Cüneyt Arvasi

Cüneyt Arvasi

Ekonomide anayasa var mıdır?

Ekonomide anayasa var mıdır?

İşin içinde olanlar, ekonomide yaşanan eksen kaymasına dikkat çekiyorlar...
Ekonominin ağırlık merkezi sanayiden ranta doğru kaymaya devam ediyor...
Bu durumu, son on yıl içinde sanayinin gayrı safi milli hâsılaya oranında yaşanan gerilemeden gözlemek mümkün...
İthal mallarının ticaretine dayalı büyüme modeli, devletin vergi politikalarına uyumlu olsa da işsizliği şiddetle körüklüyor...
Yaşanan kriz, bu sorunun kökünden halledilmesi için iyi bir fırsat olabilirdi... Fakat ekonomideki durum siyasi bir mesele haline dönünce, fikirler sahipsiz kaldı.
Kriz vardır, yoktur, hafiftir, ağırdır tartışmaları ekonomi yönetimini de tereddüde düşürdü ve bakış açılarında farklılıklara yol açtı...
IMF konusu bu durumu özetliyor...
Bu kriz bir tek Türkiye ekonomisini vurmadı elbette... Fakat fark şu ki; ekonomi bu ülkede gündemin ilk maddesi olamadı...
Belki de bu yüzden birçok ülkede uygulanan olağanüstü tedbirler ve yapısal değişimlerin gerisinde kaldık...
Her şey bir yana, ödeme araçları ile alakalı çok basit düzenlemeleri bile krizin başlangıcından ancak bir yıl sonra yapabildik...
Yunanistan gibi ülkelerde yaşanan milli iflas tehlikesinin Türkiye’ye sıçramamasında hükümet tedbirleri kadar reel ekonominin direnci de etkili oldu...
Sanayinin ve üretimin stratejik olarak desteklenmesinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıktı...
Ekonomide anayasanın değişmez maddeleri gibi metinler yoktur...
Sadece otoritenin garantileri vardır...
Diğer bir ifade ile daha cesur adımlarla işin gereğini yapmak vardır...
Sokaklara çıkmak, sektörleri dinlemek, piyasalarda dolaşmak ve havayı sürekli koklamak gerekir...
Bilahare eldeki malzemeye, imkâna ve kabiliyete göre gerçekçi planlar üzerinde kafa yorulur, kararlar verilir ve uygulanır...
İşin yönetim tekniği budur...
Bizde sanki vaziyeti kabullenme eğilimi daha baskın...
Dünyada büyük bir bankacılık krizi yaşanırken bizdeki bankaların muazzam kârlar yapabildiğini gördük ve neyin ters gittiğini sorgulamadık...
Sistem budur deyip ihracatçıya alternatif finansman kaynakları üretemedik...
Sözgelimi İslam Kalkınma Bankası’nın Türkiye’ye aktardığı kaynakların Eximbank üzerinden neden faizli kredi gibi dağıtıldığını hiç düşünmedik...
Kâğıt üzerinde kâr payı ibaresi olsa da, Libor artı risk primine bağlanmak suretiyle bir nevi faizli krediye dönüştürülen bu kaynaklar, faizsiz çalışan katılım bankaları üzerinden reel sektörün kalbine pompalanabilirdi...
Avrupa Birliği gümrük mevzuatı gereği, Osmanbey ve Laleli gibi piyasaların düşük değerli faturalarla ithal ettikleri mallarla yaptıkları müthiş katma değerli işleri öldürüp, kendi ayağımıza yani ihracatımıza kurşun sıktık...
Onları hep eski Sovyet Bloğu ülkelerine çalışıyor farz edip, Rusya’nın bavul ticaretine getirdiği kısıtlamaları bahane ederek topu taca attık...
Fakat Afrika ülkelerine yaptıkları kargo ihracatını bile desteklemedik...
Son dönemde ekonomide alınan tedbirlerin ağırlığı sektörel ve bölgesel teşvik uygulamalarına kaydırıldı... Ortaya ciddi anlamda bir yatırım seferberliği de çıkmadı...
Sebepleri üzerinde biraz düşünmek, finans barakaları uğruna sanayi kalelerini boşaltmamak gerekiyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cüneyt Arvasi Arşivi