Adalet yavaşlayınca maliye hızlanıyor...
Bu, yazısız bir kural gibi işliyor bütün dünyada... Malum son günlerin popüler konusu bol sıfırlı kesilen rekor maliye cezalarıdır...
Birçok ülkede bürokrasi, piyasaları düzenlemek için uzun hukuk yollarını kullanmak yerine vergi silahına sarılmayı tercih etmeye başladı...
Daha geçenlerde, ABD hükümeti kendi vatandaşlarının İsviçre bankalarındaki hesaplarının peşine vergi usulsüzlüğü iddiasıyla düştü...
Vergi kaçakçılığı gibi netameli bir konuya bulaşıp itibarının sarsılmasından korkan İsviçre devleti, kendi kanunlarının koruması altındaki gizli hesapları mecburen açmak zorunda kaldı...
Türkiye ise İsviçre’de milyarlarca dolar para tutan vatandaşları için “varlık barışı” sloganıyla kibar bir davet yaptı... Pek itibar eden olmadı... Çünkü kitabına uydurulmuş parayı dışarıya çıkarmak kanunsuz bir iş değildi... Getirmek ise keyfe kederdi... Yani hukuka uygun görünüyordu...
Bir finansal işlem, genel mali hukuka uygun görünse bile maliye açısından vergi usulsüzlüğü kapsamına alınabiliyor...
Son yıllarda serbestleşme yüzünden mali işler o kadar hızlı gelişti ki mevcut kanunların çok ötesinde karmaşık piyasalar ve finansal operasyonlar üretti...
Adalet mekanizmasının meseleye manzara koyması bile yılları alan süreçlere dönüştü...
Yani hukukun, finansı geriden takip etmesi iş âlemi için kazanılan muhteşem paralar anlamına da gelmeye başladı...
Özellikle Türkiye ekonomisi yıllar boyunca siyasetçi, işadamı, asker, bürokrat ve medya arasında sıkışıp kaldı...
Bu ortamda finansal olarak büyümek isteyen iş âlemi, siyasi taraf olmak ve medyayı kontrol etmek yolunu seçti...
Bu durumdan rahatsız olan bürokrasi de, geride kalmış mali hukukun tam anlamıyla izah edemediği finansal alanlarda serpilip büyüyen paraların üzerine çok basit ama müthiş etkili bir silahla yürümeye başladı...
“Vergi usulsüzlüğü incelemesi ve kesilen cezalar”...
Son olarak Türkiye’nin medya sektörünün yarısını elinde bulunduran gruba geçen Salı günü 3,75 milyar TL tutarında rekor bir vergi cezası kesildi...
Anlaşıldığı kadarıyla bu cezanın mesnedi “geçici ilmühaber”e dayalı işlemlerdi...
Malum, anonim şirketler, hisse senetlerinin yerini tutmak amacıyla geçici ilmühaber çıkartabiliyorlar...
Geçici ilmühaber çıkarmak için herhangi bir kurumdan izin almak gerekmiyor... Hisse senedine benzeyen ilmühaberleri, herhangi bir matbaada bastırmak ya da bilgisayarın başına oturup hazırlamak da mümkün...
Hukuken geçerli olması için sadece anonim şirketin yönetim kurulu başkanı ve bir üye tarafından imzalanıp ortaklara imza karşılığı teslim edilmesi yeterli sayılıyor...
Bu durumda hisse senedi bastırılmadığı hallerde geçici ilmühaber çıkartılması yoluyla ciddi vergi avantajlarından yararlanmak mümkün oluyor... Piyasa işleminde kullanılan yol böyle...
Maliye devreye girip Doğan grubuna 3,67 milyar lira vergi cezası kesince, aynı işlemleri kendi şirketlerinde yapan iş âlemi de paniğe kapıldı...
Doğan Yayın Grubu, medya kuruluşlarının neredeyse yarısının kontrolünü elinde bulunduruyor... Söz konusu ceza miktarı da grubun piyasa değerinin toplamına yaklaşıyor...
Büyük ihtimalle grup bu cezaya itiraz edecek...
Önce vergi mahkemesine, oradan da Danıştay’a gidilecek... Adalet sistemindeki yavaşlık, bu süreyi yıllara yayacak...
Bu uzun sürede sermaye artırımına gidilmesi ya da eldeki mal varlıklarının bir kısmından çıkılması haricinde bir finansal yönetim uygulanması da zor görünüyor...
Her halükarda maliye, adalet sisteminden çok daha hızlı hareket ediyor...
Üstelik ABD başta olmak üzere dünyada bu işler artık maliye eliyle yapılıyor...
Siyasete rüzgâr eken, vergi fırtınası biçiyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.