Abbas... İki ileri, bir geri
Filistin Özerk Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, tek taraflı aldığı seçim kararının ardından başkanlık için aday olmayacağını açıklayınca aklıma hemen Yemen Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih geldi.
Takip edenler bilirler; Ali Abdullah Salih de Eylül 2006’da yapılan son başkanlık seçimlerinden tam bir yıl önce yeniden başkanlığa aday olmayacağını açıklamıştı.
“Başkanlık için aday olmayacağım. Yönetimden ayrılacağım ve onu halka teslim edeceğim. Bırakın da yönetim demokratik ve özgür bir şekilde el değiştirsin.”
“Darbeler, komplolar ve dışarıdan güç alma dönemi bitti. Hep birlikte halkın hakemliğine başvuralım.”
“Size açıkça söylüyorum. Bu politik bir tiyatro değil...”
Bunlar, Yemen Cumhurbaşkanı’nın o günlerde bağıra çağıra söylediklerinden bazıları...
Açıkça söylüyordu, söylemesine...
Fakat yalan söylüyordu.
Milleti aptal yerine koyan bir politik tiyatro sonrası Ali Abdullah Salih yeniden başkan adayı oldu.
Devletin tüm imkanları yeniden başkan için seferber edildi ve başkan seçildi.
Şimdi de diğer Arap liderleri gibi “tevris” için çalışıyor; koltuğunu oğluna bırakmak istiyor.
“Demokratik ve özgür (!) bir şekilde...”
Atlas Okyanusun’dan Basra Körfezi’ne tüm Arap ülkelerindeki liderler aşağı yukarı aynı özelliklere sahipler.
Kimi Cumhurbaşkanı, kimi kral, kimi sultan, kimi emir...
Ama yok birbirlerinden farkları...
Mahmud Abbas da işte bu liderlere benziyor.
Bu nedenle Abbas’ı destekliyorlar.
Onunla anlaşmaları daha kolay...
Çünkü o da onların kumaşından...
Ali Abdullah Salih gibi Abbas da başkanlığa yeniden adaylığını koymayacağını söyledi.
Fakat kimseyi inandıramadı.
Yemen Cumhurbaşkanı’ndan ağzı yanan Arap kamuoyu Abbas’ın kararını üfleyerek yedi.
Ali Abdullah Salih kararından dönmek için milyonları meydanlara yığmıştı.
“Ne olur vazgeç, biz sensiz ne yaparız” diye yalvarıyorlardı.
Mahmud Abbas için ise bir-iki çocuktan başka sokağa çıkan olmadı.
Bunun üzerine Abbas da geri adım atabilmek için başka bir formül buldu.
Topu kendisine bağlı Yüksek Seçim Kurulu’na attı, o da Abbas’a “Mevcut şartlarda seçimleri organize edebilmemiz mümkün değil” dedi.
Seçimlerin ertelenmesi tavsiyesinde bulundu.
Böylece Abbas’a içine düştüğü çıkmazdan kurtulması için bir yol açmış oldu.
Şimdi adama sorarlar; “Seçim kararı alırken şartları bilmiyor muydun?” diye...
“Yüksek Seçim Kurulu’na niye en başta sormadın?”
Abbas’ın adaylığı konusunda asıl sorulması gereken soru şu:
“Abbas’ın aday olma veya aday olmama özgürlüğü var mı?”
“Kendi alın teriyle makamını kazanan kişi istifa eder” diyor; Dr. Abdüssettar Kâsım, “Filistinli liderlerin Filistin için oluşturduğu tehlikeler” başlıklı makalesinde...
Ve ekliyor:
“Dışarıdan destekli kişiler veya halkın dışında üretilen liderler ise istifa etmezler.
Böyleleri kendilerini o makama getirenler tarafından ya görevden alınırlar veya öldürülürler.
Fakat onlar asla istifa etme özgürlüğüne sahip değildirler.”