Şu partiler olmasaydı ülkeyi ne güzel yönetirdik!
-Lütfü Bey; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, AK Parti’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
- 1946’dan beri kimileri ülkede demokrasi olsun istiyor, ama partisiz demokrasi olsun istiyor! Nasıl yumurtasız omlet olmazsa, partisiz demokrasi de olmaz, ama kimileri hem demokrasi olsun hem de partisiz olsun istiyor! Adeta “Şu partiler olmasaydı ülkeyi ne güzel yönetirdik” diyor! Nitekim bu zihniyetin sonucunda ülkemizde iki düzine parti kapatılmış. Gerçi parti kapatmakla o partilerin temsil ettiği fikirler ortadan kalkmamış ama, yine de iki düzine parti kapatılmış. Bu partiler, Partiler Mezarlığında yatıyorlar şimdi. Peki şimdi de AK Parti kapatılıp bu Partiler Mezarlığına gönderilebilir mi? Bir kere son Anayasa değişikliğiyle parti kapatmak eskiye göre zorlaştırılmış bulunuyor. Bir partinin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’nin 11 üyesinden 7’sinin onayı gerekiyor. Kaldı ki AK Parti’yi kapatmak, mesela yüzde 1 oy almış bir partiyi kapatmak kadar kolay değil. ülkenin sadece belli bir bölgesinden oy alan bir partiyi kapatmak kadar da kolay değil. ülkedeki her iki kişiden birinin oyunu alan bir parti AK Parti. ülkenin her bölgesinden, toplumun her kesiminden oy alan bir parti AK Parti. Hem genel yönetimde hem de yerel yönetimde iktidarda olan bir parti AK Parti. Böyle bir partiyi kapatmak demek demokrasinin kepengini kapatmak demek değil mi? Peki ülkemizdeki hakim sistemin sahipleri bunu bilmezler mi? Zaten bunu bildiklerini bildiğim için “AK Parti’nin kapatılması zor” diyorum. “Onların asıl isteği AK Parti’nin kapatılması değil” diyorum. Onların asıl isteği aslanın kedileştirilmesi! Aslanın terbiye edilmesi! Ne derlerse aslanın bir kedi gibi onu yapacak hale getirilmesi. Nitekim Milli Görüş hareketi terbiye edile edile AK Parti haline getirildi! Milli Görüş partileri kapatıla kapatıla, görüşleri budana budana, dişleri ile tırnakları söküle söküle AK Parti haline getirildi! Ancak sistemin sahipleri aslanı kedileştirdikleri gibi, istedikleri kedinin de tırnaksızı, dişsizi! Onların asıl isteği “yap” dediklerini yapacak, “yapma” dediklerini yapmayacak dişsiz, tırnaksız bir kedi!
ABD’YE DİRENİRSEN TERöRİSTSİN SEN!
- Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Taliban türü bir örgütün Pakistan'ı ele geçirmesi durumunda nükleer güce sahip bir terör örgütüyle karşı karşıya kalınacağını belirterek, dünyayı buna karşı mücadeleye çağırdı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
- Bakıyoruz da Genelkurmay Başkanımız nerede ABD'ye, İsrail'e karşı direnen bir İslâmi örgüt varsa onlara "terörist" diyor. Genelkurmay Başkanımızın sözcülüğünü yaptığı zihniyete göre, Filistin halkının oylarıyla işbaşına gelmiş Hamas da terörist. Hamas yetkililerinin ülkemize gelmesine bile bu zihniyet tepki gösteriyor. Peki ama Genelkurmay Başkanımız, İsrail'in kundaktaki bebekler de dahil Filistin'de sivil halka karşı uyguladığı teröre niçin hiçbir tepki göstermiyor? Niye İsrail yetkilileri ülkemizi ziyaret ettiklerinde onlara itibarın en büyüğünü gösteriyor? Neden nükleer güce sahip İsrail terörüne karşı dünyayı mücadeleye çağırmıyor? Dünyada İsrail'den ve de onun kan kardeşi ABD'den büyük terörist mi var? Sırf Irak'ta bir milyondan fazla insan ABD terörünün hedefi oldular. Halen Irak'taki, Afganistan'daki insanlar ABD terörünün, Filistin'deki insanlar da İsrail terörünün hedefi olmaktalar. Peki Genelkurmay'ı yöneten generallerimiz niye bunlara hiç tepki göstermiyorlar? Onların terörist olarak kabul ettikleri sadece ABD emperyalizmine, İsrail zulmüne karşı mücadele eden direniş örgütleri. Anlayış bu olduğu için Afganistan halkına karşı acımasız terör uygulayan ABD istedi diye Afganistan'a Türk askeri yollanıyor. Anlayış bu olduğu için Filistin halkına karşı acımasız terör uygulayan İsrail ile ortak askeri tatbikat yapılıyor. Dünyanın en büyük teröristleri ABD ve İsrail ile işbirliği yapılarak terörizme karşı mücadele edilebilir mi? ABD ve İsrail ile mücadele etmeden terörizmle mücadele edilebilir mi?
İRAN GİBİ BAĞIMSIZ TüRKİYE!
- Kuzey Irak Harekâtı'nın bitiş biçimi konusunda Genelkurmay ile CHP arasındaki tartışma bu hafta da sürdü. Nasıl değerlendiriyorsunuz bunu?
- Kuzey Irak Harekâtı bir hafta sürdü, tartışmaları ise iki haftadır sürüyor. Daha da ne kadar süreceği belli değil. Aslında bu konuda neyin ne olduğu o kadar belli ki, bu tartışma son derece anlamsız. özetle bu konuda CHP ile MHP ne diyor? "ABD istedi, Kuzey Irak Harekâtı bitirildi" diyor. Buna karşılık özetle Genelkurmay ne diyor? "ABD istedi diye Kuzey Irak Harekâtı bitirildi demek, Genelkurmay'ı ABD'den emir alan bir konuma düşürmek demektir" diyor. Ben de diyorum ki, Kuzey Irak Harekâtı başladığı gün Genelkurmay Başkanımız bu harekâta izin veren ve de istihbarat desteği veren ABD'ye bizzat teşekkür etti mi? Etti. öyleyse Kuzey Irak'a girişte ABD'den izin almak Genelkurmay Başkanımızı rahatsız etmiyor da, Kuzey Irak'tan çıkışta ABD'den emir almak onu niye bu kadar rahatsız ediyor? Diyelim ki Genelkurmay, ABD'den emir almadan Kuzey Irak Harekâtı'nı bitirdi; peki ama bu Kuzey Irak Harekâtı'nın ABD'nin kontrolünde ve de onun izniyle yapıldığı gerçeğini değiştirir mi? Türkiye'nin içine düştüğü bu durum ülkemizi ta 1950'den beri ABD'ye böylesine bağımlı hale getirenlerin, böylesine kul köle haline getirenlerin suçu. Bir zamanlar Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay da, Dışişleri Bakanı İhsan Sabri çağlayangil de, "Donumuza kadar ABD veriyor" deyip, ABD'ye olan şükranlarını dile getiriyordu. İşte bu zihniyetin Türkiye'yi düşürdüğü durum bu. Donunuzu bile ABD verirse, ABD’den izin de alırsınız, emir de alırsınız! Niye mesela İran'a ABD emir veremiyor? Niye mesela İran hiçbir konuda ABD'den izin almak gereğini duymuyor? çünkü İran bağımsız bir ülke. İran gibi bağımsız bir ülke olabilmek, işte bütün mesele. Genelkurmay Başkanımız da, CHP ile MHP'nin Genel Başkanları da Kuzey Irak Harekâtı'nın ABD'nin emriyle bitirilip bitirilmediğini tartışıyorlar ama, hiçbiri de "Bizi ABD'ye bağımlı hale getiren, kul köle hale getiren başta askeri, ekonomik anlaşmalar olmak üzere tüm anlaşmaları iptal edelim" diyemiyor. Bu anlaşmalar iptal edilmedikçe, bu bağımlılık zinciri kırılmadıkça, Genelkurmay'ın başına kim gelirse gelsin, işbaşına da ister CHP, ister MHP gelsin, yine her konuda ABD'den izin alarak, emir alarak hareket edilmeyecek mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.