Yaz gele, çarşıya kiraz gele...
İlginç bir gelişme yaşanıyor enerji cephesinde.
ABD Başkanı Obama, elektrikle çalışan araçların lityum iyon bataryalarının 2015 yılına kadar yüzde 70 ucuzlatılması talimatını veriyor.
Kime?
Amerikan Enerji Bakanlığı, özel sektör ve üniversitelere.
Milyarlarca dolarlık hibe fonlar aktarılıyor ve uzun vadeli kredi muslukları açıyor.
Tesisler kuruluyor. Hummalı bir çalışma başlıyor. Zaten mevcut olan bu teknolojiyi daha da geliştirip piyasaya sürecekler.
100 bin dolara satılan hibrid araçların fiyatı (bizde en az iki katıdır) birkaç yıl içinde 30 bin dolarlar seviyesine kadar inecek.
Üstelik sözü edilen teknoloji, polimer esaslı pilleri de kapsıyor. Muhtelif şekillerdeki yeni araç pillerini en fazla 5-10 dakika içinde şarj etmek mümkün olacak
İlk çıktığı zamanlarda neredeyse ütü kadar büyük cep telefonlarını bugün kullandığımız küçük ve tek bir şarjla günlerce idare eden cihazlarla mukayese edelim.
Sonra bu pil teknolojisinin çok daha gelişmişini araçlar üzerinde hayal edelim.
Devamındaki yıllarda dünyadaki petrol talebinin büyük oranlarda düşeceğini öngörebiliriz.
Anlaşılıyor ki, elektrik enerjisinin depolanması ve araçlar üzerinde taşınması gelecek on yılın ana enerji politikasıdır.
Şimdi bize dönelim...
Kullandığımız enerjinin mühim kısmını ithal ediyoruz ve rekor fiyatlarla kullanıyoruz.
Bizim politikacılar da özel sektöre ve üniversitelere dönüp “Alın bakalım şu paraları, gelecek beş yıl içinde pil teknolojilerini geliştirip hibrid araçlar üretin” derseler ne olur?
Maalesef komik olur.
Bu bir eğitim ve altyapı meselesidir.
Bu işi yapacak olan mühendisler ve bilim adamları bizde nasıl yetişiyor diye bakmak lazım.
Zeki ve kabiliyetli çocuklar alabildiğine karmaşık ve artık kontrolden çıkmış bir eğitim sisteminden geçmek zorundadır. Mevcut durum, sanki bu ülkenin genç beyinlerini öğüten bir köhne değirmene dönüşmüştür.
Anlamsız derslerle dolu hantal müfredat, bu sakatlıktan türemiş trilyonluk dershane sektörü ve ilkokuldan liseye kadar, çocuklar üzerinde oluşan müthiş bir sınav baskısı işin özetidir.
Bu ülkede kızlara milli güvenlik dersi verilip askeri rütbeler öğretilir.
Yüzlerce saat lisan dersi verilir ama bir şey öğretilmez.
Sonra darbe kalıntısı bir kurum olan YÖK işi devralır.
Üniversitelere kapak atanlar, oraların aşırı gelişmiş liselerden başka bir şey olmadığını kısa zamanda görürler.
Özel sektör de bu eğitimin devamıdır.
Fasonculuktan öteye gidemedikleri için devlet tarafından verilen trilyonluk araştırma ve teşvikleri kara delik gibi yutarlar.
Neticede bu ülke, henüz kendi başına bir araba yapmayı bile beceremez.
Nerede kaldı ki elektrikle çalışan ve gelişmiş pil teknolojileri kullanan araçlar.
Fakat hakkını yememek lazım.
Biz, lityum iyonu ya da gelişmiş pil teknolojilerini bilmeyiz ama acayip kaçak rafineri işletiriz.
Neticede bu da bir enerji politikası değil midir?
Atık madeni yağları alır, bitkisel yağlar ve solventler katıp, az biraz da motorin ekleyip mühendislik şaheseri ucuz yakıtlar üretiriz.
Adına da on numara yağ deriz.
Hakikatten on numara bir iştir.
Bu, eğitim siteminin ortaya çıkardığı sanayici, müteşebbis, şirket, mühendis, teknisyen ve yatırımcı tipinin enerjiye bakış açısının özetidir.
Diyelim ki Amerikalılar bu pilleri ucuzlattı ve biz de alıp kullandık.
Peki, Maliye Bakanlığı bu pilleri nasıl vergilendirecek?
Onu bilmem ama dünyanın en pahalı araç pilleri olacağını garanti ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.