İslâm ölçülü olunca yaşanır
Ülkemiz fiziken dünyanın en güzel yaşanabilir mekânı. Cennet misali güzelliklere ve özelliklere sahip bir ülkede yaşıyoruz, elhamdülillah...
Gelin görün ki, sahtekârlar ülkemizi sahtekârlıklarla yaşanılır olmaktan çıkarmanın gayreti içindeler. Ölçüsü bozuk olanlar ülkemizin de ölçeğini bozdular.
Güzelim diyarımızı problemler yumağı haline getirdiler. Bedbahtların/yönü bozukların sebebiyle Türkiyemiz:
* Birçok sorunlarla içiçe,
* Gelişmekte olan ülke olmaktan çıktı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, ekonomik açıdan bizim gerimizdeki bir çok ülke (İtalya ve Güney Kore... gibi) bugün bizim ilerimizde.
* Geri bırakılmış bir ülke.
* Çağdaş olması hep engellenen bir ülke.
Şöyle bir bakacak olursak; bu ülkede:
* Demokrasi farklı yorumlanıyor.
* İnsan hakları ihlâl ediliyor.
* Hukuk ayaklar altında.
* İşsizlik had safhada.
* Açlık, sefalet ve yoksulluk kol geziyor.
* Ahlâkî değerler tahrip ediliyor.
* Şahsî çıkarlar ön planda.
* Para kazanmak için her yolun mübah sayılır hale getirildiği bir ortam oluşturulmuş.
* Ülkemiz, içten ve dıştan bir kuşatma altında.
* Amerika ve İsrail'in etkisi çok belirgin bir şekilde görülmekte.
* Demokrasi, lâiklik, insan hakları gibi bir çok kavramın içi boşaltılmış halde. Bu kavramlar ülkemiz insanlarına ucube tanımlarla yutturulmaya çalışılıyor.
* Birçok kavram; partiler ve egemenler tarafından çıkarları doğrultusunda/aynı zamanda zulüm aracı olarak kullanılıyor.
* Gayeler ve hedefler menfaatler doğrultusunda yön belirliyor.
* Kişilerin ve kişiliklerin önemi kalmamış.
* Siyasî ve ekonomik bağımsızlık yok.
* Ülkemizin sömürge olmasının nerede ise son şekli veriliyor.
* Adalet, sevgi ve hoşgörü nerede ise unutulmaya yüz tutmuş.
* İnsan; inandığı gibi yaşayamıyor.
* Çifte standart korkunç bir belâ olarak ülkemizin bağrına hançer gibi saplanmış.
* Vergi gelirleri, borçların faizini ödemeye bile yetmez hale getirilmiş.
* Okuma, yazma oranı en düşük seviyelerde
* Düşünce hürriyeti yok denecek kadar az.
* Zengin doğal kaynaklarımız ülkemiz insanına kullandırılmıyor.
* Gelir dağılımındaki adaletsizlik insanımızın kaderi haline sokulmuş.
* Kapitalist sermaye insanımızın kanını emiyor.
* İdare; borçlandırma politikasıyla Türk halkını esir konumuna sokmuş.
* Ülkede intiharlar, soygunlar, vurgunlar önü alınmaz âfet haline gelmiş.
* Maddî değerleri manevî değerlerin üstüne çıkaran bir zümre oluşturulmuş.
* İrfan canavarlaşmış, toplumu helâke sürükler hıza sokulmuş.
* İşsizler, memurlar, çiftçiler, esnaf, dul ve yetimler hep horlanmakta.
* Bütünlük, sadece nutuklarda kalmış böylesine önemli bir haslete halel getirilmiş.
Yok mu bütün bu olumsuzlukların devâsı?
Var!
Millî ve manevî hasletlerimize dönmek, inançsız bir toplum oluşturma gayretine yönelmelere dur deyip, Allah'ın ölçülerine uymaktır. Yani İslam'a sarılmak, İslam'ı yaşamak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.