Daima son akit geçerlidir 2
Hadis-i şerifte Hz. Peygameber (S.A.V.); müslümanları, kendileri ile alışverişte bulundukları bir müslüman pişmanlık duyarak gelip akdi feshetmek istediğinde onların arzusuna uymaya teşvik etmekte, bu isteğe uymanın mükâfatının da günahlarının bağışlanması olduğunu bildirmektedir. Kendisine müracaatta bulunulan kişinin, bu isteğe, uyması, İkâle yapması farz ya da vacip değil, müstehaptır.
İkâlenin caiz olması için birtakım şartların bulunması gerekir. Bu şartlar şunlardır:
1- Satılan malın mevcut olması. Alıcı malı tüketmişse veya elinden çıkarmışsa İkâle mümkün olmaz. Ama malın bir kısmı telef olmuş da bir kısmı kalmışsa kalan kısım da İkâle caizdir.
2- İkâle meclisinin bir olması, İkâlede icab ve kabulün aynı mecliste olması.
3- Satılan malın değişmemiş olması; eski halini koruması.
4- Bedelde, fiyatta bir artma veya eksilmenin olmaması. Eğer İkâle esnasında, önceki fiyatın yükseltilmesi şart koşulmuşsa şart bâtıl, akid sahihtir. Satıcı önceden aldığı parayı iade eder.
İkâle; alıcı ve satıcıya nisbetle önceki akdi fesh, üçüncü bir şahsa nisbetle ise yeni bir alışveriştir. Bunu bir misalle izah edelim:
Bir kimse tarlasını satsa, sonra da müşteri ile anlaşıp İkâle yapsalar, bu kendilerine göre eski akdi fesih (bozma)dır. Ama komşu tarla sahibine nisbetle yeni bir alım satım aktidir. Dolayısıyla önceki satışta şüf'a (satılacak olan gayrimenkulü, komşuluk sebebi ile öncelikli satın alma) hakkından vazgeçmiş bile olsa İkâle ile yeniden şüf'a hakkı doğar. Çünkü onun açısından komşu tarla tekrar satılmıştır. Satıştan da şüf'a hakkı doğar.
Hadis-i şerifte de belirtildiği üzere teklif edilen ikaleyi kabul etmekte büyük sevap vardır. Ayrıca Amra binti Abdurrahman (R.Anha) şöyle rivayet etmiştir. Bir adam bir meyve bahçesinin meyvelerini toptan satın aldı. Meyveyi toplayıp miktarını tayin edince, tahmin edilenden eksik buldu. Bahçe sahibini görerek eksik çıkan kısmı hesaptan düşmesini veya alım-satım akdinden dönmesini talep etti. Fakat adam teklif edilenleri kabul etmemeye yemin etti. Bunun üzerine müşterinin annesi, Hz. Peygamber (S.A.V.)'e müracaat ederek durumu arzetti. Resûlullah (S.A.V.):
"O adam, hayır yapmamaya yemîn etmiştir" buyurdu. Bu sözü işiten bahçe sahibi Hz. Peygamber (S.A.V.)'e gelerek: "Ey Allah'ın Resulü, talebini kabul ettim" dedi. (Muvatta, Büyü' 15, (2, 621); Buhârî, Sulh 10; Müslim, Müsâkât 19, (1557)
Bu hadis-i şerifte görülüyor ki: İkale karşılıklı rıza ile olur. Çünkü müşterinin akdi bozma, ikale teklifi bahçe sahibi tarafından kabul edilmeyince Hz. Peygamber (S.A.V.) meseleye müdahale ederek, bahçe sahibine: Akdi boz, ikalesini kabul et, dememiştir. Sadece kendisine sevap getirecek bir davranışı reddetmiş olduğunu ifade buyurmuştur.
Şu halde dînimizin tavsiyesi, böyle bir durumda, karşı tarafın İkâleyi kabul etmesini tavsiye etmektir. Bunun sebebi açık: İkâle teklifinde bulunan taraf bu alış-verişten bir huzursuzluğa bir pişmanlığa düşmüştür, bir zarar görmektedir. Öbür tarafın da bunu kabul edivermesi hem bir huzursuzluğu bertaraf edecek, hem de iki taraf arasında bir tadsızlık girmesini önleyeceği gibi muhabbetin artmasına da yardımcı olacaktır. Dinimiz her huzursuzluğu çirkin bulduğunu ilan ettiği gibi, muhabbet vesilelerini de takdîr eder. Nitekim bu hadîste "akîd bozma" teklifini kabul edenin davranışı övülmüş, mukabilinde Cenâb-ı Hakk'ın, onu düşmelerden, hatalardan koruyacağı, hatalarından hâsıl olan günahlarını affedeceği ifade edilmiştir.
Bir mü'mine İkâleyi kabul, kendisi için yeterli bir kârdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.