Kadıköy'de durum aynı!..
Derbide gülen taraf yine Fenerbahçe oldu.. Sarı-Lacivertli ekip tarihi rakibi Galatasaray’ı üstün bir oyundan sonra 2-0 yendi.. Böylece Galatasaray’ın yenilmezliliği de sona erdi.. Açık konuşmak gerekirse; Fenerbahçe için bu defa pek umutlu değildim.. Niye değildim, izah edeyim..
Birincisi; Galatasaray lider pozisyonundaydı ve en önemlisi “tilki Feldkamp” son dakikaya kadar asılan bir oyun planı ortaya koyuyordu.. Bunun misallerini bu sezon çok gördük ve son dakikalarda atılan goller neticesinde Galatasaray’ın kazandığı pek çok puana şahit olduk..
İkincisi; Barış gibi, Serkan gibi, Mehmet Topal, Servet, Uğur gibi, Hakan Balta ve Volkan gibi yorulmayan dinamolara sahipler.. Özellikle de genç Serkan!.. Türkiye’de pek tanınmayan ve neyi nerede yapacağı belli olmayan bir yetenek.. Bunlara ilaveten geçen hafta Galatasaray’ı İstanbul Büyükşehir Belediyespor önünde ipten alan Ümit Karan da var.. Ama nereden bilelim Feldkamp’ın sebebi meçhul bir inat uğruna Ümit gibi bir golcüyle maça başlamayacağını..
Evet, artıları ve eksileri üst üste koyduğumuzda görüşümüz, bu maçta Fener favori gözükse de Galatasaray’ın da kolay pes etmeyeceği yönündeydi..
Ama tersi oldu.. Fenerbahçeli futbolcuların Sarı-Kırmızı renkleri görünce saldırma arzuları depreşiyor olacak ki; bu defa da Fener’in galibiyeti aynen ötekiler gibi kolay oldu.. Hatta bu maçta tarihi bir yenilgi alabilirdi Galatasaray!..
Maçı Konya’da izledim.. MÜSİAD’ın Konya’da gerçekleştirdiği Genel İdare Kurulu (GİK) münasebetiyle MÜSİAD’lı dostlarımızla Konya’daydık.. Maç öncesi yazımda da belirttiğim gibi; “dünyanın en büyük bu derbisini”, manevi dinamiği “MEVLANA HAZRETLERİ” olan aziz Konya’mızda ve de güzel dostlarla birlikte takip etme şansını yakaladım..
Bu vesileyle MÜSİAD’ın genç ve yakışıklı Konya Şube Başkanı Selçuk Öztürk kardeşime, vefalı dost Salim Çokyürür’e, değerli kardeşim Mustafa Özdede’ye, Ahmet Akman’a, İbrahim Özen’e, Lütfi Şimşek’e ve diğer yönetim kurulu üyelerine, teşekkürlerimi sunuyorum.. Bizleri fevkalâde ağırladılar.. Bu ağırlama maçın oynandığı saatlerde de aynen sürdü..
MÜSİAD-Konya, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin yüz akı şubelerinden.. Adeta “Genel Merkez” görünümünde.. Mesela; bir toplantı salonu var ki, beş yıldızlı otellerin salonlarını aratmıyor.. Selçuk Öztürk kardeşim, GİK’in finalinde yine güzel bir organizasyona imza attı, Genel Başkan Dr. Ömer Bolat ve diğer spor dostu MÜSİAD’lı misafirler, maçı rahat seyretsinler diye, salona dev perde kurdu..
İzleyicilerin arasındaki sayısal üstünlük Fenerbahçe lehineydi.. Ömer Bolat, Ömer Cihat Vardan, Ali Rıza Arslan, Mehmet Develioğlu, Sadık Saruhan, Bahattin Kürüm, Haluk Tipi, Ziya Özboyacı, İbrahim Ergin, Ali Reis Topçu, Nihat Alayoğlu, Levent 0ngun, Recep Ertemel, Özcan Tokel gibi üst düzey “Fenerbahçe sevdalılarına” karşılık, Eyüp Akdağ, Mehmet Nuri Görenoğlu, Musa Sucu gibi Galatasaray’ın gol üretemediği ataklarından sonra üzüntülü fotoğraf veren “hasbi ve harbi Galatasaraylılar” da vardı..
Ancak, maç izleyicileri seviyeli insanlar olduklarından kavga, gürültü, laf atma, gibi olumsuzluklar yoktu.. Ara sıra Ömer Cihat Vardan’la, Eyüp Akdağ, orta şekerli atışsa da, biz anında “hakem” olup olayı çözüyorduk.. Böylesine değerli kardeşlerimizin alt tarafı bir futbol müsabakası için birbirlerini kırmalarına müsaade edermiyiz hiç?.. Ayrıca, Türkiye’mizde süt ürünlerinin önde gelen markalarından olan “Kaanlar”ın sahibi Abdurrahman Kaan ve muhtemel “Sadri Şener” başkanlığındaki Trabzonspor yönetiminde görev alması kesin gözüken müteahhit Kenan Atalay gibi Trabzonsporlular da maçı izleyenler arasındaydı.. 0nlar rahat gözüküyorlardı ve iki tarafın sempatizanlarına da “yiyin birbirinizi” der gibiydiler..
Netice-i kelâm; Fenerbahçe, nöbetçi golcülükten terfi edip asile dönen Semih’le golü erken buldu.. İlk on dakika kadar da Galatasaray’dan üstün gözüktü.. Fakat ondan sonraki dakikalarda Galatasaray Fener’i presle bunalttı.. Ama golü getirecek akın üretemedi.. Yani; Galatasaray ilk yarıda Fener’den daha iyi gözüktü, diyebilirim ..
Ama ikinci yarı “klâsik Fener taarruzu” başladı ve Fenerbahçe ikinci golü Deivid’le buldu.. 0 arada 2-3 tane de yüzde yüz golü kaçırdı.. 0nları da, hakkını verelim, kaleci 0rkun kurtardı.. Bir başka ifadeyle; belki de hezimetle bitecek maçı 0rkun önledi..
Bir görüş daha belirteyim; Lincoln iyi futbolcuymuş, şöyleymiş, böyleymiş, hepsini bırakın bir kenara.. Adam sakatlıktan kurtulamıyor.. Adam piyasada yok.. Ben böyle maçlarda faydalı olmayan elemanı ne yapayım?.. Lincoln’müş, iyi futbolcuymuş!.. İsterse kral olsun!..
Yeniden tekrar edecek olursak; bu müsabakayı Fenerbahçe rahat kazandı..
Fener’in bu rahatlığında Feldkamp’ın da payı büyüktü..
Ve ihtiyar tilki, bu sezon ilk defa peyniri kapamadı..