Kur’ân ve Namazla Diriliş Seferberliğimizin İlanıdır
Namaz Gönüllüleri’nin 14 Mart 2010’da Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi’nde başlattığı yeni hamleyi tanıtım konuşmamı özetle takdim ediyorum:
(Besmele, hamd ve salatu selamla...) “19 Ağustos 2006’da ‘Vira Bismillah’ deyip başlamıştık Namazla Diriliş Seferberliğine!
Üç yıl içinde, “namazla diriliş rüzgârı” tüm Anadolu, Rumeli, Kıbrıs, hatta Avrupa’yı sardı ve gönüllere sekînet veren tatlı bir melteme dönüştü, elhamdülillah. Dahası, kimi İslam ülkeleri bu çalışmayı ülkelerine taşıma arzularını beyan ettiler.
Yola çıktığımızda; beş vakit namaz kılamayan % 75’i namazla buluşturmayı öncelikli hedef belirlemiştik. Beş vakit namaz kılanların da problemleri vardı; ama acil eylem planımız, insanımızı namazla buluşturmaktı... Ertesi yıllarda yapılan anketlere bakılırsa; 2005’de % 25 olan beş vakit namaz kılma oranı hızla yükselmiş: Bu oran A&G araştırma sonuçlarında % 31, KAB Platformunun ANAR’a yaptırdığı anketle Estima anketinde % 46.
Bu sonuçlar fazla iyimser bulunabilir. Ancak, ortalamasını alsak bile, 10 puanlık bir artıştan söz edebiliriz ki, bu önemli bir mesafedir. Allah’a şükürler olsun. Sizlerin kalbi dua ve destekleri ve dur durak bilmeyen Namaz Gönüllüleri’nin hasbi çalışmaları, Rabbimizin bu güzel sonucu lütfetmesinde pay sahibi ise, ne mutlu bizlere!
Milyonlarca kitabın, kitapçığın, binlerce panelin, konferansın, seminerin, radyo-televizyon programının oluşturduğu namaz coşkusu bütün hızıyla sürüyor, hamdolsun!
Yeri gelmişken; Namaz Gönüllülerine destek olup ülke genelinde binlerce program organize eden 200’ü aşkın kuruluşumuza; Ensar, AKV, Akabe Vakfı, Akdav, Enderun, İlim Yayma Cemiyeti, Diyanet-Sen, AGD gibi vakıf, dernek ve sendikamıza; birçok müftülük, belediye vb. kuruma yürekten teşekkür ve dualar ediyoruz...
Ama, daha yapacak çok işimiz var! Bu topraklarda ve tüm yeryüzünde secde etmeyen tek insan kalmayıncaya kadar bu seferberlik devam edecektir, inşallah...
Kur’ân ve Namazla Diriliş Seferberliğimize gelince:
Şöyle bir anekdotla girelim: 19. asrın sonlarında İngiliz Parlamentosunda kürsüye çıkan Sömürgeler Bakanı Gladstone, elindeki Kur’ân-ı Kerim’i göstererek şunu söyler: “Bu kitap Müslümanların elinde kaldıkça biz onlara gerçek anlamda egemen olamayız. Ne yapıp yapmalıyız; ya Kur’ân’ı ortadan kaldırmalıyız veya onları Kur’ân’dan soğutmalıyız.”
Yaklaşık 150 yıldan beri, Müslüman dünya aleyhine kurulan tüm planların temelinde işte bu sinsi hedef yatmaktadır: Onları Kur’ân’dan soğutup uzaklaştırmak ve tamamen koparmak!
Buna bir de ümmetin kimi hataları eklenince, Üstad Said Nursi’nin tespiti ile; Kur’ân-ı Kerîm, milyonlarca kitaba bölünen rağbet ve ilgi sebebiyle, yalnız tilâvetiyle teberrük olunan bir mübarek derecesinde kaldı.
Ve üstad Mehmet Akif’in yıllar önce yakındığı durum ortaya çıktı; hâlen de devam ediyor:
Ya açar Nazm-ı Celil’in, bakarız yaprağına / Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına.
İnmemiştir hele Kur’ân, bunu hakkıyle bilin! / Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için.
Başımıza ne geldi ise, Furkan suresi 30. ayette belirtildiği üzere, Kur’ân’dan koptuğumuz için geldi. Üstad Sezai Karakoç’un ifadesi ile: “Müslümanlar Kur’ân’dan uzaklaştı uzaklaşalı gün yüzü görmediler”!
Ne acıdır ki, bin yıl Kur’an’a hizmet eden bu milletin evlatları Kur’an’dan uzaklaştırıldılar. Kur’ân’ın Türkçe mealini değil, sadece Fatiha suresinin manasını bilerek okuyanlarımız bile acaba % 10’u bulur mu?
İşte biz, bu olumsuz tabloyu düzeltip Kur’an’ı hayat kitabı haline getirmek için geniş kapsamlı faaliyetler hedefliyoruz.
Şimdi, tam da Yüce Rabbimizin ‘Müminler için hâlâ vakit gelmedi mi?’ ihtarına kulak verme zamanıdır:
“İnananlar için hâlâ vakit gelmedi mi ki, kalpleri Allah’ın Zikrine ve inen hakka (Kur’ân’a) huşû duysun ve bundan önce kendilerine Kitap verilmiş, sonra da üzerlerinden uzun zaman geçmekle kalpleri katılaşmış, çoğu da yoldan çıkmış kimseler gibi olmasınlar.” (Hadid/16)
Evet, vakit çoktan gelmiştir, hatta geçmektedir. Vakit yeniden Kur’ân’a dönme vaktidir. Bu bağlamda, Diyanet’in, 2010’u “Kur’ân Yılı” ilan etmesini heyecan verici buluyor, tebrik ediyor ve destekliyoruz.
Ancak, bu milletin Kur’ân’dan koparılış sürecinde; gadre uğrayan, büyük çileler çeken ama Kur’ân davasına hizmetten asla geri durmayan büyüklerimizi de unutmuyor, rahmet ve minnetle anıyoruz: Kur’ân davasına hizmeti sebebiyle defalarca atıldığı hapishaneleri Medrese-i Yusufiye’ye çeviren Üstad Said Nursi rahmetullahi aleyhi, Kur’an öğretmek yasaklandığı için talebelerine Haydarpaşa’dan Adapazarı’na kadar bilet alıp tren kompartımanını Kur’ân kursuna çeviren Süleyman Hilmi Tunahan rahmetullahi aleyhi, ilk imam-hatip kursunun açılması için yeterli öğrenci sayısını bulamayınca, birkaç hamalın günlük kazancını maaşından ödeyip onları öğrenci kaydettirerek İmam-hatiplerin temelini atan Celal Hoca rahmetullahi aleyhi; ayrıca her biri birer kahraman olan Esad Erbilî, Ali Haydar Efendi, Konyalı Hacı Veyiszâde, Gönenli Mehmet Efendi, Mehmet Zahit Kotku, Mahmut Sami Ramazanoğlu, Muhammed Raşid Erol, Necip Fazıl Kısakürek, Mehmet Said Çekmegil, Said Ertürk ve daha nice büyüklerimizi rahmetle ve dua ile yâd ediyoruz!..
İnanıyoruz ki, ümmetin yeniden dirilişi; Kur’ân’ı gereğince okuyup anlaması, yaşaması ve Yaşayan Kur’ân olan Rasûl-ü Ekrem’in sünnetine sımsıkı sarılıp, namazını ikâme ederek vahyi, bir hayat tarzı haline getirmesi ile gerçekleşecektir.
Bu yeni hamlemizde, “Sana Kitab’dan vahyedileni oku/anla/uygula ve namazı ikâme et. Şüphesiz namaz, tüm hayasızlık ve kötülüklerden alıkoyar” (Ankebut/45) ilahi emrine uymak ana ilkemiz olacaktır.
Ya Rabbi, Kur’ân’ı kalbimizin baharı, sadrımızın nûru kıl; hüzünlerimizin ve kederlerimizin gidericisi eyle. Amin.
PROGRAMLARIMIZ:
¥ 20 Mart Cumartesi, saat: 20.00’de Adana AGD salonundaki (Türkocağı mah. 2401454 sk. No: 2)
¥ 21 Mart Pazar, saat: 13.00’de Adana/Yüreğir A Alışveriş Merkezi’ndeki (irtibat tlf: 0535 305 96 65)
¥ 21 Mart Pazar, saat: 19.30’da Adana/Kozan Belediye Kültür Merkezi’ndeki (tlf: 0506 532 60 53) “Namazla Diriliş” konferansımıza katılabilirsiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.