Fitne ve dûa

Fitne ve dûa

Müslüman başıboş yaratılmamıştır. Allah’a kul, Peygambere ümmet olmanın yükümlülüğünü taşır. Allah ve Resulü’nün buyruğundaki mesuliyeti yüklenir. Allah’ın verdiği nimet karşılığında iyi bir Müslüman olmanın idrakini taşır. Fitneden, fesaddan ve Allah’a aykırı davranışlardan hem kendini hem de yaşadığı topluluğu korur. O, kendi kurtuluşunu toplumun kurtuluşunda görür. Fasık, kâfir, münafık bütün idarelerin karşısına çıkar. İnancının emrettiğini yerine getirir. Emri bil maruf, nehyi anil münkeri yapar.
Allah’ın haramlarının aşikâre işlendiği toplumların karşısına çıkar. “Ben kurtuldum, başkasından bana ne” diyemez. “Namazımda, niyazımda, tesbihatımdayım, Kur’an’ın emrettikleri ibadetleri yapıyorum” diyemez.
“İçkinin, zinanın, kumarın aşikâre işlendiği bir idareden ben mesul değilim” diyemez. “Kendimi kurtarıyorum, neslimi kurtarıyorum” diyemez. “Zulmedenlerin zulmü, kendilerini ilgilendirir. Ben mesul değilim” diyemez. Çünkü zulüm umumidir. Yaşadığımız sistemin içinde yumak olmuş, hepimizi sürüklemektedir. Allah:
“Bir de öyle bir fitneden sakınınız ki, o sadece zulmedenlere erişmekle kalmayıp (umuma sirayet ve hepsini perişan eder) Biliniz ki Allah’ın azabı şiddetlidir.” (Enfal – 25)
Buyurduğu fitne. Allah Resulü’nün: “Allah’ım, yaptıklarımın ve yapmadıklarımın şerrinden Sana sığınırım.”
Buyurduğu fitne. Yapmadığı halde, cezasının çekildiği fitne. Fitne olduğunu bildiğimiz halde “bana dokunmayan bin yıl yaşasın” bigâneliğinden başımıza gelen fitne. Yapsak da yapmasak da içinde rol aldığımız, başımızdan def etmek için çaba sarf etmediğimiz fitne.
Allah Resulü’nün dua ettiği, şerrinden Allah’a sığındığı fitne: Fitne olduğunu bildiğimiz halde rahatsız olmadığımız, Allah’a aykırı bir tutum olmasına rağmen endişe hissetmediğimiz fitne. Çünkü kendimizi fitnenin içinde görmüyoruz, biz yapmıyoruz, tasvip de etmiyoruz diyerek, kendi halimizden, kendi durumumuzdan memnun olduğumuz fitne, fitneyi fitne olarak görmeyenlerin azaba uğrayacağı fitne.
Ümmü Seleme nakleder. Allah’ın Resulü (s.a.) şöyle buyurur:
- Ümmetim arasında masiyetin açıktan işlendiği vakit Allah onların topuna kendi katından bir azab gönderir.” Ümmü Seleme:
- Ey Allah’ın Resulü bunlar arasında salih insanlar olmayacak mıdır? Diye sorunca bana:
- Olacaktır diye buyurdu Ben:
- Pekiyi bunlara ne yapılacak?
Allah’ın Resulü:
- Onlara da öbür insanlara isabet eden isabet edecektir. Daha sonra Allah’tan bir mağfiret ve bir hoşluğa nail olacaklardır.” (el-Esas – 5-501)
Ehli takvanın da, ehli fetvasının da Allah’ın azabını tadacaktır. Daha sonra hesap kitaptan sonra Allah’ın rızasına uygun ameller olursa mağfirete erişilecektir.
Ubeydullah b. Cerir, babasının naklettiği hadisi şöyledir. Allah Resulü (sav):
“Bir kavimde masiyet işlenir ve onlar bu masiyeti isteyenlerden daha güçlü oldukları halde onu değiştirmeyecek olurlarsa Allah onların topuna bir ceza verir.” (İbn-i Mace)
Allah’ın Resulü (s.a.) başka bir hadis-i şeriflerinde:
“Nefsim elinde olana yemin ederim ki, ya marufu emreder münkerden nehyedersiniz, yahut da Allah’ın kendi katında üzerinize bir ceza göndermesi çok yakın olur, sonra da dua edersiniz de o sizin duanızı kabul buyurmaz.” (Ahmed İbn-i Hanbel)
Korkakların duası, Allah korkusundan titremeyip, şerlilerin korkusundan titreyenlerin duası, Allah emrini tebliğden kaçıp şerrin dümen suyunda gidenlerin duası, fitne kazanında kaynayıp tevbe suyuyla temizlenemeyen dualar. Zamanımızın duası, bizim dualarımız fitne başımızda oldukça, Müslümanların gayreti fitneyi def etmeye yönelmedikçe kabul olunmayacağı bildirilen dua.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi