Ahmet Varol

Ahmet Varol

IMF ile Verip Patriotla Alma Oyunu

IMF ile Verip Patriotla Alma Oyunu

Bilindiği üzere Türkiye’nin uzun süreden beri IMF ile bir kredi pazarlığı var. Göründüğü kadarıyla anlaşamamanın sebebi ise IMF’nin, vereceği kredinin sadece kendisinin gösterdiği yerlerde kullanılması şartı. Üstelik bununla yetinmeyerek, parayı sanki babasının hayrına verecekmiş gibi ülke ekonomisini olumsuz yönde etkileyeceği tahmin edilen bazı köklü kararlar alınmasını istiyor.
İşin gerçeğinde IMF’nin verdiği krediler, sadece ekonominin değil aynı zamanda siyasi mekanizmanın ayağına vurulan prangadır. Siyasi mekanizma bu prangadan kurtulamadığı sürece uluslararası alanda ve özellikle de komşularıyla ilişkilerinde bağımsız irade ortaya koyamaz. IMF de bundan dolayı kredi vermekte ısrarlı. Ama kredi çağdaş sömürgeciliğin amaçları doğrultusunda bir yarar sağlamayacaksa niye versin!
Türkiye’nin IMF’den beklediği para 15 milyar dolar. Aslında şirket devri, naylon fatura vs. gibi hilelerle ticaretlerini zararda gösteren büyük sermaye sahiplerinin kaçırdığı tüm vergiler belirlense, sonra arkalarındaki medya lobisinin sataşmalarına aldırış edilmeden bunlar tahsil edilse söz konusu miktar toplanır. Yapılan yolsuzluklardan ve usulsüzlüklerden dolayı kanunun öngördüğü cezalar da tahsil edilecek olsa rakam IMF’den beklenen kredinin hayli üstüne çıkabilir.
Bir diğer alternatif kamu harcamalarındaki israfın önüne geçilmesidir. İsrafı önleme konusunda askerî harcamaları, belediye giderlerini ve büyükelçiliklerin masraflarını da içine alacak geniş kapsamlı bir siyaset ve plan geliştirilmesi gerekir. Basit gelebilir ama küçük bir örnek vermek istiyorum. THY yolcularına uçaklarda gazete dağıtılıyor. Dağıtılanlar da genellikle bir yandan vergi kaçırırken diğer yandan siyasi mekanizmayı kendine mahkûm etmek için enformatik gücünü kullanmaya çalışan kartel medyasının gazeteleri. Diğerlerinden bir veya iki tane numune bulunduruluyor. Eskiden hiç bulundurulmuyordu. Bazen bakıyorum görevlilerin binişte “gazete istiyor musunuz?” diye sormalarına uçak havalandıktan sonra da, sepetleri dolaştırıp yolcuların gözlerinin içine sokarak gazete dağıtmalarına rağmen yine dağıtılandan fazla miktarda gazete sepetlerde kalıyor. Ne gerek var? Parayla satsınlar ve gazete okumak isteyen yolcu havaalanında veya uçakta istediği gazeteyi satın alsın. Benzer şekilde dış hatlarda isteyen yolculara bedava içki servisi yapılıyor. O içkinin masrafı benim biletimden çıkıyor. Ama ben bilet alırken şarapçının şarap giderlerine katkıda bulunmak istemiyorum. İçmek istiyorsa parasını da kendisi versin. THY gerekirse bilet fiyatını düşürmesin ama yolcunun şampanya masrafını karşılayacağına kendi kâr oranını yükseltsin.
Bugün Türkiye’nin bölgesel güç olma çabası içinde olduğu yönünde yorumlar yapılıyor. Bunu başarabilmesi IMF’nin ayağına vurduğu prangayı atmasıyla, onun vereceği kredilerden kurtulmasıyla mümkün olabilir.
Obama’nın bugün Patriot füzesavar sistemi satışını gündeme getirmesinin Türkiye’nin IMF ile yaptığı 15 milyar dolarlık kredi pazarlığıyla çok yakın ilgisinin olduğunu tahmin ediyorum. Amaç, verilecek kredinin yarıdan fazlasının Türkiye açısından tamamen lüzumsuz olan füzesavar sistemiyle geri alınmasıdır. Üstelik kredinin faiz yükü Türkiye’nin üzerine yüklenecek parayı ise global ekonomik krizden doğan açıklarını kademeli bir şekilde kapatmak için finans kaynağı oluşturma amacıyla Amerikan emperyalizmi kullanacak. İslâm âlemine selam çakan, gülücük dağıtan Obama’nın arka planda ne oyunlar oynadığını görüyor musunuz? Türkiye’ye IMF ile verip Patriotla geri alma oyunu oynayan, Siyonist işgal devletinin Batı Yaka’da Yahudi yerleşim merkezleri inşasını “donduracağı” bahanesiyle Arap ülkelerinin Siyonist işgali meşrulaştırmalarını ve onunla normal ikili ilişkilere girmelerini sağlama amaçlı numaralar çeviren Obama’nın bayağı kurnaz olduğu anlaşılıyor. Ama bugün artık İslâm ülkelerinin yönetimlerinin Obama’ya “Sen kurnaz isen biz de aptal değiliz; artık ABD’nin ipiyle kuyuya inmeyiz. ABD bizi bu delikten birçok kez ısırdı, bir daha aynı deliğe parmağımızı sokmayız” diyebilmesi gerekir.
Türkiye etkin bir bölgesel güç olmak istiyorsa Obama’nın Patriot numarasını elinin tersiyle itmesi ve çok rahat bir şekilde “ne IMF’nin kredisi ne de Obama’nın füzesavarı” diyebilmesi gerekir. Sayın Başbakan Tayyib Erdoğan’ın Davos’ta gösterdiği kararlılığı burada da göstermesini ve Peres’e dediği gibi Obama’ya da “One minute! Bizim İran’la bir kavgamız yok ki senin füzesavar sistemine ihtiyacımız olsun!” demesini bekliyoruz.
Tebrik
Bütün okuyucularımızın Ramazan bayramlarını içtenlikle tebrik ediyor, bu mübarek bayramın tüm İslâm âlemi için hayır ve huzur getirmesini diliyorum.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi