Bir 12 Mart prodüksiyonu..
12 Mart 1971'de TSK'nın zorlamasıyla Süleyman Demirel Hükümeti istifa etmişti.
Hani Demirel “Ezdirmem size kendimi/Şapkamı alırrr giderim” derdi ya, bu ilk gidişiydi..
1962-1963 yılları arasında iki darbe girişimi bertaraf edilmişti.
1965'de Adalet Partisi'nin tek başına iktidara gelmesi cuntacıları azdırdı.
Güçbela pekçok vartayı atlatan çoban Sülü'nün 1969'da ikinci kez iktidara gelmesi affedilir gibi değildi..
Hem ordu içinde, hem dışarda cuntalar mantar gibi türüyordu.
Ortada ümit bağlayacak bir siyasi kuvvet bulunmasın diye CHP'ye bile sızmışlardı..
Akılları sıra solu sağa, sağı sola düşürerek CHP'yi güçsüzleştireceklerdi.. TİP'i zaten kırıp dökmüşlerdi..
Gençleri teröre, şiddete bulaştırmışlardı.. Sokaklar ne kadar karışırsa, o kadar iyiydi..
Kimin eli kimin cebinde belli değildi.
Cuntalar cadı kazanına dönmüştü.. İçinde MİT ajanları fink atıyordu..
Mahir Kaynak, Cemal Madanoğlu Cuntası'na sızmıştı. Kod adı “Fakülteli”ydi.
Cuntada İlhan Selçuk, Doğan Avcıoğlu başrol oynuyordu.
MİT'in cunta izleme operasyonuna “Balon harekatı” adı verilmişti.
Hakikaten tam bir balondur..
* * *
Ordu içindeki cuntalardan biri “9 Martçılar” olarak anılıyor..
9 Mart'ta bir darbe gerçekleşecekti.. Ancak en üstte taraflar yer değiştirmişti..
12 Martçılar 9 Martçıları yüzüstü bırakmışlardı.
Fatura 5 general/amiral ile 8 albaya çıkarılmıştı..
Arkadaşları tarafından aldatıldıkları yetmezmiş gibi emeklilik işlemleri müstafi başbakan Demirel'e imzalatılmıştı..
Ne yani koskoca ülkeyi Baas Cumhuriyetine dönüştürecek cunta 13 subaydan mı ibaretti?
Yüzlerce alt rütbeli subaydan söz ediliyordu..
Ne oldu peki?
öylece bırakıldılar..
Bir kısmı 28 Şubat'ta ortaya çıktı..
1971 kuşağından kalanların çoğu emekli şimdi..
Nerde darbe çığırtkanlığı yapan birileri varsa-sivil ya da değil-kökleri 9 Mart'a gider..
Arkalarındaki adamlara bakın, anlarsınız..
* * *
12 Mart döneminde binlerce genç heba edildi.. İlgili ilgisiz yüzlerce aydın hapsedildi.
Gençleri pişpişleyen komitacılar burunları bile kanamadan atlattılar badireyi.
Bu bile ortada muzır bir plan olduğunu açıklıyor..
Kendisi de hapis yatan Uğur Mumcu, 9 Martçılar için “Son İttihatçılar” diyordu.
9 Mart 1971'de büyük bir yenilgi almışlardı..
Peki ders çıkaranlar olmuş muydu?
İşte Hasan Cemal, Ali Sirmen, Uluç Gürkan, Ahmet Güryüz Ketenci, Ali Kırca gibi örnekler var elimizde..
Hepsi de “demokrasi işlesin” diyor..
Merhum Uğur Mumcu da bir değerlendirme yapıyordu:
“Sivil demokrasi yaşadıkça askeri müdahale ortamı olmaz. Kendiliklerinden cunta kuranlar olsa bile bu cuntalar başarıya ulaşamazlar. önemli olan, sivil demokrasinin bütün koşulları ile işlemesi ve işletilmesidir. Bunun sorumluluğu askerlerden çok sivillere düşer.”
Tarih, ders almak içindir..
* * *
Birşey daha..
MİT Müsteşarı Korgeneral Fuat Doğu 12 Mart'tan iki ay kadar sonra görevinden alındı..
Lizbon'a büyükelçi olarak gönderildi.. Askerlik kariyeri sona ermişti.
Niçin alındığı hala bir soru işareti..
Ya Fakülteli?
İktisat Fakültesi'nde yıldızı parlak bir öğretim üyesiydi..
Madanoğlu Davası'nda ismi deşifre edilmek suretiyle gözden çıkarılmıştı..
MİT içinde bile yalnız bırakılmıştı..
Gökyüzündeki hareketlerden sorumlu daire başkanlığına getirilmişti.
Yani boş boş oturuyordu..
Böyle işte..
Diyanet'in 'küreselleşme manifestosu' var mı?
Küreselleşme bir olgu, eyvallah.. İyi tarafları var, kötü tarafları var. Vahşi kapitalizm, küreselleşme atına binerek dünyayı fethetmeye çalışıyor.. Ona da eyvallah. Ancaakk küreselleşme dalgası, dünyayı daha iyi yaşanabilir hale getirmek isteyenler için de bir fırsat. Dalganın yönünü değiştirmek zor, ama imkansız değil.. İşin ulus-devletleri aşan bir boyutu var, o da kişisel boyut. Burada dinler devreye giriyor.. “21. Yüzyıl Dinler yüzyılı olacak” denilse bile, Hıristiyanlığın etkisi giderek azalıyor. Musevilik zaten Yahudi olmayanlara kapalı bir din.. Müslümanlık ise Küreselleşmenin vahşi dalgalarına karşı insanlığın vicdanı olmaya daha yatkın.
Müslüman din bilginleri ve aydınları küreselleşme karşısında nasıl bir dünya tasavvuruna sahip oldukları konusunda yeterince aktif değiller. Şimdilik geçelim.
Vatikan'daki katolik din adamları küresel değişimi dikkate alarak insanların yüzyüze olduğu yeni günahların listesini yapmışlar. Aslında bu günahların hiçbir yeni değil, ama daha yaygın, daha tehlikeli bir eşikte duruyor..
Vatikan'ın resmi yayın organı “l'osservatore romano”da yayınlanan büyük günahlar listesinde, 'genlerle oynamak', 'sosyal adaletsizlik', 'insanlar üzerinde ahlaka aykırı deneyler yapmak', 'çevre kirliliği', 'uyuşturucu satmak ve kullanmak', 'kürtaj', 'pedefoli' (sübyancılık ve çocuk pornosu) de var.. Aç gözlülük, Tembellik, öfke, Kıskançlık, Gurur , Şehvet, Hırs gibi günahlar eski günahlar arasında sayılmış.. Aslında bu günahlar başka günahların kapılarını açıyor.. Biribirinden bağımsız değil. Açgözlülüğü ele alalım. Bush ve onun hırslı neo-can hempaları bakın “Büyük Ortadoğu Kumpası” diye Irak'ı ne hale getirdiler. Ya da kafa tembelliğinin Müslüman dünyaya neler yaptığına bakalım..
Hadi onu da geçelim.. Bizim Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 'küreselleşme ve insanlık ilişkileri' bakımından nasıl bir evrensel bildirgesi olacak? Ona bakalım.