İri armutlar üzerine...
Armudun iyisini ayılar, irisini de kabadayılar yer...
Bizdeki ekonomi-politik, sistemlerden ziyade bu basit esasa bina edilmiştir...
Malum, IMF ile Türkiye arasında devam eden 20. stand-by görüşmeleri de şimdilik sona erdi...
Peki, kim zararlı çıktı?
Cevabı, daha önce yapılan anlaşmalarda, iri armutların kimler tarafından yürütüldüğünde saklıdır...
2000-2001 yıllarında yaşanan likidite ve bankacılık krizlerinde IMF’nin etkisi çok büyüktür...
O günlerde 6-7 milyar dolarlık bir kaynak ile çözülebilecek sorun, Türkiye, tarihinin en ağır ekonomik krizine dönüştü...
Daha doğrusu dönüştürüldü...
Felaket ortasında birileri büyük paralar kazandılar...
Kendi paralarını kendi şirketlerine dış kredi olarak verip, gelen paralara el koydular ve bu suni borçları devlete yani millete yıktılar...
Bununla da kalmadılar devlete borç verdiler...
Ödeme zorluğuna düşen şahıslara, şirketlere de astronomik faizler bindirip ellerindeki avuçlarındaki her şeyi aldılar...
İri armutların kabadayılar tarafından toplanmasında IMF önemli bir araçtır...
Memleket, bir müddetten beri devletteki illegal yapılanmayla mücadele ediyor...
Bu durum, gittikçe artan işsizlik ve devam eden negatif büyüme gibi sorunları da gündemden düşüyor...
Ve aynı zamanda sorulması gereken diğer bir önemli notayı da...
Hazine, Merkez Bankası, odalar, borsalar, mali piyasalar, bankalar, büyük sanayi holdingleri ve sendikaların, Türkiye’nin mücadele ettiği bu illegal oluşumlardan etkilenmemiş olması acaba mümkün müdür?
Devletteki illegal yapılanmaların bugünkü ekonomi tablosu üzerindeki etkisi artık kesinleşmiştir...
Bu bakımdan hükümetin, IMF görüşmelerini geciktirmesindeki sebepler ekonomik olduğu kadar iç politik mücadele ile de ilgilidir...
Ağır kriz ortamında finans sektörlerini fazladan beslemesinin, onların ceplerine tatlı karlar koymasının da başka bir mantıklı izahı da yoktur...
IMF sadece Türkiye’nin sorunu değil elbette...
Avrupa’da bu günlerde Yunanistan felaketinden dolayı EMF (Avrupa Para Fonu) tartışması başladı...
Bu durum, IMF’nin teknik yetersizliğinden ziyade, icra ettiği fonksiyondan kaynaklanıyor...
Avrupa Birliği üyelerinin er geç IMF’nin kucağına oturma ihtimali, Euro’nun aynı akıbete uğraması anlamına geliyor...
Daha önce de yapılan birçok “ortak para birimi” çalışması da IMF tarafından sakatlanmıştı...
Euro, dolar ve TL arasındaki çapraz kurlar, Türkiye ekonomisindeki maliyet hesaplarını yakından ilgilendiriyor...
Gelirlerimiz ağırlıklı olarak Euro’dan oluşurken, maliyetlerimiz ise dolara bağlı ödeniyordu... Euro karşısında zayıflayan dolar bir bakıma Türkiye ekonomisine yarıyordu...
Tam tersi durumlar oluştuğunda ise, dolara bağlı altın fiyatlarıyla, iç altın stoku geçici sigorta fonksiyonu üretiyordu...
Yunanistan ve AB ilişkileri ya da IMF’ye karşı EMF düşüncesi Türkiye açısından sanıldığından fazla önem taşıyor...
IMF aracından şimdilik mahrum kalan kabadayıların, ekonomide maraza çıkartma ihtimali yükseliyor...
Hükümet, artık yapısal sorunları masaya yatırmak durumundadır...
Krizlerden ve IMF’den beslenenler bu ülkenin ekonomisinden ayıklanmalıdır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.