İnfak 5
Ebu Hureyre (R.A.)den rivayete göre de, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz: "Bir para var ALLAH Teâlâ yolunda harcadın, bir para var köle azad etmede harcadın, bir para var fakirlere sadaka olarak verdin, yine bir para var onu da ailen için harcadın. İşte hep hayırda harcanan bu paraların sana en çok sevap getirecek olanı aile efradın için harcadığın paradır." (21 Müslim, Zekât:39, No:995) buyurmuşlardır.
Sa'd b. Ebû Vakkâs (R.A.)den rivayete Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu: "Şübhesiz sen, eşinin ağzına verdiğin lokmaya kadar, ALLAH Teâlâ rızasını arayarak yapacağın her bir harcamadan dolayı muhakkak mükâfata nail olacaksın." (Buhârî, Îmân, 41, Cenâiz 36, Vesâyâ 2, Nefekât 1, Merdâ 16, Daavât 43, Ferâiz 6; Müslim, Vasıyyet 5. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ferâiz 3; Tirmizî, Vesâyâ 1; Nesâî, Vesâyâ 3; İbni Mâce, Vesâyâ:5)
Hadis-i şerifler, ALLAH Teâlâ'nın rızası için aile fertlerine harcama konusunda teşvikte bulunmakta ve sosyal hayatımızda aileye verilecek kıymeti göstermektedir. Çünkü aile, toplumun en aktif sosyal yaşantının olduğu yerdir.
Esasen aile ihtiyaç içinde kıvranırken dışarıya harcamak câiz değildir. Aileye harcamak bir bakıma farzın îfasıdır. Çünkü insanın, geçimini üstlendiği kimselerin ihtiyaçlarını aksatmadan yerine getirmesi farzdır. Hanımı, çocukları, muhtaç iseler yaşlı anne-babasının nafakaları buraya girer.
Ancak nafaka deyince giyecek, yiyecek; mesken gibi zaruri ihtiyaçları anlamamız gerekir. Aslında bunların da kesin bir sınırı yoktur. Dinimiz, mevki ve içtimâî muhite göre emsali esas alır. Örfün değerlerine önem verir. Ancak zaruri ihtiyaç vasfı taşımayan lüks ve fuzûli harcamalar sadaka sayılmaz. İsraf imkânlarının çok arttığı ve insanların ideolojik, görünmez güçlerle şuurlu ve sistemli bir şekilde çeşitli vasıtalarla israfa itildikleri günümüz şartlarında Müslümanların bu noktada şuurlu olması gerekir. Aksi takdirde, zaten çeşitli sinsî dalavereler ve tuzaklarla soyulan Müslüman, eline geçen sınırlı imkânlarını "ailemin ihtiyaçlarına harcıyorum" diyerek zaruri nafakanın dışındaki lüks harcamalarda tüketir ve hayır yolunda harcamaya gelince, "kazancım, nafakama yetmiyor ki!.." diyebilir. Bunu diyen büyük zarara düşer.
Şu halde israfa, lükse gitmemek, vasatı esas almak prensip kılınarak aileye harcayıp, başka hayırlara da para ayırmalıdır. Aksi takdirde, kendi seviyemizin şartlarını esas almadığımız, imkânları iyi olanlara göre hayat standardı tutturmaya çalıştığımız takdirde, hayır hasenata ayıracak tek kuruşumuzun olmadığı kanaatine varabiliriz ki, bu, çok büyük yanlış olur.
Çünkü ALLAH Teâlâ yolunda cihadı ve infakı terk etmek, kişinin kendisini tehlikeye atması demektir. Nitekim:
"ALLAH Teâlâ yolunda harcayın. Cihadı ve infakı terkederek kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayınız..." (Bakara sûresi:195)
âyet-i kerimesinde: Cihad ve infaktan kaçınmanın Müslüman toplum ve fertler için tehlike oluşturduğu bildirilmiştir. Serveti âtıl bırakıp ALLAH Teâlâ yolunda harcamayanlar: "Altını ve gümüşü yığıp-biriktirip de onları ALLAH Teâlâ'nın yolunda harcamayanlar, mallarından zekât, hayır ve hasenat hakkını ödemeyenler... yok mu? İşte bunlara pek acıklı, elem verici bir azabı müjdele!"
"O gün ki bu paralar, üzerlerinde yakılacak cehennem ateşinin içinde kızdırılacak da, bunlarla o kimselerin alınları, yanları ve sırtları bunlarla dağlanacak. Onlara denilir ki: İşte bu, kendiniz için toplayıp biriktirdiğiniz servettir! Artık saklayıp yığmakta olduğunuz şeylerin azabını haydi tadın bakalım!" (Tevbe Sûresi: 34-35) âyet-i kerimelerinde ağır bir dille yerilmiştir.
İnfak, kulun, serveti veren ALLAH Teâlâ'ya karşı şükran borcudur. İnfak etmek, veliyyi nimet olan ALLAH Teâlâ'ya teşekkür, vermemek de nankörlük sayılır. İnfak bir şükran vazifesidir. İnfak veren bir Müslüman düşünür ki: Elde ettiğim bu servet, bana ALLAH Teâlâ'nın bir ihsanıdır. Bir çok insanlar benden daha güçlü, daha kuvvetli, daha bilgili oldukları halde bu servetten mahrum bulunuyorlar. Bu sebeple bana ikram ve ihsanı sonsuz olan yüce ALLAH Teâlâ'nın bir lütuf ve ihsanı olan bu servetin şükrünü îfa etmek lazım gelir. İşte bu şükür vazifesi, farz olan bu İnfakı ödemekle yerine getirilmiş olur. İnfak Cenab-ı Hakk'ın verdiği servet nimetinin şükrüdür. Şükür ise serveti artırır, nankörlük de eksiltir. Bu sebeble İnfak, malı azaltmaz, bereketlendirir ve arttırır. İnsanlar infak etmekle mallarının azalacağını, belki de fakirleşeceklerini sanırlar. Hâlbuki ALLAH Teâlâ'nın imtihan için, emanet olarak verdiği mallarımızı yine O'nun istediği yerlerde ve şekillerde harcamak hem O'nu memnun edecek, hem de malımızın bereketini artıracaktır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de: "Hatırlayın ki Rabininiz size şunu bildirmişti: Andolsun, eğer şükrederseniz elbette sizin nimetinizi artırırım. Andolsun, eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz benim azabım cidden çetindir." buyrulur. (İbrahim Süresi: 7)
Evet İnfak edilen mal, mutlaka çoğalıp artar. Bu hususda ALLAH şöyle buyurur: "Hayır için ne harcarsanız O, bunun ardından daha iyisini lütfeder. O, rızıklandıranların hayırlısıdır." (Sebe Süresi: 39)
Hakikatten malını İnfak eden, muhtaçlara yardım eden ihlaslı zengin Müslümanların malları artmaktadır. Bu artışta fakirin gönlünü kazanmanın büyük rolü vardır. Fakat İnfak vermeyenlerin, fakir hakkını esirgeyenlerin mallarının da ergeç mahv olduğu görülmektedir. Bunda da aç gözlerin eritici tesiri bulunmaktadır. Bir malı İnfak etmek, bağ ve asmaların çubuklarını kesmeye benzer. Bir asmanın çubukları kesilmezse o sene haddinden fazla üzüm yapar, fakat bu üzümleri besleyemez. Nihayet kurur gider. Kesilirse hem çok üzüm verir, hem de uzun seneler kurumaz, devam eder. İşte tıpkı bunun gibi İnfak edilmeyen mal, görünüşte çok görülür. Fakat uzun sürmez, bir afetle yok olur gider. İnfak edilirse daima çoğalır.
Şu âyet-i kerimeleri unutmayalım:
"Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi ALLAH Teâlâ'yı zikretmekten, itaat ve ibadet etmekten alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır. Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sakada verip iyi kimselerden olsam! Demesinden önce, size verdiğimiz rızıktan infak edin, ALLAH Teâlâ yolunda harcayın! ALLAH Teâlâ, eceli geldiğinde hiç kimseyi, ölümünü ertelemez. ALLAH Teâlâ, yaptıklarınızdan haberdardır." (Münafikûn Sûresi:9-11)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.