Sistemler
Sistemler beni ilgilendirmiyor. Hiç sistemden bahsetmem. Hepsi inancıma ters, hepsi tağut yapılıdır. Allah da “Tağuttan kaçın” buyurduğuna göre ben bu sistemlerden kaçmaya çalışırım ama, Müslümanların dört elle sarılmaları, kurtuluş reçetesi olarak görmeleri beni izaha itiyor.
Müslümanlar için, Allah’ın emrinin dışındaki hiçbir sistem ideal sistem olamaz. Beşeri sistemlerin yapısı; çıkar, ideolojik güçlülük üzerine kurulur. Allah’ın haram kıldığı nefsi ve şeytani meseleler üzerine kurulmuştur. Yapısı ve kurgusu inançsızlıktır. Bütün meselesi Allah’ın emirlerinin dışında bir hayatı empoze etmektir. Sisteme ismini verdikleri, demokrasi, laiklik ve cumhuriyettir. Onu zırhlandıran, koruyan da; Anayasa, Danıştay ve askeriyedir.
Aslında hepsi bir isimden ibarettir. Her isim de varlığını korumada birbirine muhtaçtır. Tavizleri yoktur. Onların kurgusunda bir adalet, onların isteğinde bir hak vardır. Büyük Millet Meclisi bu kurgu üzerinde bir figürandır. Meşruiyet kazandıran mekanizmadır. İsmini koydukları düzen yönünde kanun yapar, sacayağı, (Anayasa, Danıştay ve askeriye)nin itirazlarına kılıf ararlar. Şöyle yapılacak der yapılır, şöyle hareket edeceksin denir ve o yolda gidilir.
İki devredir çoğunluğu elinde tutan bir iktidar var, muktedir değildir. Millete verilen sözler gerçekleştirilemiyor, meslek liselerinin katsayı meselesi, kızların başörtülü okumaları bir türlü hallolunmadı. Hallolunamaz da. Çünkü bu sistemde inancın kurallarına açılan kapı yoktur. 1950 yılından beri bu sisteme aşinayım. O gün bu gündür değişen hiçbir şey yok. Sadece halk sıkışınca gevşeme, genişleyince daraltma var. Biz de bunu sistemin bize hak verdiğini sanıyor, kurtuluş ümidi ile üzerine abanıyoruz.
Oyunun kuralına da aykırıdır. Birileri şöyle veya böyle bir sistem kurmuşlar, içini de inançsızlıkla doldurmuşlar. Şimdi sen olsan, böyle bir kurumu değiştirmeye, inançsızlık üzerine kurduğun bir sistemi inançlara açık hale getirir misin? Cumhuriyeti kuran onlar, demokrasi kılıfını biçen onlar, laiklik çizgisini belirleyen onlar. Böyle bir sistemi oturtan onlar. Onların kurduğu böyle bir sistemde senin varlığına iyi gözle bakarlar mı? Ben yiyemedim, gel sen ye derler mi?
Büyük Millet Meclisi hayat damarlarıdır. Halkın istediklerini orada ağırlarlar. Göstermelik hak da verirler. Nasıl kanun çıkaracaklarını da kayıt altına alırlar. Artık meclisin işlevi bellidir. O işlev çerçevesinde herkese kapı açıktır. İnanana da inanmayana da açıktır. Ama, herkes o işlev çerçevesinde hareket etmek mecburiyetindedir.
Meclis bu sistemin film kurgusudur. Metinler yazılıdır. Yazılı metinlere göre film çekilecektir. Bazen baş oyuncu, bazen yardımcı, bazen de çevirmendir. Parası boldur, imkânı geniştir. Bazen film çektiklerini unuturlar da yönetmenden ikaz alırlar. Halkı da yanılttıkları olur. Filme adapte oldukları için halka hizmet ettiklerini zannederler. Halk da “Bizden bir kişi” diyerek rahatlar.
Bu sistemin yapısı budur. Müslümanın lehine hiçbir şey yoktur. Oyun aynı oyun, figüranlar değişiktir, artistleri değişiktir. Bir değişiklik de, Müslümanların inançlarında verdiği tavizlerdir. Sistemle inançlarını örtüştürmesidir. Hem laik hem Müslüman, hem demokratik hem inanç sahibi, hem cumhuriyetçi hem de Kur’an’cı bir Müslüman (!) cemaatin meydana çıkmasıdır.
Beni inancımdan soyutlayan, inancımdan alıkoyan böyle bir sistem beni ilgilendirmez, Müslümanı ilgilendirmez. Bu sistem benim sistemim değildir.