Ümmet vizyonu
Yurt dışında Afrikalı, Uzak Doğulu veya Orta Doğulu hangi Müslümanla karşılaşırsanız karşılaşın. Sizin Türk olduğunuzu anladığı ân soracağı ilk soru bellidir:
-Neden İslam Dünyasının başına geçmiyorsunuz?
Bu bir derin hasret.
Şu var ki bu işler mekanik çalışmalarla olmaz. İslam Dünyası, I. Cihan Harbi öncesinde coğrafî olarak ve Hilafet etkisiyle âdeta tek bayrak altındaydı. Bu bayrak da Osmanlı Türküydü. Hilafetin gönder direği Hanedan kaldırılmışsa da Hilafet lağvedilmemiştir. Hilafet TBMM’nin kurumsal kişiliğine dercedilmiştir. Temsil salahiyeti, bir bakıma hakîkî şahıstan hükmi şahsa devredilmiştir.
Petrol bulunmasaydı Hanedan devrilmeyecek, Hilafet millet meclisinin şahsı manevisinde saklanmayacaktı. Petrol oburluğu, batının doymazlığı o bayrağı düşürmüştür.
Düveli muazzama içi çekişmeler Alman-İngiliz kavgasıdır.
Mason tuzağındaki İttihad Terakki Almanya’ya sırtını dayamıştı.
Mustafa Kemal’se devrin Süper Gücü İngiltere’yi arkasına aldı.
İmparatorluğun tarih sahnesinden inmeye zorlanmasıyla İslam Dünyasının neredeyse tamamında ısmarlama rejimler kurulmuştur. O devrin süper gücü İngiltere’nin kurdurduğu bu rejimler istisnasız monarşik idareleridir. İngiltere kurdurmuş, Amerika devam ettirmiştir. İşgal sonrası Irak’ı düşününüz, işgal kuvveti başa bir yönetim ekibi getirmiş. Sonra da hadi masanın öbür tarafına geç andlaşma yapacağız denmiş, uzun süreli imtiyazlar tanıyan andlaşmalar akdedilip mer’iyete girdikten sonra çekilme süreci başlamıştır. İlk Cihan Harbi sonrası İngiltere-Orta şark manzarası da budur.
Bayrak düşürülüp, birlik dağıtıldıktan sonra işlenen düşmanlıktır. İslam coğrafyasındaki bu kukla rejim mekteplerinde Türk düşmanlığı, Osmanlıya karşı nankörlük işlenmiş, bazılarında hiç sıkılmadan Osmanlı sömürgeci olarak yeni nesillere okutulmuştur. Şu var ki bizde de uzun süre okullarda Osmanlı dostluğu yapılmamıştır. Hatta bazı dönem ve şahsiyetlere karşı düpedüz düşmanlık beslenmiş, İslam dünyası ise geri ve cahil gösterilmiştir.
Hele ilk 50 yılda dehşet verici iki suçlama vardı:
Ümmetçilik, Turancılık.
Tek parti oligarşisinde Turancı ithamıyla çok Türk milliyetçisi, işkenceler görmüştür. Ümmetçi ve Turancı suçlamaları aynı zamanda bir denge politikasıdır. Ceza Kanununun 141, 142 ve 163. maddeleri çok fikir adamının hayatında zehirli sarmaşıktır.
Orta Asya Türklüğü yarısı bile olsa parçalara bile bölünse kurtuldu. Bu bakımdan Turan kelimesi gündemden düştü. Aslında bölgenin adı Türkistan’dır. Rusya ve Çin Türkistan’ı işgal ederek ikiye bölmüşlerdi. Sovyetlerin dağılmasıyla Türk devletleri kuruldu. Doğu Türkistan ise çile çekmeye, idamlar vermeye devam ediyor.
Bugün dahi ümmet, yasaklı kelimelerdendir.
Hayır kanunla yasaklı değil.
Linç kültürüyle yasaklı.
Yarı aydın, bu sözü ettirmez. Bırakın dışarıya karşı içeride bile konuşulamadı. Güneydoğumuzda 25 yıl kan aktı. Ama bir kere olsun din kardeşliğine vurgu yapılmadı. Kimse ne yapıyorsunuz? Allah’ımız bir, Peygamberimiz bir, Kıblemiz bir, dinimiz bir. Biz aynı ümmetin mensuplarıyız demedi...
Ümmet bir gerçektir. Kelimey-i şahadet getiren ümmet dairesine girer. Ümmetçilik, tek devlet anlamında hayaldir.
İslam Konferansı, bir bakıma İslam BM teşkilatıdır.
Diğer taraftan Türk Konseyi kuruldu.
Bütün bunların tercümesi şudur:
Bugün sadece 72 milyon değiliz.
300 milyon Türk ve 1.5 milyar Müslümanız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.