Mehmet Talu

Mehmet Talu

Yolculukta namaz II

Yolculukta namaz II

4- Mescid-i Haram'a ve Mescid-i Nebevî'ye girdiğinde, kerahet vakti (Beş vakit vardır ki, onlar kerahet vaktidir:

a- Güneşin doğmasından itibaren kırk dakika yükselmesine kadar olan vakittir.

b- Güneşin tam tepeye gelip tam zeval yani doğudan batıya doğru kayma anında bulun-duğu vakittir.

c- Güneşin sararmasından, gözleri kamaştırmaz bir hale gelmesinden battığı zamana ka-dar olan yani güneşin batma zamanına kırk dakika kadar kalan vakittir.

d- Fecr-i sadık yani şafağın doğmasından güneşin doğacağı zamana kadar olan vakittir.

e- İkindi namazı kılındıktan sonra güneşin sararmasına, gözleri kamaştıramaz bir hale gelmesine kadar olan vakittir.

İlk üç kerahet vaktinde farz, vacib, nafile hiçbir namaz kılınamaz; tilâvet secdesi yapılamaz. Son iki kerahet vaktinde ise yalnız nafile namaz kılınması mekruhtur. Farz ve vacip bir namaz kılınması mekruh değildir. İhram ve tavaf namazı nafile bir namazdır.) değilse, iki rekât "Tehiyyetül-mescid" namazını kılar.

Tehiyyetül-mescid: Müstehab bir namazdır. Şöyle ki, bir mescid-i şerife sadece ziyaret veya bir şey öğretmek ve öğrenmek gibi bir maksat için giren bir Müslüman, orada nafile olarak iki rekât namaz kılar. Bununla mescidin sahibi olan ALLAH Teâlâ hakkında lâzım gelen tahiyye, yani tazim yerine getirilmiş olur. Tehiyyetül-mescid, bir mescide, bir cami-i şerife girilince daha oturmadan kılınmalıdır, daha faziletli olan budur. Oturulduktan sonra da kılınabilir. Bir mescide girip de meşguliyetinden veya mekrûh vakit olması gibi bir sebepten dolayı Tehiyyetül-mescid namazını kılamayacak bir Müslümanın:

"Sübhânellâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vellâhü ekber. Velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azîm." Veya kısaca:
"Sübhânellâhi ve bi hamdihi sübhânellâhil-azîm." demesi de müstehab görülmüştür. Bir mescitte herhangi bir namazı kılmak veya bir mescide farzı eda ve imama uyma niyetiyle girmek de Tehiyyetül-mescid namazı yerine geçer.
5- Namaz için saflar arasına girmek isteyenlere yardımcı olunmalı, yer verilmelidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de:

"Ey iman edenler! Size, meclislerde yer açın! Denildiği zaman yer açın ki, ALLAH Teâlâ da size genişlik versin" (Mücadele sûresi:11) buyrulmaktadır. Önünden geçenlere, safı aralayıp geçmek isteyenlere müdahale etmemelidir.

6- Mecbur kalmadıkça namaz kılanların önünden, bilhassa secde mahallinden geçmemelidir. Bu konuda birçok Müslümanın hassas olduğu ve önünden geçenleri namaz içinde kolunu uzatarak engellemeye çalıştığını unutmamalıdır. Ebû Cuheym (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

"Namaz kılanın önünden geçen kimse, bu geçişi sebebiyle kendisine gelen günahı bilseydi, onun önünden geçmektense, orada kırk (gün, ay, yıl) kalması onun için, namaz kılanın önünden geçmesinden daha hayırlı olurdu." buyurdu. Râvîlerden Ebun-Nadr: Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz kırk gün mü, kırk ay mı, kırk yıl mı? buyurdu, bilemiyorum, dedi. (Buhârî, Sütretül-musallî:11, No:488, 1/191; Müslim, Salât:261; Ebû Dâvud, Salât:109; Tirmizî, Salât:251; Nesâî, Kıble:8; Muvatta, Kasrus-Salât:34) bu hadîs-i şerif, namaz kılanın önünden geçen kimsenin maruz kalacağı kayba dikkat çekmektedir. Hadîs-i şerifte yasaklanan "ön"ün miktarı: "Namaz kılan ile secde edeceği yer arasıdır." Bu bakımdan zaruri durumlarda, secde mahallinin biraz ilerisinden geçilebilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi