Nur Muhammed (sav) in doğuşu

Nur Muhammed (sav) in doğuşu

Her yıl aynı tarihte mevlid gecesini; yani Resulullah (sav) ın doğum gecesini değişik etkinliklerle kutluyoruz. Bu gibi kutlamaların devri saadette ve sonraki birkaç asırda olamadığı doğrudur. Hicri 414 yıllarında bir İslam hükümdarının, Resulullah (sav) ı, onun davasını, dava uğrunda çektiği çileleri, cefa ve fedakarlıkları daha yoğun olarak Müslümanlarının nesline öğretmek gayesiyle böyle bir uygulamayı başlatmış ve asırlarca da mevlit geceleri bu gayeye matuf devam etmiştir.

Bu işin başlangıcında “mevlid”, imam-ı Siyutî, İbnu Hacer,İmam-ı Nevevî vb. belli başlı İslam alimlerinin, Resulullah (sav) ın siyerini özetleyerek yazdıkları nesir eserlerden oluşuyordu. Zaman içinde mevlidin; Şiir, vezin ve derken musikîye dönüşmesi, mevlidi bahsettiğimiz gayeden uzaklaştırdı. Günümüzde mevlidin Osmanlıca lehçeyle devam ediyor etmesi ve içeriğinin, Resulullah (sav) ın davasına dair mesajlardan boşaltılması da işin tuzu biberi olmuştur.

İnsanlar bu üç günlük dünyada; evleri, elbiseleri, arabaları için model ve motif, nesilleri için idol arıyorlar, bunun için üniversiteler, enstitüler, argeler oluşturuyor ve milyarlarca paralar harcıyorlar. O halde şunu iyi bilelim ki, kendimiz ve neslimiz için en güzel örnek ve idol Resûlullah (sav) tır.

Halbu ki, gençliğimiz, neslimiz; şarkıcıları, türkücüleri, topçuları, popçuları ve daha nice zırvaları öğreniyor da, Resulullah (sav) ı, onun dünya-ahiret saadeti için yegane reçete olarak sunduğu Kur'an ı ve sünneti, onun ashabını, onun yüce davasını bilmiyor.

Sonuç olarak, Kudüs fatihi Salahaddini Eyyubî’nin, İstanbul’un fatihi, Fatih Sultan Muhammed hanın torunları babaları harçlık vermese karnını doyurmaktan aciz hale gelmişlerdir. Zira biz neslimizin midesini doyuruyoruz, kafa ve gönüllerini ise, peygamber ve İslam düşmanlarına bırakıyoruz. Onlar da, tv, internet, müzik, moda, futbol vb. bir sürü zararlı bilgilerle doyuruyorlar. Derken hayatı, mutfak ve yatak odasından ibaret gören kendi değerlerine yabancı, ailesinin yüz karası, ümmete fayda yerine zarar veren kuru kalabalık bir nesil. böyle bir nesilden ne bekleyebiliriz.

Bu gün ki uygulamasıyla mevlidin mahzurları:

* Mevlid kitaplarının, Resulullah (sav) ve ashabının (ra) dava ve mücadelelerinden soyutlandırılması.
* Osmanlıca lehçeyle ve vezin olması sebebiyle, yeni nesil tarafından neredeyse anlaşılmaması.
* Nebevî davet yerine bazı israiliyat hikayelerini ve akidevî tehlikeler arz eden hurafeler içermesi.
* Bir zikir, salavat ve dolayısıyla nafile bir ibadetten ziyade farz-vacip bir ibadet gibi algılanması.
* Hemen girişinde sevabıyla ilgili aşırı mübalağalar sebebiyle adete tek başına kurtuluş reçetesi gibi sunulması.
* Mütevazı bir zikirden ziyade, tüm mahalleye duyurma dürtüsü nedeniyle riya ve gurur gibi mahzurların bulaşması. Tabi Resulullah (sav) ı ve davasını nesillere duyurmak gayesiyle yapılması ayrı.
* Bazı yerler de mevlid programlarına öncelikle elit tabakanın davet edilip garibanların ihmal edilmesi.

Mevlidin başlıca fayda ve hikmetleri:

* Resulullah (sav) ı, onun davasını, dava uğrunda çektiği çileleri, eza ve cefaları Müslümanların nesline öğretmek.
* Nasıl bir peygamberin ümmeti olduğumuzu kavramak ve sahip olduğumuz bu ni’metin değerini daha iyi bilip değerlendirmek.
* Hayatımızı bu yüce peygamberin öğretilerine göre programlamada daha aktif ve sorumlu davranmak.
* Tanışma, kaynaşma, Sılayı rahm / akrabalık ilişkilerini, komşuluğu geliştirip pekiştirme, ikram ve misafirperverliği ihya etmek. Dolayısıyla sosyal barış yardımlaşma ve dayanışmaya katkıda bulunmak.
* Nesillerde Resulullah (sav) sevgisini geliştirmek, pekiştirmek.

Ancak mevlidin bu hikmet ve faydalarının gerçekleşmesi, yukardaki mahzurlar ve benzerlerinden arındırılmasıyla mümkündür. Aksi halde fayda yerine zarar verebilir. Şu halde eğer mevlid kutlamaları yapacaksak Resulullah (sav) ın hayatı ve mücadelesi olan siyerin özetinin anlaşılır bir şekilde anlatıldığı programlara dönüştürmeliyiz. Kutlu doğum haftaları ve mevlit kandillerinde biraz dua, zikir, salavat ve mevlit okumayla iktifa edilip asıl hedef unutulursa bu işin pek bir esprisi kalmaz.

Şu halde Resûlullah (sav) ı anmaya dair tüm etkinliklerin en önemli hedefi; Resûlullah (sav) ı neslimize tanıtmak, sevdirmek, yegane örnek ve önder olduğunu, ona (sav) ümmet olmak isteyen her Müslümanın, hayatını onun öğretilerine göre programlaması gerektiğini öğretmek, onun kutlu sahabeleriyle (Rırvanullahi aleyhim ecmain) bu yüce davayı bizlere miras bırakmak için ne kadar büyük çile ve cefalara katlandıklarını bir nebze olsun anlatmaktır.

Bir diğer konu kutlu doğum haftasının istismarı ve kuşa benzetilmiş bir peygamber ve islamın bilinçaltına pompalanması. Dikkat ederseniz, “güllerin efendisi” “şefkat ve merhamet peygamberi” vb alabildiğince ılımlı! ve hoşgörülü mesajlar öylesine yoğun işleniyor ki…

Resûlullah (sav) sadece güllerin efendisi değil elbette… O (sav) güllerin, gönüllerin, zahitlerin, abitlerin, mücahitlerin, hakimlerin, müftilerin, babaların, komşuların, arkadaşların, akrabaların, komutanların, tüccarların, her tür güzel ahlakın, kısaca tüm güzellerin ve güzelliklerin efendisidir.

Ancak onun sadece şefkat-merhamet ve güzel ahlak yönünü ön plana alıp diğer yönlerini bilerek veya bilmeyerek, belki de kasten göz ardı etmeye çalışmak Resûlullah (sav) ın öğretilerine aykırı bir davranıştır.

Ayrıca Resulullah (sav) ın doğum gecesi vb muayyen geceler kandil diye ifade edilmektedir; “mevlit kandili” “miraç kandili” “berat kandili” vs. bu isimlendirme, elektriğin olmadığı zamanlarda bu gecelerdeki programlar nedeniyle cadde, mescid, cami ve salonların, kandillerle aydınlatıldığından olsa gerek.

Ancak bu isimlendirme yanlış çağrışımlar da yapmıyor değil. Örneğin hristiyanların, ritüellerinde kandil ve mumları yoğun olarak kullanmalarını, cenazelerini çepeçevre mumlarla kuşatmalarını çağrıştırıyor. Bizdeki çağdaş laikçi çevrelerin, cenazelerini mumlarla ve alkışlar eşliğinde uğurlamaları aynı kültürden etkileniyor olabilir ve ister istemez o kültürü çağrıştırıyor. Kaldı ki bu çevreler, dua ve zikirler yerini mum, çelenk ve alkışların almasını zaten isterler. Ayrıca başta bayanlar olmak üzere cahil çevrelerin, türbe ve yatırlara mum yakmaları da aynı kabilden bid’at ve hurafelerdir.

Tabi muayyen geceleri kandil olarak ifade edenlerin elbette böyle bir kasıtları olamaz. Ancak yaşanan hurafeler de göz ardı edilemeyecek kadar yoğun olarak devam ediyor. Dolayısıyla kandil yerine gece diyebiliriz, yani mevlid kandili değil de mevlid gecesi vs.

Allah (cc) şöyle buyurur: “(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (enbiya 21/107)

Resulullah (sav) şöyle buyurur: “sizden biriniz beni, anne babasından, çocuklarından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe (gerçek) mü’min olamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi