Sokaklar çıkılmaz hale geldi
Ülkemiz neden bir çıkmazın içine saplanmıştır?
Bunun birkaç sebebi var. Onlardan birini arz edeyim:
Ülkemizde fikir hürriyeti yok. Fikir hürriyeti olan bir ülkede; doktor sadece doktordur; siyasetle ilgilenmez. Öğretmen sâdece öğretmendir; yabancı bir ideoloji peşinde koşmaz. Hâkim görevini bilir; partizanlık yapmaz.
Fikir hürriyeti olmayan bir ülkede ise, doktor doktorluk mesleğini icradan önce siyasetçidir. Öğretmen ideolog, hâkim partizan, işçi grevci, öğrenci militandır. Çünkü herşey açık açık konuşulup dillendirilmediği için, fısıltı gazetesiyle "Kapkaç yapan egemenler ve emir kulları, yaptıkları soygunları gizlemek için ağızları kapatıyor" haberleri yayılır. Bu sebepten dolayı da herkes asli görevini bırakıp politika ile uğraşır.
• Fikir hürriyetinin olmadığı ülkede eğitim çıkmazı içinde evinden kızlar kaçar; bu kızların vücutları pazarlanır.
• Turizm adı altında sahiller çıplaklar kampı hâline getirilir.
• Azınlıklara tanınan haklar memleketin öz evlâtlarına tanınmaz.
• İşler bilgisiz, tecrübesiz, ehliyetsiz, liyakatsiz, nâehil kimselere verilir. Makamlara, mevkilere onlar oturur.
• Politikacı siyasetçiler oluşur. Politika, çok yüzlülük demektir. Girdiği yere göre şekil, bulunduğu yere göre tavır sergileyenler iki veya daha çok yüz oluşturabilenler siyaseti ellerine geçirirler.
Fikir hürriyetinin olmadığı ülkede siyasetçi (istisnaları hâriç) çapsızdır. Ehliyet ve liyakat bunlarda aranmadığı için vasıfsız işçiler kadar bile faydaları olamaz. Berberde berberlik ehliyeti aranıyor; bunlarda niçin aranmaz? Ülkede fikir hürriyeti olsa mektup yazamayan, ilgili makama bir dilekçe bile kaleme alamayan zevat siyasi araneda boy gösteremez.
Sağlıklı rejimlere sahip ülkelerde yazılı olmayan kanunlar, kurallar ve gelenekler vardır. Siyaset bunların kontrolü altındadır. Fikir hürriyetinin olmadığı ülkelerde vatandaş milletvekili olmak için milyonla dolar harcar; olduktan sonra milletvekilliğini menfaat vekilliğine galebe eder. Sonra da yatırımını kat kat çıkartır. Gık diyen çıkmaz.
Fikir hürriyeti olmayan bir memlekette okumayan, düşünemeyen, yazmayan/yazma-okuma becerisi olmayanlar ülkenin siyasetini yönlendirir. Sonra da ülke bu hâle gelir.
Fikir hürriyeti olmayan ülkelerin meclislerine bakın; kaç tarihçi, kaç antropolog, kaç araştırmacı, kaç becerikli vekil var? Bizdeki parlamentoya bakın, sanırım en iyi, en hareketli çalışan yeri lokantasıdır. Fikri hürriyetinin olup olmadığıyla bu hususun yakından alâkası vardır. Bizde siyaset erbabının göbekli olması bundan dolayıdır. Çünkü beyinler gelişmeyince göbekler şişmeye başlar.
Fikir hürriyeti olursa vasıf gelir. Siyaset de vasıf da irtifa kaydeder. En kaliteli, en liyakatli, en yararlı, en ehil, en erdemli kişiler mecliste yerini alır. Türk'ün Kürt'ün, Sünni'nin, Alevi'nin diğer belli başlı çeşitlerin erdemli temsilcileri fikir hürriyeti olursa meclise gider. Milletin işleri o zaman düzelir. Yoksa ehliyetsiz berbere giderseniz tıraşınız "eşek tıraşı" olduğu gibi ehliyetsiz siyasetçiler de fikir hürriyeti olmayan toplumları helâke götürür.
• Ülkemizde fikri hürriyetinin olmamasından dolayı bin âlimin kafası bir futbolcunun bacağı karşılığı ücret bile etmiyor.
Daha ne belâ bekliyoruz?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.