Mehmet Talu

Mehmet Talu

Haccın farziyeti 4

Haccın farziyeti 4

Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz Cebrail'e verdiği cevapta hem hac ibadetinin İslâm'ın beş temel esasından biri olduğunu, hem de bu ibadeti ancak imkânı olanların yapmakla yükümlü olduğunu bildirmiştir.

Ebu Ümame (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

"Rabbinize ibadet ediniz! Beş vakit namazınızı kılınız! Ramazan ayındaki orucunuzu tutunuz! Beytinizi yani Kâbe'yi haccediniz! Mallarınızın zekâtını gönül hoşluğu ile veriniz ki, Rabbinizin cennetine giresiniz." (A. b. Hanbel, No:21757, 5/262) buyurdu.

Abdullah b. Abbas (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:

"İslâm'da saruret yani hac yapmamak yoktur." (Ebu Dâvud, Menasik:3, No:1729, 1/540)

Saruret: Hiç hac yapmayan veya ruhbanlarda olduğu şekilde evlenmeyip, bekâr kalan kimseye denir. Görüldüğü üzere hadîs-i şerif, hac yapabilecek güçte olan kimseye, kadın olsun, erkek olsun haccetmemek için ileri sürebileceği her çeşit mâzeret kapısını kapatmaktadır.

Süveyd b. Hacir (R.A.) dayısından naklen şöyle anlatıyor: Arafat ile Müzdelife arasında Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizle karşılaştım. Devesinin yularına yapışarak ricada bulundum:

- Ya Resûlellah! Beni Cennete yaklaştıran ve de Cehennemden uzaklaştıracak ameller nelerdir? Bana öğretir misiniz? Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:

"ALLAH Teâlâ'ya yemin ederim ki, sen meseleyi özetleyerek sordun. Fakat büyük bir gerçekten, kelimelerle izahı uzun bir hakikatten söz ederek cevap istedin. O halde iyi dinle! Beş vakit namazı kıl, farz olduğunda zekatı ver. Kâbe'yi haccet. Bir de insanların sana yapmalarını sevip istediklerini onlara da yap, insanların sana karşı yapmalarını istemediklerini de onlara yapma! Öğreneceğini öğrendin. Artık devenin yularını bırak." (Taberânî, el-Mu'cemül-Kebir, No:7284, 8/27)

Haccın farz olduğunu bildiren âyet-i kerime ve hadîs-i şeriflerin yanı sıra, haccın farz olduğu konusunda Müslümanlar arasında hiç ihtilaf olmamış, bu konuda ümmetin icmaı hasıl olmuştur. (Kâsânî, Bedâius-Sanâî', 2/118; Semerkandî, Tuhfetül-Fukahâ, 2/379)

Haccı, mazeretsiz olarak terk etmenin vebali

Sağlıklı ve zengin olup hacca gitmek için herhangi bir engeli bulunmayan kimsenin haccı terketmesinde büyük bir vebal vardır. İslâmın beş esasından biri olan hac ibadetini yerine getirmediğinden dolayı imanı zayıflamış demektir. Bu duruma düşenlerin akıbeti tehlikelidir. İbadetin önemine binâen bu duruma düşülmemesi için, Hz. Ali (R.A.)'den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz bizi şöyle uyarıyor:

"Kim kendisini Beytullah'a ulaştıracak kadar azık ve bineğe, yol vasıtasına sahip olduğu halde haccetmemişse onun yahudi veya hıristiyan olarak ölmesi arasında fark yoktur. Zira, Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur: "Ona bir yol bulabilenlerin, gücü yetenlerin Beyti hac ve ziyaret etmesi ALLAH Teâlâ'nın insanlar üzerinde bir hakkıdır." (Âl-i İmrân sûresi:97 ; Tirmizî, Hac:3, No:812, 2/219)

Yine bu manada Abdurrahman b. Sabit (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

"Bir Müslüman engelleyici bir hastalık, belirgin bir ihtiyaç ve zalim bir yönetici ve yönetim baskısı olmaksızın İslâm Dini'nin farz kıldığı haccı yapmadan ölürse o, iki ölüm halinden biri üzerinde: Dilerse yahudi, dilerse hırıstıyan olarak ölsün fark yoktur." (İbn-i Ebi Şeybe, Musannef, Hac:269, No:1, 4/392; Darimi, Menasik:2; Beyhekî, es-Sünenül-Kübra, Hac, No:8743, 6/45) buyurmuşlardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Talu Arşivi