Allah için dövüştürüldük, Laiklik için MHP'den uzaklaştırıldık

Allah için dövüştürüldük, Laiklik için MHP'den uzaklaştırıldık

12 Eylül bizim kuşaktan birçoğunun hayatının dönüm noktasıdır. Hayallerin bittiği, gerçeğin çıplak yüzüyle karşı karşıya gelindiği bir nokta.12 Eylül kıyameti hatırlatan bir andır. Dış eksenli bir mevcudiyet beyanıdır.

Ondan önceki tüm bilgilerimizin, askere dair tüm kanaatlerimizin yanlış olduğunu ağır işkenceler görerek idrak ettik.

Terörü kışkırtanlar önce darbe yaptılar sonra da kışkırttıkları terörden dolayı gencecik insanların hayatlarını kararttılar.Kavga ettirilenler değil kavgayı başlatan ve seyredenler darbe yaptılar.

Bugün dönüp geriye baktığımda gençliğin nasıl tuzağa düşürüldüğünü üzülerek görüyorum.

Bizde adettir, nerede bir yanlış, nerede bir kışkırtma olsa dış güçlerin oyunundan söz edilir. Bu da aslında dikkatle hazırlanmış bir çarpıtmadır.

Bu darbelerin hiç birini fiilen Amerika yapmadı, hepsini bizim darbeci askerimiz yaptı. Ne yaşadık, ne gördüysek kendi askerimizden gördük.

Darbenin arkasında şu veya bu gücün olması o kadar önemli değil. Her ülkenin bir planı var. Önemli olan başkalarının kucağına oturarak kendi insanına zulmedenlerin durumudur. Bize Hans’lar, George’lar, Sam amcalar zulmetmedi, bize Ahmet’ler, Mehmetler, zulmetti. Kenanların, Nurettinlerin, Tahsinlerin, Racilerin, Necdetlerin kurbanı olduk.

Her olayda dış güçlere işaret edenler içerideki hainleri aklamak, tartışmaların, eleştirilerin dışına çıkarmak için bunu yapıyorlar. Birileri de ustaca hazırlanmış bu oyuna çanak tutuyor.

Uzun süre hapis yatmanın insan ruhunda meydana getirdiği tahribatı hiçbir psikolog tahmin edemez. Bu bütün bilgileri patlatan onun dışına taşan bir şeydir.15-20 yıldır hapisten çıkmış arkadaşlarla karşılaşıyorum, hala kabus gördüklerini, hücrelerde, işkence hanelerde uyandıklarını söylüyorlar.

Bizim nesil gerçekten çok şansız bir nesil. Ama herhalde aralarında en şansızı biziz. Onca çileden, onca kahırdan, acıdan, aşağılamadan sonra birde kendi hareketimiz tarafından ihanete uğradık. Toz kondurmadığımız insanların başkalarının çocuklarını nasıl cepheye sürüp, kendi çocuklarını saksılarda, steril ortamlarda nasıl korumaya aldıklarını gördük. O çocuklardan birinin ETÖ davası delilleri arasında bulunan gazeteci Gülay Kömürcü ile cinsel içerikli, sapkın konuşmaları basına da yansıdı. Bazılarımız vatan için dövüştü, bazılarımız vatan için sevişti.

1992 den sonra yaşadıklarımız ise ayrı bir trajediydi. 16 Yaşında çocuklar önümüze çıkarılarak acılarımız, çilelerimizle emzirdiğimiz çocuklarla dövüştürülmek istendik. Pis bir iktidar uğruna bütün değerlerimiz alabora edildi. Allah için dövüştürüldük, Laiklik için MHP den uzaklaştırıldık.

Ama hayat bu dünyadan ibaret değil. Bir büyük divanda, bir büyük yaratıcının huzurunda yine karşı karşıya geleceğiz. Birçok insana kuruma hakkımız geçti. Bizi körkuyulara atıp merdivensiz bırakanlara, darağaçlarında bizi şafak vakti sallandıranlara, biz zindanda iken bizleri yalnız bırakanlara, O günün MSP il Başkanı Av. Bülent Arınç kadar olamayanlara, bizim kan ve göz yaşı dökerek geçtiğimiz ülkü yolundan geçip fakat bizim mücadele ve ideallerimize tükürerek geçenlere, zindanların akabinde atıldığımız sözde hürriyetli yıllarımızda “sizde kimsiniz” diyerek bizlere istihza ile bakıp mücadelemizin sırtından makam, mevki, saltanat, zenginlik devşirenlere hakkımı helal etmiyorum. Birçoklarının gadrine, ihanetine uğradık. Askerin, devletin, 90 lı yıllar MHP kadrosunun bize çok büyük borçları var. Kimseye hakkımızı helal etmedik. Bize işkence edenlerle, bizi dindar bulup MHP den uzaklaştıranlarla, bize her türlü iftirayı atanlarla ergeç hesaplaşacağız. Bu Dünya da olmazsa Velbasübadel mevt’ de hesaplaşacağız.Askere de, devlete de, MHP yi laikleştirmek için arkadaşlarının ciğerlerine basanlara da hakkımızı helal etmedik. Biz soramazsak da Allahımız(cc) soracaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi