LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Güçsüz ordu güçlü Japonya!

Güçsüz ordu güçlü Japonya!

- Lütfü Bey; geçtiğimiz Pazar günü kutlanan 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Genelkurmay, “Güçlü ordu güçlü Türkiye” şeklinde bir slogan kullandı. Bu bağlamda da geçen yıllardaki 30 Ağustos’lara göre çok daha fazla sayıda askeri araç ve askeri birlik geçit resmi yaptı. Üstadım, bunu nasıl yorumluyorsunuz?
- Dünyanın en güçlü üçüncü ordusuyum diyorsan, bu gücünü sadece 30 Ağustos’larda millete karşı göstermeyeceksin. Mesela ABD askerleri Türk subaylarının başına çuval geçirdiğinde, dünyanın gözü önünde ordumuzun onurunu pas pas gibi çiğnediğinde göstereceksin! Peki ABD askerleri ile Irak’taki peşmergeler Türk subaylarının başına çuval geçirdiğinde Türk ordusu bu gücünü gösterebildi mi? Bırakın güç gösterisini, ABD’ye karşı en küçük bir tepki bile gösteremedi. O zaman kendi kendine, “Dünyanın en güçlü üçüncü ordusuyum” demen ne işe yarıyor ki? Bu duruma bakanlar, “30 Ağustos’ta millete gösterilen bunca uçak, helikopter, tank, top, savaş gemisi, denizaltı ne işe yarıyor ki” diye düşünmez mi? Hadi bunu geçelim. Genelkurmay’ın ordu güçlü olursa ülke de güçlü olur fikrinden hareketle icat ettiği, “Güçlü ordu güçlü Türkiye” sloganına gelelim. Acaba ordu güçlü olursa ülke de güçlü olur mu diye düşünelim. Mesela Japonya’nın güçlü bir ordusu yok; ama Japonya dünyanın en güçlü birkaç ülkesinden biri. Ordusu güçsüz ama Japonya güçlü! Dünyada İsviçre gibi öyle ülkeler var ki, bırakın güçlü orduyu, doğru dürüst bir orduları bile yok, ama onlar dünyanın en güçlü ülkeleri. Irak’ta Saddam’ın ordusu için de çok güçlü denirdi; ama Irak güçlü bir ülke değildi. Demek ki güçlü ordu demek güçlü ülke demek değildir. Kaldı ki bizimki gibi her şeyiyle dışa bağımlı, özellikle de ABD’ye bağımlı olan bir ordu ne kadar güçlü olabilir? Başka bir deyişle, her türlü silahını dışarıdan alan bir ordu ne kadar güçlü olabilir? Ayrıca ülke kaynaklarını yatırıma değil, dışarıdan silah almaya harcamak ülkenin ekonomisini de güçsüzleştirmek değil midir? Ekonomisi güçsüz olan bir ülke de güçsüz bir ülke değil midir? Gerçek olan şudur ki, “güçlü ekonomi güçlü ülke” demektir.
ÇÖZÜM ÖLSÜN, ÖLÜMLER SÜRSÜN!
- Savaş severler Kürt sorununun barış yoluyla değil savaş yoluyla çözülmesi gerektiği konusunda ısrar etmekteler. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
- Sorunlar ya vuruşa vuruşa, ya konuşa konuşa çözülür. Vuruşa vuruşa, savaşa savaşa çözemediğiniz sorunu bir de konuşa konuşa çözmeyi denememek ise çözümsüzlüktür. Mesela Kürt sorunu 25 yıldır savaşa savaşa çözülemediği içindir ki, “Kürt açılımı” denen açılım gündeme gelmedi mi? Devlet silahlı mücadele ile çözemediği sorunu müzakere ile çözmeyi denemek istemedi mi? Kürt sorunu silahlı mücadele ile çözülebilseydi zaten müzakereye de, Kürt açılımına da niçin gerek duyulsun ki? Ancak bu gerçeğe rağmen kimileri bugün “Bırakın Kürt açılımı, demokratik açılım, müzakere gibi çözüm arayışlarını; savaş sürsün” demekteler. Adeta bunlar, “Çözüm ölsün, ölümler sürsün” demekteler! Savaşla sonuç almak uğruna ülkenin 25 yılı, 40 bin insanı ve 300 milyar doları harcandı. Hadi bırakalım kaybettiğimiz onlarca yılı, yüzlerce milyar doları. Kim geri getirecek onbinlerce insanı? Acaba savaşla sonuç almak uğruna daha kaç on bin, kaç yüz bin insanın ölmesi gerekli? Savaşla sonuç almak uğruna şimdiye dek 40 bin insanın ölümü yetmedi; acaba 140 bin insan ölse yetecek mi? Ha buna rağmen savaş severler “savaşa devam” diyorlarsa, biz de onlara şunu deriz: Ey savaş sever generaller, ey savaş sever siyasetçiler, bundan böyle PKK’yla savaşta sizin çocuklarınızı da görmek isteriz. Bundan böyle şehit cenazelerinin sizler gibi güçlülerin, zenginlerin semtlerinden de kalktığını görmek isteriz. Bugüne kadar toprağa verdiğimiz şehitlerin tamamına yakını bizim gibilerdendi; bundan sonra toprağa vereceğimiz şehitlerin ise sizin gibilerden olmasını isteriz!
PKK’NIN YAPMADIĞI DA PKK’YA YAPTIRILIYOR!
- Kürt açılımı konusunda çalışmalar sürerken Güneydoğu’dan PKK’lıların el bombasıyla saldırısı sonucu 4 askerin şehit edildiği haberi geldi. Acaba PKK Kürt açılımı sürecini baltalamak mı istiyor? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- 4 askerin şehit olduğu el bombalı saldırıyı acaba PKK mı yaptı? Daha önce de PKK’nın yapmadığı birçok saldırı PKK’nın üzerine atılmadı mı? Mesela Çukurca’da 6 askerimizin şehit olduğu mayın tuzağının PKK tarafından döşenmediği, bir tuğgeneral tarafından döşettirildiği ortaya çıkmadı mı? Peki bu gerçek ortaya çıkana kadar, Genelkurmay bu gerçeği milletten gizlemedi mi? Yine Genelkurmay, daha geçenlerde askerlerimizin ölümüne yol açan el bombası patlamasının, aslında bir komutanın bir askeri cezalandırmak için onun eline pimi çekilmiş bir el bombası vermesi sonucunda meydana geldiği gerçeğini de milletten gizlemedi mi? Geçmişte PKK’lıların yapmadığı bazı eylemlerin PKK’lıların üzerine atıldığını şimdilerde öğrenen millet, Kürt açılımı konusundaki çalışmalar sürerken 4 askerin şehit olmasıyla sonuçlanan el bombalı saldırının PKK saldırısı olduğuna inanabilir mi? Evet, birileri Kürt açılımı sürecini baltalamak istiyor ama, acaba bu PKK mı, yoksa başka birileri mi? İşte Genelkurmay geçmişte yaşanan bazı gerçekleri gizleye gizleye milleti bu noktaya getirdi. Şimdi millet, hele de Kürt açılımı sürecinin başladığı şu günlerde Güneydoğu’dan gelen şehit haberlerini, “Acaba bunu PKK mı gerçekleştirdi, yoksa bu süreci baltalamak isteyen başka birileri mi” diye sorgular hale geldi. Genelkurmay’ın bu konudaki açıklamalarına şüpheyle bakar hale geldi. Bir milletin kendi ordusunu yöneten Genelkurmay’ın açıklamalarına şüpheyle bakar hale gelmesi ne kadar kötü bir durum değil mi? Bu durumda Genelkurmay’ın millete karşı bir inandırıcılık sorunu var değil mi? Genelkurmay’ın bu sorunu gidermek için bundan böyle gerçek neyse onu millete açıklayan bir inandırıcılık açılımı başlatması gerekmez mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi