Bu oyuna gelmeyelim

Bu oyuna gelmeyelim

İki yılbaşını yaşıyoruz. Birisi hicri yılbaşı, diğeri miladi yılbaşıdır. Hicri yılbaşı Müslümanların yılbaşısı, Hz. Peygamber’in Medine’ye göçü ile başlar. Miladi yılbaşı Hz. İsa’nın doğum gününü esas alır. Hz. Peygamber’in Medine’ye hicreti 1431 sene önce olmuştur. Hz. İsa 2010 yıl önce doğmuştur. Biri İslam’ın temsilcisi Hz. Muhammed, diğeri Hıristiyanlığın temsilcisi Hz. İsa’dır. Her iki yılbaşının da kaynakları peygamberlerdir.
Türkiye’deki rejimin değişmesi ile 1927 yılında miladi yılbaşına dönüştürmüş, takvimlerini ona göre ayarlamıştır. Takvimle beraber, sosyal yapıyı, ahlaki kavramları da Hıristiyani bir yaşama endekslemiştir. 1431 yıldır İslami hayat, miladi takvimle beraber yok sayılmış, miladi takvim esas kabul edilmiştir. İslami kültür, yaşayış Müslümanların şahsi gayretlerine bırakılmıştır. Bazen de önüne set çekilip Hıristiyani bir hayatı zorunlu kılmış, Allah’ın haramlarını helallaştırma gayretine gidilmiştir. En güzel örneğini de yılbaşı kutlamalarında görmekteyiz.
O gün okullar tatil, meyhane ve barlar açık, televizyonlar haramları işlemek için programları yapmaktadır. Milli Piyango, yarışmalar, eğlenceler ilan edilir. O gece dini değil, kendi dinlerinin programlarını yapmaktadırlar. Sarhoş olanlara özel otolar tahsis edilir. Devletin devriye görevlileri onlara hizmet için vazifelidirler.
O gün dine savaş açılır. Haram yok sayılır adeta. Bak, sizin dininizde oyun yok, oyuncak yok, içme ve içtirmek yok, erkek-kadın beraberce dans etmek yok, iki kadeh atarak dünyadan geçmek yok, bedava zenginlik yok, kumar yok. Ama bizde her şey var. Gel sen de bize katıl, felekten bir gün çalalım. Bir sene yorulduk, içip eğlenelim, kendimizden geçelim. İnanıyorum diyorsan senede bir günden ne çıkar? Gel, gel!..
Bu davet aylarca sürer. Ona göre hazırlık yapılır. Davete katılanlar ödüllendirilir. O gün din yok, ahlak yok, edep yok, fuhuş alabildiğince serbest.
Bu bir şeytani davettir. Davete de akın akın gidilmektedir. İnancından soyutlanmalar var. Örf, adet ve inanca karşı bayrak açmalar var. Allah’a karşı savaş var. Senelerce sürmektedir. Her sene de kendilerine benzeyenler çoğalmaktadır. Nefislere hitap, şehvetlere cevaplar artmaktadır. Bu cevaplar inananın inancını yok etmekte ve Müslüman olduğundan utandırmaktadır.
Allah’ın Resulü haber verir:
“Kim ki, kime benzerse o ondandır.”
Buyurarak, benzemelerin inançtan çıkacağının işaretini vermektedir. Allah da:
“Sizin dostlarınız inananlardır” buyururken, inancı zorlayan, yok kabul eden, yok olmasını isteyen yani dine düşman olanların inanana hayır getirmeyeceğini beyan etmektedir. Onların ahiretteki pişmanlığını da Allah;
“Yazık bana, keşke filanı dost edinmeseydim.” (Furkan – 28)
Allah başka bir âyetinde:
“İman ettikten sonra kâfir olanları, sonra iman edip sonra kâfir olanları, sonra kâfirlikte ileri gidenleri Allah affetmez. Onları doğru yola çıkarmaz.” (Nisa – 137)
Bugünkü düzenin meşru gördüğü, inananları aldatan, kendine çeviren şeyleri de:
“Ey iman edenler, şarap (sarhoş edenler) kumar, putlar ve fal okları şeytanın işinden olan birer pisliktir. Ondan sakının. Ola ki kurtulursunuz.” (Maide – 90)
Allah’ın bize uyarıları, peygamberin ikazlarıdır. Bir Müslüman Allah’tan başka dost kabul etmez. İnananlardan başkasına inanmaz. O, Allah ve Resulü yolunda bir yolcudur. Varışı da cennettir.
Kâfir olanlara, kâfirlik yolunda gidenlere, Allah’ın dışında din arayanlara, yolunu sapıtıp batılda olanların da varışı cehennemdir.
Müslüman kardeşim, idare edenler zalim ya da kâfirlik yolundadır. Sosyal hayattan inancın kovulmuş, her tarafın zifiri karanlık. Bu karanlıkta seni aydınlatan imanındır. İmanının ışığını çoluğuna, çocuğuna, ailene, sözün geçen herkese ulaştır. Bu yılbaşılar bizim yılbaşılarımız değildir. Bizi bizden almak için kurulan tuzaklardır. Bu oyuna gelmeyelim.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi