Bakalım bu derbi nasıl geçecek?..
Evet, heyecan dolu bir derbiye daha şahitlik edeceğiz bugün!.. Zirvede adeta deprem olacak.. Beşiktaş’la Galatasaray İnönü’de kapışıyorlar..
Dört gün önce oynanan Galatasaray-Fenerbahçe kupa derbisinde hakemin gösterdiği acayip yönetim, futbolseverleri bugünkü maç hakkında kara kara düşündürüyor..
Bu maçın hakemi Bünyamin Gezer.. Son yönettiği müsabakalara bakıyorum Gezer’in, kondisyonunun iyi olduğunu görüyorum.. Futbolcu kadar topa yakın!.. Ama bir olumsuzluğu var.. Suratı çok asık.. Futbolcuya şefkatli bir bakış fırlatamıyor.. Mesleğini araştırdım.. Polismiş.. Demek, ciddi davranması yaptığı mesleğinden geliyor.. Ancak temsil ettiği meslek itibariyle biraz daha güleryüzlü olması gerekir.. Halkımız emniyet mensuplarından güleç bir yüz, sevecen bir yaklaşım bekler.. Beklemeye de hakkı var, çünkü polis de bu milletin bir evladı..
Başarılar diliyoruz Bünyamin Gezer’e ve az kartlı, bol tebessümlü, bir maç yönetmesini diliyoruz..
Gelelim son haftaların en çok tartışılan futbol aktörlerine..
Yani; hakemlere..
0rtaya bir soru!.. Bu kardeşlerimizi genel anlamda ele aldığımızda kaç puan vermeliyiz?.. Sizi bilmem ama benden yana helalinden zayıf!.. Fırat Aydınus gibi bir-iki kişinin dışındakiler iyi performans gösteremiyorlar.. çaldıkları düdüklerin çoğu yanlış.. Belli ki kondisyonları zayıf.. Yan hakemler ise Allah’a emanet!.. Ofsaytları atlıyorlar, bayraklar çoğunlukla tereddütlü kalkıyor.. Durum böyle olunca da tribünler haklı olarak isyan ediyor.. Gördünüz işte Cüneyt çakır’ın durumunu.. Gözlemciden bile sınıfı geçemedi.. Ve beklemeye alındı.. Aslında tek kabahatli Cüneyt mi?.. Cüneyt’in yanlış kararlarında yan hakemlerin ve 4. hakemin hiç mi kabahati yok?..
Bu bir ekip işiyse, elbette var..
Bizdeki hakemlerin en zayıf yönü, alın teri hırsızı bazı futbolcuları tanıyamamaları.. Ufak bir rüzgâr neticesinde kendisini yere bırakan “sahtekâr futbolcuyu” iyi süzemiyorlar.. önemli eksikleri bu.. Tabii bütün futbolcular aynı değil.. Normal mücadele eden futbolcuyu da ötekilerden ayırmalılar ve onları sahada tutmanın yollarını aramalılar!. Bunun da yolu samimi olmaktan, oyuncuya adeta bir “psikolog” gibi davranmaktan geçer.. Hakemlerimizin dünyaca ünlü hakemleri iyi tetkik etmeleri gerekir.. Mesela; Alman Markus Merk.. Mesela; Alman Herbert Fandel.. Mesela; Slovak Lubos Michel.. İspanyol Manuel Mejuto Gonzalez, Luis Medina Cantelejo.. İtalyan Roberto Rosetti.. İsviçreli Massimo Busacca vs..
Bu adamlar ne yapıyor, futbolcularla nasıl diyaloğa giriyorlar, çok dikkatlice izlemeliler..
Hakemlerimiz ayrıca şuna dikkat etmeliler.. Müsabaka sonrası bazı “eski düdüklerin” atmasyonlarını dinleyip asaplarını bozmamalılar.. çünkü o adamların işi gücü şov!.. O konuşanların hakemlik yıllarını hatırlıyorum, yaptıkları hatalar diz boyuydu.. Herkesi tenkit eden, ya da her şeyi bilen hakem eskisi, o hataları niye yapıyordu o zamanlar?.. Kesinlikle bu hikâyecileri dinleyip sinir sistemlerini “eksi” hale getirmemeli hakemlerimiz..
Peki; devamlı aleyhlerinde konuşulan, ancak aynı zamanda da futbol oyununun olmazsa olmazlarından olan bu kişilerin, ne olmalarına, nasıl davranmaları gerektiğine biraz daha devam edip yazımıza son verelim..
İdeale yakın hakem hangi vasıflara sahip olmalı?.. Bunu geçmişte de yazdım.. Panellerde de konuşuyorum..
Sırası gelmişken bir defa daha hatırlatayım..
1-) Mümkün mertebe sağlıklı bir sinir sistemine ve iyi bir aile hayatına sahip olmalı.. Futbolcuya hoşgörülü davranmalı.. Tabii bu hoşgörünün de bir sınırı olmalı ve FIFA’nın kurallarının dışına çıkılmamalı..
2-) Hakem elbette bir takımın sempatizanı olabilir.. Hakem oldu diye onun içindeki renk aşkını söküp atmasını kim bekleyebilir ki?.. Mümkün değil.. Evet, bir takımın sevdalısı olabilir, ama kesinlikle bunun çizgisi sahaya çıkana kadar olmalı.. Eğer işin içine “peşin hüküm, art niyet” girerse, işte o zaman ortalık şu andaki gibi gerilir gider..
3-) Hakem sahada güler yüzlü davranmalıdır.. Futbolcular tarafından “Drakula” ya da “Dr. Frankeştayn” gibi algılanmamalıdır.. “Hakem öyle aksi bakıyor ki, kimyamız bozuluyor” diyen pek çok futbolcu biliyorum..
Kısacası; hakemin suratı “mahkeme duvarı” gibi olmamalı..
4-) Hakem futbolcuyu sahadan atmanın değil, sahada tutmanın yollarını aramalı.. En kolay iş düdük çalmak!.. En ufak harekette düdük çalınmaz.. Eğer pozisyonda yüzde yüz kasıt yoksa, el hemen karta gitmemeli.. Zira o gösterilen ilk sarı kart, daha sonra hakemin başına büyük bela açar.. Hakem hocaları eğitimlerde özellikle genç hakemlere, gösterdikleri kartların “kredi kartı” olmadığını hatırlatmalılar..
Hakemler bu kurallara uysunlar, inanın ki her maçta taraflı tarafsız herkesten övgü alırlar..
Netice-i kelâm;
Bu millet vefalıdır ve tesbiti sağlamdır..
Adam gibi hareket edenleri sever..
Eyyamcıları, hokkabazlık yapanları, reddeder..