Bizim mahallenin zenginlerine 2

Bizim mahallenin zenginlerine 2

Gündem kaynıyor ancak bu toz dumana rağmen biz, bir önceki yazımızda paylaştığımız hadisten derslere devam edelim. Daha iyi istifade için dilerseniz arşivden hadisi tekrar okuyunuz.

6-Tüm Nimetler Şükür Gerektirir:

Hakikaten kendimizden başlayarak insanı düşünürsek hemen hemen herkesin dünyaya karşı zaafının olduğunu görürüz. Ancak bir kısmı dünyanın faniliğini ve ahiretin ebediliğini kavrayıp dengeyi kurarken diğer bir kısmı kendilerini tamamen dünyaya kaptırarak kendilerine emanet edilen ömürlerini dünyanın peşinde koşturmakla heba ederler. Bu gibiler, sonuçta burada arzularına kavuşsalar da kavuşamasalar da ahirette kaybetmeleri muhakkak olur.

İnsanlar ellerinde bulunan nimetlerin aslında bir emanet olduğunu bilmeli ve o nimetlerden yararlanmalarının Allah'ın lütfuyla olduğunu unutmamalıdırlar. Bazıları o nimetleri kendi çalışmalarıyla, zekalarıyla ve birtakım üstün kabiliyetleriyle elde ettiklerini zannederler. Oysa o nimetleri veren Allah'tır ve Allah istediği zaman onu geri alma gücüne de sahiptir. Bu itibarla nimetin hakkını vermek gerekir. Nimetin Allah'ın emrettiği doğrultuda değerlendirilmesi ve O'nun emrettiği birtakım hakların sahiplerine ulaştırılması o nimetle ilgili sorumlulukların başında gelir.

Öyle ki mülkün asıl sahibi: "Bu sana verdiğim benim malımdan birazını benim yolumda harca. Yarın yine yetmiş veya yedi yüz katıyla sana ödeyeyim" dese de buna yanaşmaz nankör insan. Hadiste de bunun açık bir örneğini görüyoruz. Şimdi şu ayetler üzerinde etraflıca düşünelim:

"Allah, Allah yolunda çarpışıp öldüren ve öldürülen mü'minlerden, karşılığı cennet olmak üzere, mallarını ve canlarını satın almıştır." (Tevbe, 9/111)

"Bilin ki mallarınız ve çocuklarınız sizin için bir imtihandır. Büyük mükâfat ise şüphesiz Allah katındadır." (Enfal, 8/28)

"Mallarını Allah yolunda harcayanların örneği, her bir başağında yüz tane olmak üzere yedi başak çıkaran bir taneye benzer. Allah dilediğine kat kat verir. Allah lütfu geniş olandır, bilendir." (Bakara 2/261)

7-Varlıktaki İmtihan Yokluktakinden Daha Zordur.

Nice insanlar görürsünüz: "Şu işimi bir halletsem şunu yapsam bunu yapsam" veya: "Allah (c.c.) bana şunu verse ben de şöyle yaparım" gibi sözlerle avunurlar. Halbuki yoklukta fedakarlık yapmayan varlıkta yapamaz veya hakkıyla yapamaz.

8-Şükür Nimeti Arttırır Nankörlük ise Helak Eder:

İnfak malı azaltmaz, hareketlendirir. Bunu yukarıdaki hadisten net olarak anlıyoruz. Böyle olduğunun daha nice delilleri ve canlı örnekleri var.

"Hani Rabbiniz şöyle bildirmişti: "Andolsun, eğer şükrederseniz siz(e olan nimetim)i artırırım. Eğer nankörlük ederseniz şüphesiz azabım pek şiddetlidir." (İbrahim 14/7)

9-Allah'ın (c.c.) Kudretinin Yüceliği - Kulun Acizliği.

10-Manevi Tedavi:

Allah (c.c.) hadiste kendilerinden söz edilen ve bedensel olarak perişan haldeki o insanlara ne büyük nimetler veriyor ve gerektiğinde de geri alıp perişan edebiliyor. Şu halde iyi bilmeliyiz ki, Allah (c.c.) çok yücedir, bizler ise çok aciziz.

11-Yolda Kalmışlara ve Yoksullara Yardımın Önemi.

12-Murakabe İmtihan Kazandırır:

İslam'ın sosyal yardımlaşmadaki mükemmelliğine geçen sayıda üzerinde durduğumuz hadiste değinmiştik. Bu ve bunun gibi nice hadiste de bunu açık seçik görmekteyiz. Yukarıdaki hadiste ise bu özellikle vurgulanıyor. Hadisten anlaşıldığı üzere Allah (c.c.) bunun pratik dersini biz kullarına açıklamak için bir meleğini özel olarak yolda kalmış bir fakirin şekline koymakla öğretmektedir. Sağlam toplum kendi arasında en sağlam dayanışmayı gerçekleştiren toplumdur.

Ayrıca bu dünyaya gelişimiz yalnızca imtihan içindir ve bu imtihanda murakabeyi kuşanmak bize çok yarar sağlayacaktır. Şunu da unutmayalım ki biz de dahil olmak üzere herkes her an yoksul düşebilir veya yolda kalabilir.

13-Bazen Maddi Çözümler Biter Mana Konuşur:

Burada ele aldığımız hadisi şerif bize imtihan anının hassasiyet ve riskini bütün açıklığıyla ve canlı örneklerle anlatıyor. Dünya hayatı da bizim için bir imtihandır. Ölümün bizi hayatımızın hangi anında ve nasıl bir iş üzere yakalayacağını bilemeyiz. Bu itibarla imtihanı hakkıyla kazanabilmek için hayatımızın sadece bir bölümünü değil tümünü Allah'ın rızasına uygun bir şekilde geçirmeye gayret etmeliyiz. İmtihanı kaybettikten sonra bütün dünya sizin olsa bir yarar sağlamaz. İmtihanı kazandıktan sonra ise, kavuşacağımız gerçek ve sonsuz mutluluk bize çektiğimiz bütün çile ve zorlukları unutturur.

Hadiste geçen üç insanın içinde bulunduğu durum hadisten de anlaşıldığı üzere uzun zamandır devam eden müzmin illete dönüşmüştür. Özellikle âma için maddi olarak yapılabilecek hiçbir şey yoktur ve ancak mana konuşmuştur. Mana ise bitip tükenmeyen bir şifa kaynağıdır. Yeter ki biz o manevi gıdayı ve şifayı hak edelim.

14-Kanaât Asıl Zenginlik Kaynağıdır.

15-Hırsın Kötülüğü:

Hadiste sözü edilen ilk iki insanın onca varlıklarına rağmen az bir infakta bile cimrilik ettiklerini görüyoruz. Ama üçüncü insanın kanaatkarlığı sebebiyle istenenden çok daha fazlasını vermeye hazır olduğunu görüyoruz.

Kısacası kanaât insana varlıkta olduğu gibi yoklukta da varlık yaşatır. Ama kanaâttan mahrum olup dünya hırsını taşımak insana nice varlıklar içinde yokluk yaşatır.

Bunu günümüzde aldığı asgari ücretle bir taraftan vahşi kapitalizm içinde hayat mücadelesi verirken bir yandan da davası için az çok infakta bulunan dava erlerinin ve onca servetlerine rağmen işçilerinin alın teri ve göz nuru olan haklarından dahi bir şeyler sömürmenin hırsını taşıyan holding sahiplerinin uygulamalarından da net olarak görüyoruz.

Tarih boyu dünyaya saâdet taşıyan muhabbet fedailerinde kanaat gördüğümüz gibi; günümüzdeki her tür rüşvet, hortumlama vs. yolsuzlukların arkasında da kanaat eksikliğinin rol oynadığını görüyoruz. İnsanlardaki bu kanat eksikliği ve hırs türlü türlü çetelerin, mafyaların ve "saadet" vaadedip soygun yapan titanların ortaya çıkmasına yol açmakta, bunun da yükünü mağdur ve zavallı insanlar çekmektedir.

16-Misallerle Anlatım:

Bu anlatım tarzı, bir çok hadis ve Kur'an-ı Kerim'in geçmiş kavimlerin hayatlarının bazı safhalarını bize anlatan ayetlerinde de görülür.

Dolayısıyla davetçi de davet ettiği insanlara daha faydalı olmak için gerektiğinde hikmetli misaller vererek davasını anlatmalıdır.
Sonuç

Burada ele aldığımız hadisi şerif bize imtihan anının hassasiyet ve riskini bütün açıklığıyla ve canlı örneklerle anlatıyor. Dünya hayatı da bizim için bir imtihandır. Ölümün bizi hayatımızın hangi anında ve nasıl bir iş üzere yakalayacağını bilemeyiz. Bu itibarla imtihanı hakkıyla kazanabilmek için hayatımızın sadece bir bölümünü değil tümünü Allah'ın rızasına uygun bir şekilde geçirmeye gayret etmeliyiz. İmtihanı kaybettikten sonra bütün dünya sizin olsa bir yarar sağlamaz. İmtihanı kazandıktan sonra ise, kavuşacağımız gerçek ve sonsuz mutluluk bize çektiğimiz bütün çile ve zorlukları unutturur.

Allah'ım bizi imtihanı kazananlardan eyle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi