Osman Durmuş’a yakışmadı!..

Osman Durmuş’a yakışmadı!..

Yazının başlığını, ‘BEYLER MECLİS KAVGA YERİ DEĞİLDİR...’ şeklinde koymak istedim ama, fazla klasik kaçar diye vazgeçtim.
Elbette Meclis kavga yeri değildir ve önceki akşam milli iradenin temsil edildiği TBMM çatısı altında, meydana gelen olaylar tek kelime ile üzüntü ve utanç vericiydi. Başkanvekili Güldal Mumcu’nun oturumu yönetmede yeterli dirayeti gösterememesi de işin tuzu biberi oldu. Buna sebebiyet verenlerin notunu da milletimiz zamanı geldiğinde verecektir!..
Memleketin idaresine yön versinler diye, seçilip oraya gönderilen ve her biri yaşını başını almış; hem de memleket ortalamasına göre çoook okumuş bazı vekillerin, o kavgasını izleyince müthiş üzüldüm. Zira kaba kuvvete başvurmak, bilgi ve düşüncenin yetersizliğine alamettir... Ancak hemen Bursa’nın Orhangazi İlçesindeki ilkokul 3. sınıf talebesi Gizem Yüksel ve benzerlerini hatırlayarak, derhal endişelerimden uzaklaştım. Zira zıpkın gibi bir yeni nesil geliyor. Bu yeni nesil, seleflerinin ayıplarını, kusurlarını unutturacaktır. Buna yürekten inanıyorum.
Gelelim Meclis’teki kavgayı tetikleyen Osman Durmuş’un konuşmasına...
Öncelikle bir Müslüman ve sade vatandaş olarak samimiyetle sormak isterim: Osman Durmuş’un o şekilde “peygamberlik” konusunu Meclis Kürsüsüne taşımasındaki maksadı nedir? Daha açıkçası bununla neye hizmet ettiğini düşünmektedir?!.
Sayın Durmuş, eğer bir Müslüman olarak; bir cahilin yahut densizin kullandığı bu çirkin ifadeden, imanı sebebiyle rahatsız olmuşsa; bunun yolu öncelikle uygun şekilde o şahsı ikaz ederek, yanlışını ona hatırlatmak ve düzeltmesini sağlamaktır. Şayet şahsa ulaşmak mümkün değilse, ilgili partiden bir yetkiliyi uyararak bunu temin etmektir. İslamiyette “emr-i bil ma’ruf” hükmü ve vazifesi, bunu gerektirir. Çünkü Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemden sonra, peygamber geldiğine veya geleceğine inanmak küfürdür. Yani dinden çıkmaktır.
Fakat Osman Durmuş’un yaklaşımı ve niyeti bu değil anlaşılan...
Başbakanın eşinin, hasta ziyareti gibi tamamen insani bir görevi yapmasını, sırf baş örtüsü var diye engelleyenlerin eleştirildiği bir sırada; üstelik Meclis’teki tartışmalarla hiç alakası yokken, bu meseleyi yasakçıları savunma maksadına alet etmek, bakanlık da yapmış olan Doç. Dr. Osman Durmuş’a hiç yakışmadı. Aynı şekilde çok önemli bir olayı belgeliyormuşçasına, elindeki CD’yi ha bire sallayan Prof. Dr. Oktay Vural’a da hiç yakışmadı! Bu tavır ve görüntüler, kimse kusura bakmasın ama, MHP’nin ne siyasi stratejisine katkı sağlar, ne Osman Durmuş ve Oktay Vural’ın halk nazarındaki yerini yükseltir. Dost acı söyler: MHP’nin iktidarı yıpratma taktiği bu ise heyhat!
Bazı MHP’li dostların bu satırları Tayyip Erdoğan’a destek için yazdığımı düşünebilirler. Ama önemli değil. Beni yakından tanıyan çok sayıda MHP’li arkadaşlarım da var. Bu satırları bir siyasi taassupla değil, inancımın gereği olarak yazdığımı onlar çok iyi bilirler. Önemli olan doğruları söylemektir. MHP gerçekten iktidara gelmek istiyorsa, öncelikle baş örtüsü yasağının haksızlığını, hukuksuzluğunu cesur bir şekilde ortaya koymalı ve insan haklarının çiğnenmesi ile mücadele etmelidir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi