Mevlid okutmak bid’at mıdır? 3
Zamanımızda dehşetli bir dinden uzaklaşma, irtidat cereyanı vardır. Mevlid törenleri halkı ve gençliği Peygambere ve dine yaklaştırmak için güzel bir vesiledir. Yeter ki, Mevlid bezirgânlığa âlet edilmesin, ruhsuz ve basmakalıp bir şekilde kutlanmasın, törene katılanlar coşturulsun, heyecanlandırılsın, gönüller harekete geçirilsin.
Tek cümle ile özetlemek gerekirse, içinde şeriata aykırı şeyler ve haller olmamak şartıyla mevlid kutlamaları bid'at-i hasenedir. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. O'nu ne kadar çok zikr edersek, ne kadar fazla anarsak, ne kadar candan seversek o derecede feyiz ve bereket buluruz.
Mevlid olayı edebiyatımızda da önemli bir yer tutar. Bu milletin şair ve edipleri, "Mevlid" diye bir edebi tür icad etmişler, yüzlerce mevlid, binlerce kaside yazmışlar. Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizi bağırlarına basmışlar, ruhlarına sindirmişler ve halka mal etmişler.
Mevlid, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimize duyulan muhabbet ve hürmetin bir tezahürü olarak zengin ve köklü mirasımızdan bugüne kadar ulaşan önemli bir merasim ve edebî türün de adı olmuştur. Bugüne kadar, sevinçli ve kederli günlerde pek çok mecliste okunagelmiştir.
Öyle sanıyorum ve tahmin ediyorum ki, yalnızca Türkiye hudutları içinde günde ortalama beş bin mevlid okunur. Milletimiz yeni doğan çocuğun sevincini Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin doğum sevinciyle dile getirir. Ölenin ardından mevlid okutur, ölüm acısını Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin doğum sevinciyle dindirmek için. Sünnet olunca, okulu başarıyla bitirince, vatan borcunu ödeyip sağ salim eve dönünce, hacılar hacdan gelince, yeni ev alınınca ve daha birçok hayırlı iş vesilesiyle hep mevlid okutulur. Velhasıl sevinçler, mevlidle ikiye katlanır, acılar yine onunla dindirilir. İslâm toplumlarında asırlardır icra edilen mevlid merasimleri, inananların birbirleriyle kaynaşmalarına, geleneklerini yaşamalarına, yeni bilgiler edinmelerine ve özellikle durumu iyi olanların fakirlere yardım etmelerine vesile olmaktadır.
Mevlid, Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin sevgisinin dile gelmesidir. "Sevinçler paylaşıldıkça artar, acılar paylaşıldıkça azalır" demişler. Ramazanlar, bayramlar ve kandiller, ALLAH ve Peygamber aşkının coşkuyla yaşandığı ve birlikte paylaşıldığı özel günlerdir.
Mevlid geleneği, bazı yönleriyle hâlâ çok canlı yaşıyor. Bazı yönleriyle diyorum, çünkü yarım asır içinde sosyal hayatta çok şey değişmiştir. Tabii bu değişim kültüre de yansıdı. Kırk elli sene önce kandil geceleri, camileri hıncahınç dolduran o kalabalıklar artık görülmüyor. Herkes evinde, televizyondan mevlid dinlemeyi tercih ediyor. Cami mevlidleri de, ev mevlidleri de eskisi kadar ilgi çekmiyor, çokça okunmuyor. Büyük sofraların kurulduğu yemekli mevlidler de artık yapılmıyor. Onun yerine, mevlid şekeri veriliyor. Sanıyorum şeker verme âdeti de yakında ortadan kalkar. Çünkü şekerin zehir olduğu söyleniyor. Eskiden mevlid okuyanlara açıktan para verilmezdi. Bir hediye paketi içinde, gizlice takdim edilirdi. Daha önceleri hediye bohçası verilirmiş. Bohçada bir gömlek, bir çift çorap, bir de havlu veya mendil olur, altınlar mendil veya havlu arasına konurmuş. O âdetler unutuldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.