Demokratik açılımlar terörden beslenenleri memnun etmiyor!
Hükümet demokratik açılım paketi çerçevesinde "Kürtçe televizyon" başta olmak çok önemli reformlar gerçekleşti.. Çeşitli cephelerden engellemeler sözkonusuydu ama demokratik açılıma en büyük suikasti gerçekleştiren PKK oldu. Terör saldırıları hükümetin reform çabalarını dinamitlemekten başka bir amaca hizmet etmiyor. Peki bu durum karşısında hükümet demokratik açılıma devam etmemeli midir? Demokratik açılımlar teröre mi endekslenmeliydi?
'İletişim Yayınları'ndan taze çıkan Henri Troyat'ın meşhur "Tolstoy" biyografisinden ilginç anekdotlar aktaracağım.
Rus tarihinden vereceğimiz bu örnek, terör yoluyla amacına ulaşmak isteyen bir örgütün hem kendi üyelerini, hem toplumu, hem de devleti götürdüğü noktayı gözler önüne seri-yor.
2 Mart 1881 günüydü..
Meşhur Rus yazarı Tolstoy, Yasnaya Polyana sokaklarında dolaşıyordu.
Yol çamur içindeydi..
Epeydir gazete gelmediği için Rusya'nın geri kalan bölgelerinden haber alamıyordu..
Bu yüzden yolu Yasnaya Polyana'ya düşen birilerini arıyordu gözleri..
İşte, yabancı olduğu anlaşılan bir genç su birikintilerine bata çıka kendisine doğru geliyordu.
Tolstoy, yolcuyu durdurdu ve ona neler olup bittiği hakkında sorular sordu.
"Kötü haber" dedi genç, "Çar öldürüldü".
Tolstoy haykırdı, "Hangi Çar? Kim öldürdü? Ne zaman?"
"Rus Çarı. Petersburg'da. Bomba atıldı" diye cevap verdi gezgin genç.
Şok olmuştu Tolstoy..
Çar II. Alexandr, her pazar at eğitim yerinde düzenlenen muhafız birliği geçit töreninden arabayla dönerken, Katerina Kanalı rıhtımında patlayan bombalarla ağır yaralanmıştı..
Götürüldüğü kışlık sarayında gece yarısı ölmüştü..
TOLSTOY NEDEN ŞOK GEÇİRDİ
Çar, Rusya'da reformlar gerçekleştirmek eğilimi içindeydi.
Bunun için bazı önemli adımlar da atmıştı.
Normalde Çar karşıtı radikal grupların sevinçle karşılaması gereken adımlardı bunlar.
Ama öyle olmadı..
Terör terördür ve teröristler reformlardan hiç hoşlanmazlar.
Reformlar gerçekleşirse, varlık sebepleri de elden gidecekti çünkü..
Yüce gönüllü bir düşünür olan Tolstoy'un anlamadığı ve kabullenemediği bir şeydi bu.
Çar II. Alexsandr, köylülere yeni haklar tanımış, köleliği kaldırmıştı..
"Dekabristler"i sürgünden geri çağırmıştı.
O Dekabristler ki, ilk kez 1825 Aralığında Çarlık rejimini devirmek için başarısızlıkla sonuçlanan bir askeri darbe girişimini gerçekleştirmişlerdi.
Dekabristler(Aralıkçılar) "Yeni Rusya" akımının öncüleriydi ..
Rusya'daki siyasi akımları derinden etkileyen bir ana akımdı..
Bu akımlardan biri de Tolstoy'u şok eden Çar II. Alexsandr'a suikast düzenleyen sol eğilimli "Halkın İradesi(Narodnaya Volya)" örgütüydü.
Halkın İradesi örgütü, amaca ulaşmak için terör yolunu seçmişti.
Halkın katkısı olmaksızın, sırf kendi çabasıyla ve bireyci terörle amaca ulaşabileceğine inanıyordu.
1917'deki devrimin liderlerinden Lenin'in ağabeyi de Halkın İradesi örgütündendi ve Çar'a karşı bir başka suikast girişiminde yer aldığı gerekçesiyle idam edilmişti.
Örgüt terörü, ondan daha beter olan devlet terörünü de beraberinde getirmişti.
Nitekim II. Alexandr'ın öldürülmesinden sonra yerine geçen yeni Çar babasının başlattığı reformları durdurmuştu.
Bu dönemde Narodnaya Volva büyük bir darbe yemiş, pek çok üyesi idam edilmişti.
Örgüt bir daha toparlanamamıştı.
Ama Rusya da toparlanamamıştı ve daha Birinci Dünya Savaşı bitmeden Çarlık rejimi ortadan kalkmıştı.
Bu bilgileri verdikten sonra, biz yine 1881'e, Tolstoy'a dönelim..
ÇAR ANAYASAYI İLAN ETMEK ÜZEREYDİ
Çar II. Alexandr, Kırım savaşını bitirmiş, Rusya'ya bir çeşit anayasa kazandırmaya hazırlanıyordu.
Bu bağlamda Loris Melikov'un hazırladığı bir anayasa metnini kabul etmişti.
Tolstoy'a göre böyle bir hükümdarı öldürmek hırsı tuhaf görünüyordu.
Suikastçiler, yapısal reformları ilan etmeden önce Çar'ı öldürmeye karar vermişlerdi.
Tolstoy'a göre, halkın taleplerini daha dile getirilmeden karşılayarak, II. Alexandr kamuoyunu yatıştırma ve böylece bir devrimi gereksiz ya da yersiz kılma riskini üstleniyordu.
Böyle bir aşamada gerçekleştirilen suikast Tolstoy'u çok korkutmuştu..
Çarı öldürenlerin de idam edileceklerini düşündükçe içi daha da daralıyordu.
Kan kanı davet ediyordu.
Misilleme cinayetlerle, belki de tüm ülke bir iç savaş alanına dönecekti.
Bu zincirleme tepkiyi durdurmak için yeni Çar III. Alexandr'ın bir af ilan etmesi yeterliydi.
Tolstoy gözyaşları içinde yeni Çar'a bir mektup yazdı..
Suikastçilerin hayatını bağışlamasını istiyordu..
Tolstoy'un mektubu Çar'a ulaştırılmadı ama çoktan halk arasında konuşulmaya başlandı..
Kutsal Meclis Başvekili Pobyedonostsev, Çar'a bir not yazarak, suikastçilerin affedilmesinin halk arasında infiale yol açacağını, bu yüzden idamların bir an önce gerçekleşmesi gerektiğini belirtmişti.
Yeni Çar, sağduyulu aydınların af taleplerine değil, "asmalı bunları" diyenlerin sesine kulak vermişti.
Çar, Pobyedonostsev'e "Endişelenmeyin, kimse böyle bir dilekçeyle karşıma çıkmaya cüret edemez ve sizi temin ederim ki altısı da asılacak" diye cevap verdi..
Tolstoy'un mektubu Çar'ın eline ulaştıysa da sonuç değişmedi ve suikaste karışanlar idam edildi.
Yeni Çar babasının imzaladığı anayasayı da rafa kaldırdı.
Rusya eskisinden de daha sert bir baskı rejimine doğru savrulmuştu.
Andrzej Walicki, "Rus düşüncesi tarihi" başlıklı kitabında dile getirdiği gibi Çar'ın öldürülmesinden ardından beklenen kaos ve devrimci çalkantılar yerine, otokrasinin daha da sağlamlaştırılmasını sağlayan önlemler geldi.
Siyasal özgürlüklerin tanınması beklenirken, eskisinden daha tutucu bir hükümet işbaşına geçti.
"Halkın İradesi" örgütünün gücünün artması yerine kökünün kazınmasına yol açtı.
Suikast, öte yandan Rus monarşisinin barışçı gelişmesi üzerine beslenen tüm umutları söndürmüştü.
ŞİDDET ŞİDDETİ ÇAĞIRIYORDU
II. Nikolay, babası III. Alexandr'ın 1894'de ölmesiyle Rusya tahtına oturmuştu.
Son Çar olacaktı II. Nikolay..
Tolstoy'un korktuğu her şey Rusya'nın başına geldi.
23 Ekim 1905'de Tolstoy, günlüğüne, "Devrimin en civcivli zamanları. İki taraf da birbirini öldürüyor.. Çelişki her zamanki gibi, şiddetin şiddetle boğulmak istenmesi" diye yazıyordu.
Son Çar II. Nikolay, danışmanlarının tavsiyeleriyle yanlış bir yol izleyerek her türlü hak ve özgürlük talebini şiddetle bastırıyordu.
Bunun karşısında radikal örgütler de gerçekleştirdikleri terör saldırılarıyla devlet terörünün daha da artmasına sebeb oluyorlardı.
Çift başlı terör, liberal politik çevreleri de Çar'ın yanından uzaklaştırmıştı.
1905'de Çar'ın parlamentonun kurulması da dahil, bir takım reformlar vaadinde bulunması da radikalleri etkilemedi.
Sağduyu çağrıları yapan Tolstoy'a Çar ve etrafı da, rejimi yıkmayı amaçlayan radikaller de kulak asmıyordu.
Son Çar II. Nikolay 1917'deki Bolşevik(komünist) Devrim'in akabinde ailesiyle birlikte katledildi.
Tolstoy'un Rusyası karanlığa gömülmüştü.
Rusya'nın çöküşünü öngörmüş ama görememişti.
Çünkü Tolstoy 1910'da öldü.
Yedi yıl sonra hasta Adam Rusya da ölmüştü.
Tolstoy, Yeni Çar'dan babasının katillerini affetmesini istemişti!
Rusya'nın en büyük yazarlarından Lev Nikolayevich Tolstoy, reformcu Çar II. Alexandr'ın "Halkın İradesi" adlı terörist bir örgütün militanları tarafından öldürülmesi üzerine şok geçirmişti.
Yeni Çar III. Alexandr'ın başlatacağı bir intikam dalgasının Rusya'yı iç savaşa sürükleyeceğinden korkan Tolstoy her türlü riski göze alarak Çar'a suikast sanıklarını affetmesini isteyen şu mektubu göndermişti:
"Haşmetmaap, yaşlı ve iyi bir insan olan, çok iyiliklerde bulunmuş ve halkının her zaman iyiliğini istemiş babanız Rusya imparatorunu acımasızca yaralayıp, öldürdüler. Üstelik onu kişisel düşmanları değil, mevcut düzenin karşıtları, güya insanlığın selameti adına öldürdü. Onun yerine hükmediyorsunuz ve babanızın hayatını zehir eden, onu öldüren düşmanlar sizin karşınızda. Onlar size de düşman, çünkü babanızın yerinde oturuyorsunuz ve sözde bu insanlığın iyiliğine ulaşmak için sizi de öldürmek isteyecek, bunu deneyeceklerdir. Babanızın katli bu adamlar için ruhunuzda duyduğunuz bir intikam hissi ile yerine getirmeniz gereken eylemin yarattığı korku duygusu birbirine karışıyor... Durumunuz korkunç ama İsa'nın öğretisi, tüm insanların yaşayabileceği acımasız dürtü anlarında bize öncülük etmelidir... çevrenizdeki baskıya rağmen, siz Rusya İmparatorundan, sevgi dolu oğuldan, babanızın katillerini affetmenizi ve kötülüklerine iyilikle cevap vermenizi rica etmemin çılgınca ve cüretkar görüneceği doğrudur. Çılgınca ama bunu dilememek elimde değil...
Yaklaşık yirmi yıl önce, mevcut düzene ve yönetime karşı kinle dolu bir genç insanlar topluluğu oluştu. Bu genç insanların hayalinde ne idüğü belirsiz yeni bir düzenin hayali var ya da daha ziyade kafalarında hiçbir şey yok ve en alçak, en insanlık dışı yollarla, ateşle, yağmayla, cinayetle toplumun şu anki yapısını bozuyorlar... Devletin yararı için, halkın iyiliği için, bunları baskı altında tutmak, sürgüne göndermek, idam etmek yolları denendi. Sonuç aynıydı. Devleti ve halkı bir yana bırakarak, Tanrı adına, onun yasasını uygulamak neden denenmesin?
Haşmetmaap, kendinizin ve Tanrı'nın huzurunda temiz ve masumsunuz ama bir yol ayrımında bulunuyorsunuz. Birkaç gün sonra, Hıristiyan hakikatlerinin ancak lafta olduğunu ve hayatta, kanın akması ve ölümün hükmetmesi gerektiğini düşünen ve söyleyenler galip gelirse, içinde bulunduğunuz bu saflık, Tanrıyla birlik olma halinden ebediyen çıkıp , Tanrının yasalarının ihlali de dahil herşeyi mübah kılan, karanlık 'hikmeti hükümet' yollarına gireceksiniz. Eğer onları bağışlamaz, idamların gerçekleşmesine izin verirseniz, sonuçta yüzlerce insandan üç dört tanesini yok etmiş olacaksınız; oysa kötülük kötülük doğurur ve bu üç dördünün yerine, otuz kırk tanesi ortaya çıkacaktır... Bağışlayın, kötülüğe iyilikle cevap verin, yüz suçludan onu, Şeytanın tarafından, sizin tarafınıza değil ama Tanrı'nın tarafına geçecektir. Binlerce, milyonlarca kulunuz, babası öldürülmüş bir oğul için oldukça güç böyle bir anda Hükümdardan gelen bu af ilanı karşısında sevinçle ürperecek ve duygulanacaktır.
Haşmetmaap, bunu yapar, bu adamları çağırır, onlara biraz para verip, bir yere, mesela Amerika'ya gönderirseniz ve "Size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin" sözcükleriyle başlayan bir bildiri yazarsanız, diğerlerinin ne hissedeceğini bilmiyorum ama örnek bir kulunuz olmayan ben, sizin köpeğiniz, köleniz olacağım, isminizi ne zaman duysam duygulanarak-şimdi olduğu gibi-ağlayacağım. Diğerlerinin ne hissedeceğini bilmiyorum mu dedim? Bu sözlerin ardından iyilik ve sevginin tüm Rusya'ya güçlü bir sel gibi yayılacağını biliyorum... Ölüm cezasının devrimciler karşısında bir anlamı yoktur. Önemli olan sayıları değil, fikirleridir. Onlarla mücadele etmek için, onlarla fikir alanında dövüşmek gerekir. İdealleri, genel refah, eşitlik, özgürlüktür. Onları alt etmek için, onlarınkinden üstün, onlarınkini kucaklayan bir başka ideal koymak gerekir karşılarına. Bu nitelikte tek bir ideal vardır: anlamadan, hakaret ederek üzerine dayandıkları ideal, onlarınkini kapsayan ideal, sevgi ve bağışlama ideali... O zaman, balmumu nasıl ki, ateşte erirse, devrim mücadelesi de, İsa'nın yasasını yerine getiren imparator karşısında, insan karşısında boyun eğecektir."