylık yayınlarına baksınlar, bu kadar mı acelecilik olur, çocuğunu eşini, babasını kaybetmiş şehit ailelerinin duyarlılıklarına bu kadar mı duyarsızlık olur.Açılacağız diye üzerine oturduğumuz, bizi emziren, besleyen bir kitleyi bu kadar görmezden gelmek en hafif tabirle aymazlıktır.
Şiddeti savunmadıkça her şey tartışılabilirmiş. Her tarafı şiddet olanları meşrulaştırmak, kimi yayınların vebalini örtmek için baş vurulan yollardan biri de bu. ”İki Abdullah’tan biri Çankaya’da, biri İmralı’da oturuyor, bu iki Abdullah karşı karşıya oturup konuşmadıkça bu problem çözülmez”. Bunu kim söylüyor, DTP Van Milletvekili. Şimdi ben bütün Türkiye’ye soruyorum, bunu hazmedebiliyor musunuz? Bu sözdeki aşağılamayı, küstahlığı, meydan okumayı, hakareti içinize sindirebiliyor musunuz? Ve DTP nin bu cüret ve cesareti, sizin yayınlarınızdan, çözüm olsunda ağzımıza tükürsünler tavrınızdan aldığını biliyor musunuz?
Bu tavır problemlerin çözümüne katkıda bulunan bir tavır değil. DTP nin cüret ve cesaretini artıran, taleplerini daha da kabul edilemez hale getiren bir tavır. Eğer açılımların başarıya ulaşılması isteniyorsa önce bu teslimiyetçi, sünepe tavırdan vaz geçilmelidir. Açılım için Amuda kalkmaya bile hazır olduğunu söyleyen bir topluluk açılım yapamaz ancak teslim olur.
Evet bu mesele çözülmelidir, ama Medya’nın tavrı hükümetin işini kolaylaştırmamış zorlaştırmıştır. Bundan sonra DTP yi hiçbir şey tatmin etmez. Buna vesile olanlara hayırlı uğurlu olsun.