Kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur
Yazının başlığı herkesin malumu olduğu gibi Türkçedeki bir darbı meselden alınmıştır.
Bu satırların yazarı olarak PKK’nın silah bırakması, terörün bitmesi, kardeşkanının akmaması, Türkiye’nin yumuşak karınlarından kurtularak her alanda sıçrama yapmasını istediğim için açılıma evet diyorum.
Lakin açılıma evet derken, PKK’nın yaptıklarını görmezden gelerek, her suçu Devlete yüklemeyi de ahlaki bulmuyorum.
Devlette yanlış yapanlar olabilir, hukuk gereğini yapar.
Her gördüğü yanlışı, hukuksuzluğu, kanunsuzluğu ilgililere bildirebilme sorumluluğunu göstermeyen, medeni cesareti kendisinde bulamayan bir vatandaş(!) kitlesi ile Devlet adına yanlış yapanları tedip ve terbiye edemezsiniz.
Besleme olmayan, objektif, bağımsız bir basın, bedel ödemeye hazır vatandaşlar, gelecek korkusu yaşamayan yargı mensupları ve ideolojilerinin esiri olmayan Aydınlarla Türkiye’de taşlar yerine oturur. Aksi, her zaman kaderimiz olan kaos kavga ve bölünmüşlüktür.
Günlerdir bir “Ahmet Kaya” trajedisi gündemimize özellikle sokulmak isteniyor. Ben de Ahmet Kaya dinlerdim, bazı şarkıları benim de dilimden düşmez, onun yaşadığı cezaevi ve işkence acılarını aynıyla belki de daha fazlasını yaşamış birisi olarak şarkılarında biraz da kendimi bulurdum.
Magazin gazetecileri tarafından organize edilen bir toplantıda Kürtçe klip çekmek istiyorum diyen Ahmet Kaya, taciz edilmiş ve o da Fransa’ya Paris’e (dikkat buyurunuz Paris’e) gitmişti. Sonra bir kalp yetmezliğinden vefat etti.
O gün Ahmet Kaya’ya tepki, sağcı-solcu, liberal, köylü, şehirli, laik, anti laik, alevi, Sünni, toplumun her kesimi tarafından şarkıları sevilen dinlenilen bir sanatçıya itiraz biraz PKK belasından, şehit cenazelerinden, vatanın bölünme kaygısındandı. DTP kongresinde İstiklal Marşı okunmuyor, Türkiye’nin bayrağı ay yıldız asılmıyor, Atatürk ve silah arkadaşları için saygı duruşunda bulunmuyorlardı.
Etki tepkiyi doğurmuştur. Tasvip etmemekle birlikte toplumun PKK belasına, şiddet ve baskısına zulmüne sessiz kalmasını beklemek abesle iştigaldir.
Hafıza-ı beşer nisyan ile makuldür. Yani insan hafızası unutmakla tanınır. Hatırlayalım lütfen. Gata’da tedavi gören, bir mayına basış sonrası gözlerini kaybeden gencecik bir Mehmetçik kendisini ziyaret eden ve geçmiş olsun diyen komutanına “Gözlerimi istiyorum, gözlerimi bana verin komutanım” diyordu.
PKK silahlarını isteyerek bırakmadı, bıraktırıldı. DTP ne oldu da güvercinleşti. Mecbur kaldılar, mahkûm edildiler. Efendilerinin Orta Doğuda bir PKK terör örgütüne şimdilik ihtiyaçları kalmadı.
İktidar demokratik açılımı, kardeşlik projesini yürütürken ortak akla hitap etmeli, o günün şartlarında mağdur edilmiş (!) kişileri gündeme getirerek ve keyfiliklere örnek verirken toplum vicdanını yaralamamalıdır.
Demokratik açılım bir paketle olur, Yargı Reformu, YÖK Kanunu, Mahalli İdareler Reformu, Anayasa Değişikliği, TSK’nin şeffaf ve denetlenebilir hale getirilmesi için gayret ve çabalar olmadıkça Kürt ve alevi vatandaşların sosyal, siyasi, kültürel durumlarındaki çeşitli iyileştirmeler yeterli olmadığı gibi genel toplumu rahatsız edecektir.
Rejim için tehlike içermeyenlere açılımlardan açılım ve her türlü hak verilirken (tehlike içerenleri bilenler biliyor.) Sahi şu başörtüsü sorunu ne olacak? “Bu inanç problemini zamana havale edenler Kürt(!) ve Alevi(!) açılımı için çalış taylar yapmak yerine bu problemleri de zamana yayamazlar mıydı” sorusu beynimi zonklatıyor.
Çerkez Ethem; Devrim tarihinde asi ve hain olarak takdim edilir, hiçbir Çerkez vatandaşımız Ethem’in kavminin isminin önüne konulması bizi rahatsız ediyor dememişlerdir. Çünkü Ethem yanlış yapmıştır. Çerkez vatandaşlarımız Ethem in yanlışlığını üzerlerine almıyorlar, alınganlık göstermiyorlar, suçların şahsiliğini iyi biliyorlar.
PKK’nın yaptıkları, DTP’nin söylemleri kamu vicdanını hep yaralamıştır.
Yaralı olan kamu vicdanı zaman zaman fevri olmuştur. Hatta İhkak-ı hak noktasına bile gelebilmiştir.
O halde, Devlet adına yanlış yapanların hatalarını düzeltelim. Allah aşkına PKK ve DTP, Türkiye ekonomisine verdikleri zarar, milletleşme sürecimize vurdukları darbe için ve 6873 şehit, 10000’e yakın engelli görevlimizle ilgili özür dilemeyi düşünemezler mi? Ortada bir hata var fakat birileri hatayı bir yere mal ediyorlar. Öncelikli olarak demokratik mücadele yerine silahlı mücadele yolunu seçenler (seçtiklerini zannetsinler) en büyük hatayı yapmışlardır.
Millet büyük bir özür bekliyor ve bedel ödemeden PKK’lıları arasında görmek istemiyor.
Kör badem gözlü olmamalıdır
Kör ölmemeli, kör ölünce badem gözlü, Kel ölünce sırma saçlı asla olmamalıdır.
Açılım birilerine değil, herkese hitap etmeli, Millete şamil olmalıdır.