LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Birbirlerine kafa atarak milletvekilleri kafayı çalıştırıyor!

Birbirlerine kafa atarak milletvekilleri kafayı çalıştırıyor!


- Lütfü Bey; MHP’li eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un dile getirdiği Başbakan Erdoğan’la ilgili bir benzetme sonucunda Meclis'te şiddet zirveye tırmandı ve iktidar ile muhalefet milletvekilleri birbirlerine kafa göz girişip, birbirlerini hastanelik etti. Neler söylemek istersiniz bu olanlar hakkında?
- Sağlık Bakanı olmak değil, ağzından çıkan sözün nereye gideceğini düşünebilecek sağlıklı bir kafaya sahip olmak önemli! Ancak bu konuda eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş suçlu da, ona uyup Meclis’te şiddeti zirveye tırmandıran milletvekilleri suçlu değil mi? Biz iktidarıyla muhalefetiyle milletvekillerine “kafa kafaya verip ülke sorunlarını çözün” deyip duruyoruz. Ama belli ki yanlış anlaşılıyoruz. Biz milletvekillerine kafa kafaya vermelerini söyledikçe, onlar kafalarını tokuşturarak kafa kafaya veriyorlar! Biz milletvekillerine "ülke sorunları için kafa yorun" dedikçe, onlar birbirlerine kafa atarak kafalarını yoruyorlar! Biz milletvekillerine "kafayı çalıştırın" dedikçe, onlar birbirlerine kafa atarak kafalarını çalıştırıyorlar! Biz milletvekillerine "kafayı kullanın" dedikçe, onlar birbirlerine kafa atarak kafayı kullanıyorlar! Biz milletvekillerine "ülke sorunlarının çözümü için kafa patlatın" dedikçe, onlar birbirlerinin kafasını patlatıyorlar! Doğrusu bu anlamda kafalarını çok iyi kullanıyor; kafalarını çok iyi çalıştırıyor; kafalarını çok fazla yoruyorlar! Sonuçta da işte bizi böyle kendileriyle kafa bulmak mecburiyetinde bırakıyorlar! İşin mizahı bir yana, aslında vekillerimizin birbirlerine saldırarak, birbirlerinin kafasına gözüne girişerek milletin karşısında verdikleri görüntüye kafayı yemek denir! Ancak kafayı yiyen milletvekilleri Meclis’e, demokrasiye böylesine zarar verir. Çünkü Meclis'in itibarı düştükçe, demokrasi dışı odaklar güçlenir. Bunlar zaten Meclis'in milletin gözünden düşmesini, itibarının düşmesini beklemektedir. İşte hafta ortasında Meclis'te milletvekillerinin birbirlerine kafa göz girişmeleri, birbirlerini hastanelik etmeleri de demokrasi dışı odaklara hizmet etmiştir. Eğer milletvekilleri bu tutumlarını sürdürecek olurlarsa, demokrasiyi de hastanelik edebilir! Onun için ben artık milletvekillerimize ülke sorunlarının çözümü için "kafa kafaya verin; kafanızı daha fazla yorun" gibi tavsiyelerde bulunmayacağım. Aksine milletvekillerimize “sakın kafa kafaya vermeyin; sakın kafanızı yormayın" tavsiyesinde bulunacağım!
EMEKÇİLERİN DEĞİL YEMEKÇİLERİN PARTİSİ!
- CHP yöneticisi Kemal Kılıçdaroğlu, "Sol olarak biz halktan koptuk; rahata alıştık; sıcak evlerimizde oturduk, gecekondulara gitmedik; tatile gittik" türünde özeleştirilerde bulundu. Nasıl değerlendiriyorsunuz onun bu yorumunu?
- Dünyanın her yerinde sol partiler deyince akla ne gelir? Baldırıçıplaklar denilen yoksulların, emekçilerin, ezilenlerin partileri gelir. Peki bizde CHP deyince akla ne gelir? Baldırıçıplaklardan kopuk olan, halka tepeden bakan, onları adam yerine koymayanların partisi gelir. Baldırıçıplakları koruyup kollayan bir parti değil, Tuğba Özay gibi çıplakları koruyup kollayan bir parti akla gelir! CHP'nin çıplakları koruyup kollamasına bir şey demiyorum. Ama baldırıçıplaklar denilen yoksulları koruyup kollamayan bir partinin de asla sol bir parti olamayacağını söylüyorum. CHP'nin emekçilerin değil, emek harcamadan yemeğe alışmış yemekçilerin partisi olduğunu söylüyorum! Çünkü emekçi, ekmeğinin peşinde koşan, ter döken çalışkan karıncalar gibidir. Özellikle önde gelen CHP’liler ise, yattığı yerden yemeğe alışmış tembel ağustosböcekleri gibidir! Bunlar emekçilerin temsilcisi karıncaların tam tersi bir hayat yaşarlar. Bol bol tatil yaparlar, rahatlarını hiç bozmazlar. Bunlar yoksulların, emekçilerin nasıl yaşadığından habersizdirIer. Yoksulların, emekçilerin yaşadığı mahallelerin, semtlerin yolunu bile bilmezler. Buna karşılık mesela İslâmcılar yoksulların yaşadığı yerlerden çıkmazlar. Çorba kaynamayan mutfak var mı, sobası yanmayan ev var mı deyip koştururlar. Dünyada solcu denilenlerin yaptığını ülkemizde İslâmcılar yaparlar. Dünyada sağcı denilenlerin yaptığını da ülkemizde CHP'liler yaparlar. İşte şimdi nihayet bir CHP yöneticisi, Kemal Kılıçdaroğlu bu gerçeği görebildi. Bakalım onun gördüğü bu gerçeği bütünüyle CHP görebilecek ve bu doğrultuda adımlar atabilecek mi? CHP tembel ağustosböceklerinin değil, çalışkan karıncaların partisi olabilecek mi?
BİZİ İZLEMEYE DEVAM ETSİN KEMALİSTLER!
- İkisi de asker kökenli Cumhurbaşkanı olan Oramiral Fahri Korutürk ile Orgeneral Kenan Evren'in danışmanlığını yapan Ali Baransel, birkaç gün önce "Türkiye'de ABD'siz, NATO'suz darbe olmaz" diye konuştu ve Cumhuriyet gazetesi de bunu manşet yaptı. Türkiye'de ABD’siz darbe olmadığı fikrini ilk kez dile getiren bir düşünür olarak nasıl yorumluyorsunuz bu durumu?
- Yakın zamana kadar Cumhuriyet gazetesi gibi Kemalist kesimler, 27 Mayıs darbesini ABD'nin istememesine rağmen yapılmış bir ihtilal olarak görürlerdi. Sadece onlar değil; solcusuyla, sağcısıyla tüm kesimler bu darbeyi ABD'nin istememesine rağmen yapılmış darbe olarak görürlerdi. Ancak nihayet bütün darbelerin ABD istediği için olduğu gerçeği görülebildi. Peki şimdi hemen herkes bu gerçeği gördüğüne göre, bu gerçek bize neyi gösteriyor? Maalesef ordumuzun, özellikle de ordumuzu yöneten komuta kademesinin ABD'ye ne kadar bağımlı olduğunu gösteriyor. Zaten Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, bu göreve gelir gelmez yaptığı daha ilk konuşmada, "ABD'yle olan mükemmel işbirliğimizi korumak başlıca görevimizdir" demedi mi? Buna rağmen Kemalist çevrelerin hâlâ "Ordumuzu yöneten komutanlarımız ABD'ye karşı mücadele ettikleri için Ergenekon, Balyoz türü iddialarla yıpratılmak isteniyor" demeleri içi boş bir tez değil mi? Yahu ordumuzu yöneten komutanlar bırakın ABD'ye karşı mücadele etmeyi, daha Türk subaylarının başına çuval geçiren ABD'ye en cılızından ses bile edemiyor! Ama buna rağmen Kemalist çevreler hâlâ komutanların ABD'ye karşı mücadele ettiğini söyleyebiliyor. Dün "Bu ülkede ABD'siz darbe olmaz" dememizi de kabullenmemişlerdi. Ama bugün Kemalistler "Türkiye'de ABD'siz, NATO'suz darbe olmaz" diyerek bizim sözümüze geldi. Hiç şüpheniz olmasın ki bugün söylediklerimizi de yarın kabullenecekler. Bizi izlemeye devam etsinler!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi