Hüseyin Altınalan

Hüseyin Altınalan

İran pazarlıkları

İran pazarlıkları

Köklü değişimlere tanık olabiliriz


Amerika'nın Pittsburgh kentinde düzenlenen G- 20 zirvesi, küresel ekonomik krize çözüm üretmeye çalışan bir zirve olmaktan daha ziyade, BM Güvenlik Konseyi'nin rolünü almaya çalışan dünyanın yeni merkezi karar organı havasında oldu. Çünkü zirvenin lokomotif ülkeleri, ekonomik durumdan çok İran'ı konuştular. Sürekli olarak İran'ın nükleer silah sahibi olmasının engellenmesi için her yola başvurulması gerektiği yönünde beyanatlar verdiler. ABD Başkanı Obama, İngiltere Başbakanı Gordon Brown ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ortaklaşa düzenledikleri bir basın toplantısında, İran'a Aralık ayına kadar uluslararası camianın taleplerine uymaması durumunda "yeni müeyyidelerle yüz yüze kalacağı" tehdidinde bulundular.

Peki sonra ne oldu?
*ABD dönüşünde düzenlenen basın toplantısında Başbakan Erdoğan, "Nasihat verme noktasında olanlar adım atmalı. Onlar atmazsa başkalarından isteme hakları yok. Bu konuda konuşan ülkelerin hepsinde nükleer silah var; örneğin İsrail. İsrail Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'na üye değil ama İran üye. Gazze'de fosforlu bomba kullanıldı. 1400 kişi öldü ama bunlar hiç masaya gelmiyor. Aynı şekilde hazırlanmış raporlar da gündeme gelmiyor. Sorumluluk mevkiindeki insanlar olarak bu durumdan rahatsız oluyoruz" dedi.

*Başbakan Erdoğan'ın bu açıklamasına Amerika'ya yakınlığı ile tanınan Ortadoğu uzmanı gazeteci Cengiz Çandar tam destek verdi. Çandar, "Tayyip Erdoğan doğru söylüyor. 'Sorun', eğer sorunsa, doğru söylenmesinde değil, İran'a ve İsrail'e ilişkin bu doğruların söylenmesinin kabul görmemesinde" ifadelerini kullandı.

(Radikal 29.09.2009)

Ertesi gün yine aynı köşesinde Çandar, "'Yaptırımların Amerika'ya İran'a ilişkin kararlarda koz sağlayacağını düşünmenin yanlışlığı yerine, -ki, böyle bir politika ya başarısızlığa ya da savaşa götürüyor- yönetim, İran ile Nixon'un Çin ile yaptığına benzer bir stratejik düzenleme yoluna gitmelidir" diyen Amerikalı meslektaşıyla aynı görüşü paylaştığını yazdı. Çandar'ın bu yaklaşımını Türkiye kamuoyu şaşırtıcı buldu.

*Tahran yönetiminin, yeni nükleer tesisini BM denetimine açmaya hazır olduğunu açıklaması üzerine Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Başkanı Muhammed El Baradey, İran'a gitti. Bradey, Tahran'da yaptığı açıklamada''İran'ın nükleer silah peşinde olduğuna dair somut delil bulunmadığını'' belirterek, sorunun diyalogla çözülebileceğini söyledi.

*İngiliz Newstatesman dergisinin ünlü yazarı John Pilger, " Bugün İran'a karşı hızlandırılan kampanyanın sebebi bu ülkenin bağımsız olması. Zira İran, ABD kontrolünün dışında kalan tek kaynak zengini ülke. Oysa NPT'nin ilk imzalayıcılarından olan Tahran, Ortadoğu'nun nükleer silahlardan arındırılmasının daimi ve tutarlı savunucusu oldu" diyerek, ABD'yi sert bir dille eleştirdi.

* Amerikalı yazar Anthony DiMaggio, " Asıl sorunların kaynağı ABD'dir" şeklinde bir yazı kaleme aldı.

Özetle, Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in açıklamaları ve medyada yer alan yorumlar göstermektedir ki; İran'a saldırı seçeneği ortadan kaldırılıyor. Ve bazı güçler, bu seçenek dışında "İran'ı kontrol altına alma pazarlığı yapıyor."

Diğer yandan, alınan kararlarla İsrail'e adeta "Senden bıktık, artık başımızı daha fazla belaya sokma. Haddini aşıyorsun" mesajı verilirken, dünya kamuoyuna da "Geri adım atmıyoruz, İran'ın bazı şeylere hakkı var ama nükleer silahlara sahip olmamalı" denilmek isteniyor.

{Yarın: Türkiye kazanacak}

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Altınalan Arşivi