Ahmet Varol

Ahmet Varol

Mısır–İsrail Ortak Savaşı

Mısır–İsrail Ortak Savaşı

Geçen hafta Beyrut’ta “Direnişe Destek Buluşması” toplantısının devam ettiği günlerde bir akşam, Hamas’ın ileri gelenlerinden olan ve aynı zamanda medya faaliyetlerini organize etmesiyle bilinen Abdulaziz el-Umeri’nin basın mensuplarıyla özel bir sohbeti vardı. Türkiye’den sadece benim katıldığım bu sohbette Mısır’dan birkaç gazeteci vardı. Gördüğüm kadarıyla bu meslektaşlarımızı söz konusu toplantıya katılmaya sevk eden etken el-Umeri’yi sorularla köşeye sıkıştırmak değil kendilerinin bulundukları ortamlarda karşılarına çıkan sorulara nasıl cevap verebilecekleri konusunda ondan fikir edinmekti. Bu yüzden soruları biraz Mısır’ın resmî stratejisindeki taktik havasını içeriyordu. Gerçekte kendilerinin Filistin halkıyla ve direnişçileriyle aynı duyguları paylaştıkları sohbetlerinden ve gösterdikleri hassasiyetten anlaşılıyordu.
Söz konusu gazetecilerin dikkat çeken sorularından biri Hamas’ın, Gazze ambargosuna tepkisinin ve bu ambargo aleyhine yürüttüğü medya kampanyasının, çelik duvar aleyhine yürüttüğü kampanyanın gerisinde kaldığı iddiasıyla ilgiliydi. Bu, onların kendi iddiaları değil faaliyet alanlarında karşılarına çıkanların önlerine koyduğu iddiaydı. Abdülaziz el-Umeri, çelik duvarın Gazze’yi her yönden ablukaya alma kampanyasının önemli bir parçasını oluşturduğuna dikkat çekerek böyle bir duvarın Mısır tarafından inşa edilmesinden dolayı sessiz kalmalarının söz konusu olamayacağını dile getirdi.
Mısırlıların böyle zihin bulandırma ve gerçekleri çarpıtma tarzındaki kafa karıştıran iddiaları Ariş limanında arkadaşlarımızla tartışmaya giren bazı politikacıların ve gazetecilerin sözlerinde de dikkatimi çekmişti.
Bugün Gazze’nin etrafına tamamen Siyonist işgal güçlerinin hesaplarına hizmet amaçlı bir çelik duvar ören Mısır, bunda kendini haklı ve masum gösterebilmek için bir yandan Ezher Şeyhinin fetvasına başvururken diğer yandan Hamas’ın bu duvar aleyhindeki kampanyasının Gazze ambargosu aleyhine yürüttüğü kampanyanın boyutlarını aştığı iddiasından yararlanıyor. Oysa her şeyden önce gerçek böyle değildir. Ambargonun süresi üç yılı aşmıştır ve bu ambargo aleyhine bütün dünyada sivil ortamlarda imkân ölçüsünde kampanya yürütülüyor. Kaldı ki Mısır’ın inşa ettiği duvar aleyhine yürütülen kampanyanın boyutu ambargo aleyhindeki kampanyanın boyutunu aşsa bile Hamas’ın bunu yapmaya hakkı var. Çünkü bu duvardan kaynaklanan tehlikenin boyutu da ambargonun boyutunu aşıyor. Birincisi gıda ve ilaç yollarını tıkarken Mısır’ın inşa ettiği duvarın amacı bir bakıma Gazze’nin nefes yollarını bile tıkamaktır. Böyle bir duvarın inşasına bütün insanlığın tepki göstermesi, böyle bir vahşeti icra etmesinden dolayı Mısır’a başkaldırması gerekir.
Sosyalist Arap ulusçuluğunun ideolojik çerçevesini oluşturan Nasırcılık her ne kadar, Abdünnasır’a atfedilen “kuvvetle alınan ancak kuvvetle geri alınır” sözünü sloganlaştırsa da Mısır rejimi 1967 Haziran savaşında işgal edilen Sina yarımadasını kuvvetle değil 1978 Camp David Anlaşması’yla Gazze’yi ve Filistin davasını satarak geri almıştır. Bu ihanet yapıldığında Abdünnasır hayatta olmadığı için onun ve taraftarlarının bunda bir kabahati olmasa da bu ihanete imza atan Mısır rejimi aynı çizgide ilerlemeye devam ediyor. Özetle söylemek gerekirse Sina ve Gazze, işgalci Siyonistlerin kuvvette üstün gelmeleri sebebiyle değil Abdünnasır’ın adamları henüz uykuda oldukları için işgal edilmiş, sonra da sadece Sina, kuvvetle değil genelde Filistin davasının özelde Gazze’nin satılmasıyla ihanetle geri alınmıştır.
Gazze’ye dün Camp David Anlaşması’yla ihanet eden Mısır bugün de arasındaki sınıra ABD’nin finansmanıyla çelik duvar örerek bu bölgenin yerin altından dışa açılan nefes boruları konumundaki tünellerini sağlam ve elektronik uyarı sistemli çelikle kapatıyor.
Mısır’ın çelik duvar inşasının devam ettiği sırada Siyonist işgal devleti de yağmurlardan dolayı su miktarının artmasını bahane ederek önceden haber vermeksizin baraj kapaklarını açtı ve Gazze’nin bir bölgesinde geniş bir alanı sel bastı. Can kaybı olmadı ama maddi hasarın bir milyon doları bulduğu tahmin ediliyor. Çok sayıda büyük ve küçükbaş hayvan telef oldu. Gazze’de tanıştığımız bir genç gazeteci kardeşimiz bu olaydan sonra telefon etti. Kendisine sel sonuçlarını sordum ve bunun işgal devletinin yeni bir savaş taktiği olduğuna dikkat çekti. Yani Gazzelilere “Önünüzde çelik duvar, arkanızda baraj suları var; icabında baraj patladı bahanesi uydurur ve hiç uçakları ve tankları harekete geçirmeden sizi sel sularıyla boğarız. Bu tehdit altında Gazze’de yaşamakta daha ne kadar ısrar edebileceksiniz?” mesajı verilmeye çalışılıyor.
Mısır ile İsrail işgal devletinin bu ortak savaşının amacının ne olduğu hakkında inşallah müteakip yazımızda bilgi vermeye çalışacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Varol Arşivi