Cuma’ya “PUSU”

Cuma’ya “PUSU”

Geçen Cuma gecesi yatsi namazı için bir camiye gittim. Cuma geceleri cemaat genelde diğer gecelerden farlı ve kalabalık olur. Ancak benim gittiğim camide yarım saf ancak vardı. Kendi mahallemin camisi olmadığından önceki haftalarda nasıl olduğunu bilemiyorum. Ancak bu cemaat azlığı dikkatimi çekti ve namazdan sonra hoca efendiyle hem tanışmak hem de serzenişte bulunmak niyetiyle oturup biraz hasbi hal ettik.

Hoca efendi Cuma gecelerindeki cemaat azlığını enteresan bir sebebe bağladı ve özetle: “hocam Cuma geceleri “kurtlar vadisi PUSU” filmi var, galiba cemaatin bir kısmı ona takılıyor…” dedi. Tabi bu cevap hiç beklemediğim bir cevaptı. Şok oldum…

Sonra düşündüm de “kurtlar vadisi”dizisine “PUSU” kelimesinin eklenmesi nasıl ve neden eklendi. Ayrıca bu dizi film eskiden beri Cuma geceleri mi yayınlanıyor?... Pusu kelimesi, senaryosunun içeriğiyle ilgili olabilir, ancak bu filmin Cuma gecesine denk getirilmesinde, bu gecede doğal olarak devam edegelen birçok hayır işine tuzaklık ettiği kesin.

Tabi sadece kurtlar vadisi değil, kartel medyasının pembe dizilerinden niceleri de özellikle Cuma gecesi olup aynı tuzağı takviye etmektedirler. Kaldı ki kartel medyasının Müslüman mahallesinde salyangoz satarcasına ve evlerimize kanalizasyon akıtırcasına yaptıkları yayınlar cumayla da sınırlı değil.

Cuma günü ve gecesinin islamda özel bir yeri vardır. Bu gecenin hayır ve bereketi nasslarla sabit olduğundan bu gecede mü’minler camilere koşar, dergahları doldurur, bu gecede vakıf, dernek vb hayır kuruluşlarında dersler, sohbetler, zikirler, dualar vb taat ve ibadetler diğer gecelere nisbetle daha yoğun olarak devam eder. İşte Kur'an ve sünnetten sadece birkaç delil:

“Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrıldığınızda her türlü dünyevi alışverişi bırakıp Allah'ı anmaya yani hutbeyi dinleyip namazı kılmaya koşun. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Ve Cuma namazı kılınıp bittiğinde yeryüzüne serbestçe dağılın ve Allah'ın lütfundan rızkınızı aramaya devam edin ve Allah'ı namaz dışında da daima gündemde tutun ki mutluluğa erişebilesiniz.” (Cuma: 62/9-10)

“Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve yine o gün cennetten çıkarıldı.”( Müslim, Cum'a 17, 18. Ayrıca bk. Tirmizî, Cum'a 1, 2; Nesâî, Cum'a 4, 45) “Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur.” (Müslim, Cum'a 27. Ebû Dâvûd, Salât 203; Tirmizî, Cum'a 5; İbni Mâce, İkâmet 62, 81.) “Bazı kimseler cuma namazlarını terketmekten ya vazgeçerler veya Allah Teâlâ onların kalplerini mühürler de gafillerden olurlar.”( Müslim, Cum'a 40. Nesâî, Cum'a 2; İbni Mâce, Mesâcid 17.)

Aslında Cuma günü ve gecesine asıl büyük “PUSU” tatilimizin cumadan pazara alınmasıyla kuruldu. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye’nin % 99 u Müslüman ve müslümanın haftalık tatili Cuma günü ama ne gariptir ki haftalık iki gün tatilden cumartesi Yahudilerin, Pazar da Hıristiyanların günü, Müslümana yok.

Ne fark eder ki demeyesiniz sakın, çok şey fark eder. Müslümanın tatili Perşembe ve Cuma olsa çok şey değişir. Türkiyede kabataslak yüksek öğrenimde beş milyon, orta öğrenimde ise on beş milyon öğrenci var. Bunların hocalarını, öğretmenlerini ve diğer resmi dairelerdeki memur ve işçileri, özel sektörde ki memur ve işçileri de kattığınız zaman neredeyse Türkiye’nin üçte ikisi eder. Cuma nazıyla mükellef olmayan bayanları çıkarırsınız geriye en az genel nüfusun üçte biri kalır. Yani takriben 25 milyon insan hep beraber Cuma saatinde ibadetlerini yapıp, beraberce Allah (cc) a ellerini açıp dua etseler bu dualar geri çevrilir mi?

Tatilimiz Perşembe ve Cuma günü olsa, insanlarımız ailece Cuma geceleri camileri, ders, sohbet ve zikir meclislerini doldurur, ertesi güne aşkla şevkle her tür temizliğini yaparak camiye gitmeye müsait çocuklarıyla beraber Cuma namazına giderler, hidayete erenlerin sayısı katlanır, neslimiz kendisine, ailesine ve tüm topluma yararlı bir nesil olarak yetişir. İnsanların rableriyle irtibatı arttıkça dünya ahret saadet bulur. Huzur ve güven toplumuna kavuşuruz

Canım engel olan mı var yine cumaya gitsinler demek kolay. Memur, işçi, öğrenci veya öğretmen olanlara sorun bakalım kolaymı zormu. Siyasilerimizden bazıları bir zamanlar avurdunu şişirerek; “camilerin kapısı sonuna kadar açık” “her kes ibadetini serbestçe yapıyor” “din ve inanç özgürlüğü” falan diyerek bol keseden atıyorlardı. Camiler açık ama camilere gidilmesi dolaylı olarak yasaklanmış.

Birkaç gün önce Mehmet Şevket Eygi bey efendinin, “Müslüman çoğunluğun hakları”yla ilgili güzel bir yazısı vardı. Avrupa birliği, ve açılım deniliyor ama yıllardır sindirilmiş, horlanan, hakarete uğrayan, inancını yaşaması direk veya dolaylı olarak kısıtlanan bu çoğunluğun hakları ne olacak. Özellikle tatil gününün değiştirilmesi neden?

Kur'an harflerini, ilerlemeye engel dediler değiştirdiler, tesettür çağdaşlığa engel dediler, takvim ve ölçü birimleri için başka sebepler uydurdular ve değiştirdiler. Peki tatil gününün değiştirilme sebebi neydi? Hadi samimi iseler çıksın anlatsınlar kemalizmi din edinenler. Aslında bunların hiç biri doğru değil. Şeytan dinsizlere, gafillere günahlarını süslü gösteriyor ve onları dine, imana ve mukaddes değerlere kin kusturuyor.

Şurası da açık ki bunların dine, imana, müslümana saygı içerikli demeçleri, takiyyeden başka bir şey değil. Bunlar, Ebu cehil, Ebu Leheb kadar bile mert değiller. Kimisi sol gösterip sağ vuruyor, kimisi de sağ gösterip sol vuruyor. Bunlar iki yüzlü, İslam literatüründe böylelerine münafık denir.

Çarşaf açılımı, erkek-ürkek muhabbetlerinde samimiyseler hadi tatil günlerimizin Perşembe-Cuma olması için de bir teklif versinler. O zaman biz yukarıdaki ifadelerimizden tövbe eder, özür diler ve destek oluruz. Bazı kardeşlerim, “değirmen gitmiş sen çakçakının ardına düşüyorsun” diyebilirler haklı olarak. Ama…

Her şeye rağmen Cuma gecesi diğer gecelere göre canlı ve coşkulu geçmektedir. Ancak son yıllarda Cuma gecesinin bereketine binaen bu geceye alınan ders ve sohbetlere katılımın düşüklüğü de üzerinde durulması gereken bir konudur.

Hulasayı kelam, kısa vadede öncelikle cumalarımızı bu olumsuzluktan etkilenmeden çoşku ve heyecanla dolu dolu geçirmeye ve bereketinden istifadeye devam edelim. Sadece Cuma değil sair zamanlarda da taat ve ibadetlerimizi, ders, sohbet ve zikirlerimizi hiçbir tv, internet vb malaya’niye feda etmeyelim. Bu konuda aile efradımız vs çevremize de gücümüz oranında sahip çıkalım. Uzun vadede ise tesettür, tatil ve her tür ibadet hürriyeti gibi haklarımızı kazanıncaya kadar mücadeleye devam edelim. Mukaddes değerlerimizle alay edercesine yayın yapan tüm yayın organlarını yoğun bir şekilde uyaralım, hizaya gelmedikçe de protesto edelim, satın alma, reklam verme veya reytinglerini yükselterek destek olmayalım. “PUSU” ya düşmeyelim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi