Sudan, El Beşir, Abdullah Gül
Sudan, Afrika’nın en geniş ülkesidir. Sudan’ın kuzeyinde Mısır, doğusunda Etiyopya ve Eritre, güneyinde Kenya, Uganda, Kongo, batısında Orta Afrika Cumhuriyeti, kuzey batısında ise Libya ile sınır komşusudur.
Sudan uzun zamandır, Batının, ABD’nin ve Türkiye’nin gündeminde.
Türkiye Türkleri; İran, Sudan, Pakistan, Mısır gibi ülkelerle ilgili haberleri hep batı mahreçli medyadan takip ediyor. Dolayısıyla da Batı neyi ne kadar bilmemizi istiyorsa o kadarını biliyoruz.
Batının düşünce formatları ile kodlanıyoruz.
Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir bir ay kadar önce Türkiye’yi ziyaret edecekti. Ve Ömer EL-Beşir’in ISEDAK toplantısı için Türkiye’ye gelmesini AB bu nota ile protesto etmişti.
Sudan; dünyanın en zengin petrol, uranyum, doğal gaz rezervlerine, dünyanın önemli tarım arazilerine, 200 milyon büyükbaş hayvana sahip bir ülke.
AB ve ABD için Darfur da ki olaylar bir bahaneden başka bir şey değildir. Kurt-kuzu hikâyesini hatırlayalım.
Afrika’yı yıllarca ve acımasızca sömüren İngiltere, İtalya, İspanya, Fransa, Hollanda, Belçika’ya son yüzyılda ABD’de dâhil olmuştur.
Avrupa’nın tüm doğalgaz vanalarını biran için kapattığımızı, Sudan’ın doğalgazının Avrupa’ya verildiğini varsayalım. 188 yıl Avrupa’nın tamamına ve tüm ihtiyacına cevap verecek bir doğalgaz rezervine sahiptir Sudan.
Tarım arazilerinin modern teknoloji ile değerlendirilmesi sonucu tam bir milyar insanın sebze-meyve ihtiyacını karşılayacaktır. Fakirliğin zulmün ve acımasızlığın kol gezdiği Afrika’da Sudan,1 milyar insanın sebze ihtiyacı karşılayabilecek bir potansiyele sahip.
ABD ve AB, Sudan’ın altın, uranyum, doğalgaz ve organik tarım topraklarını rahatça, zahmetsizce ve ucuzca sömürmek istiyor. Sömüremeyince de Darfur olaylarını “kaşın kara” diyerek bahane ediyor
Uluslar arası ceza Mahkemesi’nin Ömer El-Beşir hakkında çıkarttığı tutuklama kararı; Ömer El-Beşir’e gözdağıdır. Orta Doğuda güçlü ve bağımsız Türkiye, ABD ve AB için ne ise Afrika’da da güçlü bir Sudan O’ dur.
Darfur olayı tamamen Mısır, Etiyopya, Eritre, Kenya, Uganda Kongo(Zaire),ve Libya’dan verimli Sudan topraklarına açlıktan, yoksulluktan yerleşen göçmenlerle, kendi topraklarını korumak ve göçmenlerin istilasına müsaade etmeyen yerliler arasındaki bir çatışmadır. Elbette; ABD ve AB’nin Sudan’ı çeşitli entrikalarla zayıflatma operasyonları hiç bitmedi. Önce Eritre ve Etiyopya’yı Sudan’la savaştırdılar. Mısır’la savaşın eşiğine getirdiler. Kimyasal silah yapılıyor bahanesi ile Sudan’ın ilaç fabrikasını bombaladılar. Darfur olaylarını tezgâhladılar. BM’den UCM ‘ ye de Sudan’ı ve Ömer El-Beşir’i mahkûm ettiler.
Sudan’da diğer güçlerden Çin’in 40 milyar dolarlık yatırımı var. Türkiye’nin ise 1 milyar dolar.
Peki, AB’nin yatırımları var mı? Yok denecek kadar az. ABD’nin ise yatırımı yok.
ABD’de Sudan’dan ve Ömer El-Beşir’den şu talepte bulunuyor: Çinli iş adamlarına ve yatırımlarına son verin; biz, 80–100 milyar dolarlık yatırım yapalım. Sudan bu teklife şu yanıtı veriyor: Çin’de yatırım yapsın, siz ABD’de yatırım yapsın.
Ama hayır, ABD Sudan’ı tek başına yutmak istiyor. ABD, Darbelerle sözde demokratik yapılanmalarla işine geleni iktidar ve cumhurbaşkanı yapacak. İşine gelmeyeni de söz de suçlarla, isnatlarla alaşağı edecek.
Fakat Ömer El-Beşir denge politikası izleyerek güç olmaya, zaman kazanmaya, Sudanlıları zenginleştirmeye çalışıyor. Bu işleri yaparken de süper güçler Çin, ABD ve AB arasında denge oluşturmak istiyor. Türkiye ile de ilişkilerini artırıyor.
ABD ve AB için El-Beşir’in” tu kaka “edilmesinin tek sebebi vardır; Sudan ve El Beşir in iktidarını emperyalistlere peşkeş çekmemesi ve ülkesinin yer altı ve yer üstü kaynaklarını ABD ve AB ‘ye sömürtmemesidir.
Gelelim Ömer El-Beşir’in Türkiye’ye İSEDAK toplantısına gelemeyişine;
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ilmi siyasetin, diplomatik üslubun çok güzel bir örneğini sergileyerek, ne tavşana kaç ne de tazıya tut demiştir.
Devlet adamlığının güzel bir örneği olarak nerede hangi mesajın kime verileceğini göstermiştir.
Ucuz kahramanlık gösterilerinden kaçan; dünya konjonktürünü iyi hesaplayan bir Cumhurbaşkanımız var.
Uzun zamandır devlette umura ihtiyacımız vardı. İranlıların güzel bir sözü vardır; “ biz her yüzyılda 1–2 devlet adamı çıkartırız”. Evet devlet adamları kadife eldiven içerisinde demir yumruktur. Abdullah Gül bunun güzel bir örneğidir.
Sayın Gül, uzun zamandır hasretini çektiğimiz Devlet adamı nosyon ve vizyonunu taşımaktadır.
Türkiye’yi 21. Yy a huzur ve refah içerisinde güçlü bir şekilde dünyaya takdim inancı her geçen gün kamuoyunda pekişmektedir.
Velhasıl;
Ömer El-Beşir ABD ve AB’nin takdim ettiği kadar kötü değildir.
Türk iş adamları, Sudan ve Afrika’nın diğer ülkelerine yatırıma hız vermelidirler.