Çölde tipiye yakalanmak...
Buz gibi bir hava... Gecenin karanlığında, yolu görünmez hale getirmiş sise eşlik eden yoğun kar yağışı ve tipi sebebiyle, nerdeyse kaplumbağa hızında yapılan bir yolculuk...
Yol temizleme çalışması yapan araçlarla karşılaştığınızda düşülen sıkıntılı durumlar... Varmayı umduğunuz yere ne zaman varabileceğiniz bir yana, bu şartlar altında varıp varamayacağınız bile şüpheli gibi...
Anlatmaya çaıştıklarımız Türkiye'nin herhangi bir yerinde yaşanabilecek şeyler. Ancak hepimizin zihninde 'sıcak' olarak yer etmiş yerlerden birisinde, Ürdün'de yaşanınca, laf aramızda, biraz tuhaf oluyor.
Suriye ve Ürdün'ü kapsayan bir yolculuktayım. Türkiye'ye gelmekte olan yeni bir soğuk hava dalgasının hemen öncesinde çıktığımız bu yolculukta, beraber olduğumuz iki otobüs dolusu insanla beraber en azından ılık günler geçirmeyi umuyorduk.
Ancak soğuk hava bizi daha Suriye sınırında yakaladı ve Güneye doğru indikçe herhalde düzelir şeklindeki beklentimiz de, Ürdün'de karşılaştığımız kar ve tipi ile birlikte sona erdi.
Ürdün'ün ve kısmen Suriye'nin, zannettiğimiz gibi çöl ve dolayısıyla sıcak bir yer olmadığını, oralarda da kar yağdığını, tipi olduğunu ve tabii soğuk günler yaşandığını, yaşayarak tecrübe etmiş olduk böylelikle...
Ancak biz, iki otobüs dolusu insan, bütün zorlu şartlara rağmen, gezi programımızda öngörülen yerleri gördük ve görmeye gayret ediyoruz... Suriye'de Halep, Hama, Humus ve tabii ki Şam-ı Şerif'deki önemli ziyaret yerleri ile birlikte Ürdün'de Petra, Mute Savaşı'nın yapıldığı yer ve savaşın şehitlerinden Zeyd bin Harise, Cafer bin Ebu Talib ve Abdullah bin Revaha'nın (r.a.) kabirleri, Ölü Deniz ve daha birçok yer ziyaret programımızda...
İslam tarihinin birçok önemli olayına zemin teşkil etmiş olan bölgede bulunmak; önemli olayların geçtiği yerlerin havasını solumak ve adı geçen zatların kabirlerini ziyaret edip onlara ve tüm geçmişlere rahmet dileklerinde bulunmanın yanında, camilerde oraların insanları ile beraber saf tutmak ve aşağı yukarı içinde aynı dilek ve temennilerin yer aldığı dualara beraberce amin demek, hakikaten güzel bir şey...
Bahsini ettiğimiz iki ülke ile karşılıklı olarak vizelerin kaldırılmasından sonra, buralara yönelik ziyaret trafiğinde hızlı bir artış olduğu gözleniyor. Uğradığımız hemen her yerde aşina çehrelerle karşılaşabilmek mümkün. Aynı şehirde yaşadıkları halde birbirini uzun bir süredir görmemiş kişilerin burada karşılaşmaları da vaki...
Türkiye'de otobüsle ya da arabasıyla yola çıktığında bütün yurt sathını kaplayan hizmet zincirine alışmış insanımızın, bölgeye geldiği zaman, namaz molası için durduğu yerde tuvalet ve abdest problemi ile karşılaşması, doğrusu biraz moral bozucu oluyor. Ancak konunun uzmanları güzergahdaki trafiğin artması ile birlikte, bu tür hizmetlerde gelişme yaşanacağı düşüncesinde.
Kendiğilinden gelişen bu ziyaretler, bölge insanlarıın kardeşliğini ortaya koymanın yanında, yakın gelecekte ülkelerin insanları arasında daha sağlıklı birtakım münasebetler hususunda ciddi adımlar atılacağının müjdesini de beraberinde getiriyor.
Suriye ve Ürdün ziyaretleri, ki buna herhalde Lübnan'ı da ilave edebilmek mümkün; ülkemiz insanının bölgeyi ve insanlarını tanıması ve buralarda atılabilecek bazı ticari adımların başlangıcı için iyi bir vesile de oluşturma istidadı taşıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.