Saltanat kayıkları...
Türkiye’de 130 bine yakın makam aracı kullanılıyor... Fakat bunların sayısından az makam var...
Uçaklar ve helikopterler de var... Oldukça lüks döşenmiş makam odaları, hizmetli grupları, keyifle yenilen içilen birinci sınıf menüler, bedavadan tatil yapılan mekânlar, komik kiralarla oturulan lojmanlar var... Korumalar, sekreterler, özel kalem memurları ve danışman ordularıyla dolu saltanat kayıkları var...
Yurt dışında binlerce dolar maaşla fuzuli yere tutulan kadrolar, aklınıza gelen her şeyin ataşelikleri ve dış temsilcilikleri var...
Bakanların, valilerin, paşaların, müdürlerin, amirlerin, belediye başkanlarının, onların yardımcılarının sayısından fazla lüks araçlar var...
Milletin yüreğini soğutmak için durmadan yayınlanan tasarruf genelgeleri olsa da bunları anında havagazına çeviren bürokratik formüller de var...
Dava, devletteki lüks olunca, kısaca “var oğlu var”...
Liste saymakla bitmez...
Milli bütçeden ayrılan epeyi bir para bu makam lüksüne harcanıyor...
Farzı muhal birçok köy okulu sefalet içindeyken, o ilin devlet zevatının garajında fazladan duran araçlar ve lüksleri bile milyonarca lirayı katlıyor...
Bunlar bizim vergilerimizle alınıyor, cepten karşılıyoruz...
Üstelik bu lüks devlet hizmetiyle de kaim değil... Birçok devlet kurumunda emekli olduktan sonra kaydı hayat şartıyla devam ediyor...
Ne kadar güzel!
Kılıfı da hazır zaten... Emniyet tedbirleri şu bu deniliyor... Hadi korumaları anladık da; lüks lojmanlar, hususi hizmete mahsus araçlar, özel ofisler de neyin nesi oluyor?
Sokakta millet üç beş kuruş için cebelleşirken zamlar da yağmur gibi yağıyor... Herkesin bildiği gibi verginin vergisi dahi alınıyor...
Aslında basit bir soruda gizlidir meselenin tümü...
Devletin üst düzey bürokratları ve siyasileri acaba aşırı lüks olmadan çalışamazlar mı?
Uçaklar, helikopterler, lüks araçlar, teknolojinin en son oyuncakları, en yeni elektronikler, lüks mobilyalar, lojmanlar, tatil kampları, dış seyahatler, fazladan harici görevler, şahsi hizmet orduları olmadan iş görülmesi mümkün değil midir?
İşin şartı bu mudur?
Bu lüks kesilse, tasarruf edilecek milyarlarca lirayla mesela devletin eğitim, adalet, güvenlik hizmetleri kuvvetlendirilse; öğretmen, polis, hâkim ve savcıların çalışma şartları iyileştirilse, köy okulları ihya edilse, fazladan devriye ve itfaiye aracı, yangın helikopteri alınsa sokaklarda gezen binlerce çocuk kurtarılsa fena mı olur?
Bu ülkede sayısız makam var... Akla gelen ve incir çekirdeğini doldurmayacak birçok iş için, önce makam oluşturmak, bunları donatmak, dayamak, döşemek, ordu gibi bir kadroyu tayin etmek, yurt dışına gidip gezip tozmak, yemek içmek, sonra da arada bir meseleyi hatırlayıp, üzerinde en az bin beş yüz kanun ve genelge üretmekte başı çekiyoruz...
Açıkçası bu lükse para yetişmiyor...
Borçla, harçla, zamla ve vergiyle idare ediyoruz...
Cihan imparatorluğu sayıldığımız devirlerde bile, devlette bu denli lüksün yaşanmadığını tarihçiler söylüyorlar...
Bu saltanat bitmeyeceğine göre işleri kolaylaştırmanın basit bir yolu var...
Bu kadar karışık vergi mevzuatının en azından bir kısmını düzenlesek ve sadece tek bir kalem altında toplasak...
Adına da “makam lüksü finansman vergisi” desek...
En azından maliye teşkilatına ve millete epeyi bir kolaylık olurdu...
Kâğıt işleri azalırdı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.