İsrail Batı’nın terör karakoludur
Asrımızda İsrail’in cinayet ve icraatları, tarihi bilgiler ve belgeler ışığında incelendiğinde, İsrail’in Batı eliyle kurulmuş bir terör örgütü olduğu katiyetle teslim edilir. İsrail bir terör örgütüdür yani terör faaliyetleri sonucunda kurulmuştur. İlk başbakanları, bakanları teröristtir… İsrail'in temelindeki şiddet örgütlenmesi bugün de devam ediyor. Siyonistler, Yahudilerin diaspora denilen dünyanın değişik yörelerine dağılmış haldeki yaşantılarına son verip belli bir bölgede bir araya gelmelerini sağlamak için en uygun toprak parçasının Filistin olduğu görüşü üzerinde ittifak ettikleri zaman bu toprakların bir hâkimi vardı. O da, 1492'de İspanya'dan kaçan Yahudilerin bir kurt gibi içinden yiyerek kendiliğinden yıkılmasını sağlamaya çalıştıkları ama her şeye rağmen o zaman hâlâ bir dünya devleti kimliğini koruyan Osmanlı devletiydi. Siyonistler Filistin topraklarına demir atabilmek için önce bu devletten çok cazip karşılıklarla bir miktar toprak satın almak istediler. Ama yüz bulamayınca şunu düşündüler: "Bu toprakların şimdilik önemli bir sahibi var. Biz ne kadar cazip teklifler götürsek de bu sahip'ten bir şey koparamayacağız. Öyleyse onu tarihe gömerek o toprakları sahipsiz hale getirmek zorundayız." İşte bu düşünce doğrultusunda bir yandan, 1492 göçüyle Osmanlı ağacının gövdesine soktukları kurtların ürettiği yeni kurtlardan daha hızlı çalışmalarını ve bu ağacı iyice çürütmek için gereken her şeyi yapmalarını istediler. Bir yandan da Osmanlı'yla rekabet halindeki dünya devletleriyle işbirliği yaparak bu devletlerin saldırılarını ve işgallerini artırmalarını sağladılar. Osmanlıyla rekabet halindeki devletler de bir yandan dışarıdan saldırmak suretiyle bir yandan da Osmanlı'nın hâkim olduğu bölgelerdeki halklar arasına kavmiyetçilik fitnesi sokmak, bazı kişilere liderlik ve devlet başkanlığı vaad ederek Osmanlı'ya karşı ayaklanmalarını sağlamak suretiyle yoğun bir şekilde bu devleti tarihe gömme çabası içine girdiler. Sonuçta Osmanlı devleti zayıflatılarak Filistin topraklarına sahip çıkması zorlaştırılınca bu topraklar İngilizler tarafından işgal edildi ve Yahudi göçüne açıldı. Yani İsrail'in kurulması için Osmanlı Devleti yıkıldı. İsrail’in ayakta kalması için İslâm topraklarında ulus devletçikler icad edildi!
İsrail kendine ait olmayan toprakları işgal ediyor, insanları topraklarından yerinden yurdundan ediyor. İsrail dünyanın en karışık ve petrol zengini bölgesinde emperyalizmin jandarması ve müttefikidir. İsrail, Batının kurmuş olduğu bir terör karakoludur. Bu nedenle ABD’nin bir müttefiki olarak terör örgütü İsrail’in ayrı ve özgül bir rolü vardır. İsrail sadece ‘Yahudilere özgü’ bir örgüt olarak gayri meşruluğu hep sürecek ve terör örgütü olarak anılacak. Bunun sebebi İsrail'in iğreti bir terör örgütü olup haksızlık ve gasp üzere kurulduğundan, gasp ettiği hakların her an elinden alınabileceği korkusuyla yaşamakta olmasıdır. Tıpkı bir araba hırsızının altındaki arabanın sahibinin bir gün kendisine ulaşıp onu elinden alacağını düşündüğünden sürekli korku ve endişe içinde seyahat etmesi gibi. Bundan dolayı İsrail hırçın ve saldırgan bir politika izlemektedir. Zaten hırçınlık ve saldırganlık Siyonizm ideolojisinin özünde de vardır. Şunu bilelim ki; İsrail, yeryüzünde İsrailoğullarının ikinci fitne ve fesad çıkarma dönemlerine tekabül etmiş bir terör örgütüdür. Rabbimiz buyuruyor:
“Biz İsrailoğulları'na Tevrat'ta şu hükmü verdik: "Muhakkak siz, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve muhakkak büyük bir yükselişle yükseleceksiniz."
“Birincisinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.” (İsra Sûresi/ 4-5)
Bu ayet-i kerimelerin tefsirinde Şehid Seyyid Kutub (Rh.a.) özetle der ki: “Burada İsrailoğulları'nın akıbetleri ve devletlerinin başlarına geçirilişi ele alınmakta, kavimlerde bozgunculuğun yayılması ile bu kavimlerin Allah'ın yasasına (Sünnetullah'a) uygun biçimde yok edilişleri ortaya konmaktadır.. Yüce Allah'ın İsrailoğulları'na doğru yol kılavuzu olsun diye Hz. Musa'ya gönderdiği bu kitapta yeryüzünde bozgunculuk yapacakları için yıkılacaklarına ve bu yıkılışlarının işledikleri bozgunculuğun tekrarlanacağı için bir kere daha gerçekleşeceğine dair hüküm haber veriliyor ve yüce Allah, yürürlükteki değişmez yasasının gereği olarak yeryüzünde bozgunculuk yaptıkça tekrar yıkılacakları uyarısında bulunuyor: "Tevrat'ta Yahudiler hakkında ‘yeryüzünde iki kez fesad çıkaracaksınız ve bu arada parlak bir yükseliş dönemi yaşayacaksınız’ diye hüküm verdik." Bu haber ve hüküm, yüce Allah'ın ilahi ilmine dayanarak onların geleceğini, akıbetlerini daha önceden haber vermesidir. Yoksa bu hüküm onların fiillerinin kendisinden kaynaklanacağı onları mecbur kılan bir hüküm değildir. Çünkü yüce Allah hiç kimsenin bozguncu olmasına karar vermez. "Allah kötülük işlemeyi emretmez." Yalnız, yüce Allah olup-biteni bildiği gibi meydana gelecek olan şeyleri de bilir. Meydana gelmemiş olan şeyler, insanların bilgisine göre olmamış ve perdeleri henüz kalkmamış da olsa, Allah'ın ilmine göre olmuş-bitmiş şeyler gibidir. Yüce Allah Hz. Musa'ya gönderdiği kitapta İsrailoğulları'nın yeryüzünde iki kere bozgunculuk yapacaklarını, kutsal yurdu ele geçireceklerini ve ona egemen olacaklarını ve haber vererek yükselişlerini bozgunculuk yolunda kullandıklarında onları perişan edecek, onların kutsal değerlerini ayakları altına alacak ve onları yerle bir edecek kullarını başlarına musallat edeceğini hükmetmiştir. Burada gündeme gelen her şeyi darmadağın eden ve taş üstüne taş bırakmayan kapsamlı, büyük bir yıkılışın çizilen tablosudur. Verilen haberler doğru çıkmış ve vaad yerini bulmuştur. Yüce Allah birinci seferinde İsrailoğulları'na zorla kendilerine egemen olacak bir millet göndermiştir. Sonra onları yurtlarından sürecek ve oradaki mallarını ve mülklerini yerle bir edecek bir millet başlarına musallat etmiştir.
Kur'an, İsrailoğulları'nın başlarına musallat edilen bu milletin hangi millet olduğunu belirtmiyor. Zira bu milletin adını vermek ondan alınacak derse bir katkıda bulunmuyor. Burada önemli olan ibret alınmasıdır. Amaç, yüce Allah'ın tüm insanlar için belirlediği yasanın açıklanmasıdır. Ama İsrailoğulları, tekrar yeryüzünde bozgunculuğa kalkışacak olurlarsa, ceza yine hazırdır ve yasa yine yürürlüktedir: "Fakat, eğer kargaşaya dönerseniz, biz de tekrar cezalandırırız." Nitekim İsrailoğulları tekrar bozgunculuğa başlamışlardı. Yüce Allah da ceza olarak Müslümanları onların başlarına musallat etti. Onları bütün Arap Yarımadası'nın dışına sürdüler. Bundan sonra yine bozgunculuk yaptılar. Bu sefer de başka kulları başlarına musallat etti. Böylece günümüze kadar geldiler. Bu asırda ise "Hitler" başlarına musallat oldu. Bugün de "İsrail" olarak tekrar bozgunculuğa başladılar. İsrail, oranın sahibi olan Araplara işkencenin binbir çeşidini tattırdı. Yüce Allah kesin olan vaadini doğrulamak ve değişmeyen yasasını yürürlüğe koymak için onlara azabın en acısını tattıracak bir milleti gönderecektir. “Hiç şüphesiz yarın, bekleyeni için çok yakındır!..” İsrail İslâm topraklarında Müslümanlara ait olan zirveleri yıkmak için, Batı’nın İslâm topraklarında ayakta tuttukları ve destekledikleri bir zırvadır. Ancak Müslüman olarak kulluk kitabımız Kur’an’dan aldığımız ruh ve şuur şu ki; İsrail’in zevali mukadderdir. Etrafı Allahû Teâla tarafından mübarek kılınmış olan Mescid-i Aksa, bir zirvedir. Dünya şahid olsun ki; zirveler, zırvalarla yıkılmaz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.