Hesapların Kavşağı: Kafkasya
Bu yazıyı size Gürcistan’ın başkenti Tiflis’ten yazıyorum. Gürcistan’a daha önce bir ziyaretim olmuştu. Fakat o ziyaretimin mekânı Batum’du. Gürcistan Dostluk Derneği’nin davetiyle gerçekleştirmiş olduğum o ziyaretimle ilgili müşahedelerimi daha önce bir yazıda dile getirmiştim. Ayrıca radyo programlarında da söz konusu ziyaretimiz esnasında gerçekleştirmiş olduğumuz röportajları sesli olarak yayınlamıştık.
Başkent Tiflis’i ise ilk kez ziyaret ediyorum. Fakat Allah izin verirse buradan yazılar göndermeye devam edeceğim için genelde Gürcistan’la özelde de Tiflis’le ilgili müşahedelerimi ve intibalarımı sonraya bırakıp önce Kafkasya hakkında genel bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Kafkasya etnik yönden çok fazla çeşitliliğin olduğu bir bölge. Birbirine yakın ses yapıları olsa da çok sayıda farklı dil konuşuluyor. Her bir dil ayrı bir etnik kimliğe delalet ediyor. Bunların bazıları ortak üst kimlikte birleştiriliyor. Fakat bu kategorileri saydığınız zaman bile karşınıza çok sayıda ulusal kimlik çıkıyor.
Kafkasya’nın bir önemli özelliği de çok farklı büyük hesapların, planların, siyasi çıkartmaların kavşağı olması. Rusya zaten bölgenin önemli bir kısmını siyasal hâkimiyeti altında tutuyor. Hâkimiyeti altında tutamadığı yerlerle ilgili de çıkar hesapları var. Bölge uzun süre Sovyetler Birliği vasıtasıyla Rus kültürünün etkisi altında kalmış olduğundan bu kültürün etkisi hâlen devam ediyor. Az çok mektep medrese görmüş olanların çoğu Rusça biliyor. Ama bu etki çok hızlı bir şekilde zayıflıyor. Rusya’nın siyasal hâkimiyetinden çıkmış ülkelerde Rusça sadece seçmeli yabancı dil olarak öğrencilere sunuluyor ve yeni nesil büyük çoğunlukla tercih etmiyor; daha çok İngilizceye yöneliyor. Rusça medya organlarına ve kitaplara ilgi de gittikçe azalıyor. Televizyon kanallarında Rusça programların miktarı bayağı azalmış. Gürcistan’ın bunlara ek olarak Rusya’yla ikili problemleri de var ve arası iyi değil. Buna rağmen Rusya’nın bölgeyle ilgili çıkar hesaplarından vazgeçmeye de kolay kolay yanaşmak istemediği izlediği tutumdan anlaşılıyor.
Kafkasya Türkiye açısından da önem taşıyor. Her şeyden önce Türkiye’de yaşayan nüfus içinde Kafkas kökenliler önemli bir yekûn oluşturmakta. Bölgede dinî ve etnik kimliklerinden dolayı baskıya, izolasyona maruz kalanların çoğu Türkiye’yi bir kurtuluş kapısı olarak görmüş. Onların birçoklarının hâlen bölgede yaşayan uzak veya yakın akrabaları var. Bölgedeki etnik ve dinî unsurlar içinde Türk asıllıların ve Müslüman nüfusun hâlen önemli bir yekûn teşkil etmesi de Türkiye’nin bölgeyle ilgilenmesine bir gerekçe oluşturuyor. Gürcistan ise Rusya’yla arasındaki ikili sorunlardan dolayı ekonomik yatırımlarda Türkiye’den giden firmaları bir alternatif olarak görüyor.
Bölge İran açısından da önemli. En başta İran’ın yakın doğuda bir büyük güç olma hesabı var ve böyle bir hesaba sahip ülkenin Kafkasya’yı göz ardı etmesi düşünülemez. Bunun yanı sıra İran’da yaşayan nüfus içinde Azeri kökenlilerin büyük yekûn oluşturması, buna paralel olarak Azerbaycan halkının çoğunluğunun Şii olması İran’ın bu ülkeyle yakından ilgilenmesine gerekçe teşkil ediyor. Fakat Azerbaycan’daki mevcut yönetiminin İran’la ilişkileri geliştirmeye olumlu bakmadığının dikkate alınması lâzım.
Siyonist işgal devletinin de Kafkasya’ya yönelik siyasi çıkartmaları ve atakları var. Özellikle Azerbaycan ve Gürcistan’la yakın ilişki içinde. Gürcistan’da bu ilişkilerinden medyatik amaçla da yararlanarak kamuoyunu Filistin meselesi hakkında yanlış bilgilendirmeye, kendisinin gayri meşru işgalini meşru göstermeye çalışıyor. Geçmişte Türkiye’deki işbirlikçi medya vasıtasıyla gerçekleştirdiği yanıltma faaliyeti gibi. Ama Allah’ın izniyle Türkiye’de İslâmî medyanın bilinçlendirme ve bilgilendirme faaliyeti işbirlikçi medyanın oyununu bozdu. Gürcistan’da ise maalesef böyle alternatif bir bilgilendirme faaliyeti henüz yok veya son derece zayıf. İşgal devletinin son günlerde Azerbaycan’a eli kanlı Dışişleri Bakanı Liberman’ı ve Cumhurbaşkanı Peres’i göndererek önemli bir çıkartma yaptığını bu arada hatırlatalım. Ne kadar ilginçtir ki tam da söz konusu ziyaretlerden sonra İlham Aliyev’in güvenlik güçleri “Allahu Ekber” diyen ve Resûlullah (s.a.s.)’ın torunu Hz. Hasan (r.a.)’ın şehadet yıldönümünü anan gençlere coplarla saldırdı, birçoklarını yaraladılar.
ABD ve Batı’nın da Kafkasya’ya yönelik önemli çıkar faaliyetleri, ekonomik ve siyasal çıkartmaları var. Bunun yanı sıra özellikle misyoner teşkilatları bölgeye geniş çaplı çıkartma yapmış durumdalar ve her yerde olduğu gibi bu bölgede de insanların yoksulluğunu, ihtiyaçlarını, sıkıntılarını Hıristiyanlaştırma faaliyetlerinde istismar ediyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.