Goldstone Raporu Toplantısı
TGTV’nin çatısı altında ve eski MÜSİAD Genel Başkanı Erol Yarar’ın Başkanlığında oluşturulan Filistin Platformu, BM tarafından oluşturulan bir heyetin hazırladığı ve heyet başkanının adına nispetle Goldstone Raporu olarak tanınan İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısında işlediği savaş suçları ve hak ihlalleriyle ilgili raporu Türkçeye kazandırdı. Dün (14 Mayıs 2010 Cuma) İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin Eminönü kampusunda düzenlenen bir toplantıyla bu çevirinin yayınlanması münasebetiyle rapor hakkında genel bir değerlendirme yapıldı. Biz de toplantıya katıldığımızdan bugünkü yazımızı bu konuya ayırmak istiyorum. Toplantıyı izleyen muhabir arkadaşlarımız konuyla ilgili haberi hazırlayacaklarından bizim yazımız haber tarzında bir bilgilendirme değil tahlil olacaktır.
Raporun yayınlanmasının Filistinliler arasında Nekbe yani Büyük Felaket olarak adlandırılan Siyonist işgalin kuruluşunun 62. yıldönümüne denk getirilmesi de anlamlıydı. Toplantıda ayrıca bu vesileyle işgalin öncesi ve sonrası hakkında özet ve özlü bilgiler içeren bir sinevizyon gösterimi de yapıldı.
Burada özellikle Nekbe veya Büyük Felaket ile kastedilen olaya dikkat çekmek istiyorum. 1967 Haziran işgali de Filistinliler açısından bir büyük felakettir. Fakat Nekbe denince özellikle kastedilen Siyonist terör örgütlerinin Filistinlilerin öz yurtlarında ve topraklarında devletleşme sürecine girmesidir. Bu da, Siyonist işgalin ya da Siyonist terör örgütlerinin devletleşme sürecine girmelerinin esas itibariyle meşru bir temele dayanmadığını ortaya koyar. Çünkü bu olay 600 binden fazla insanın evlerini ve topraklarını terk ederek (satarak değil) sadece hayatlarını kurtarmak için yurtlarını terk etmelerine sebep olmuştur.
Ne var ki söz konusu büyük felaketle gerçekleşen işgal BM’nin 181 sayılı paylaştırma kararıyla uluslararası platformda meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Gerek bu ve gerekse sonradan alınan kararlara bakıldığında BM’nin Filistin davasına ve Filistinlilerin haklarına bakışı konusunda âdil ve güven verici olmadığı gerçeği karşımıza çıkmaktadır.
Bununla birlikte Filistin davası ve Filistin halkının hakları karşısında adil ve güven verici olmayan BM’nin doğruları söylemesi, gerçekleri bir rapora yansıtması da önemlidir. Çünkü bu önemsenmesi gereken bir itiraf niteliği taşır. Yani Siyonist işgalin işlediği suçlar, gerçekleştirdiği hak ihlalleri konusunda BM gözetiminde oluşturulmuş bir heyetin raporuna yansıtılmasına ihtiyaç duyulan bilgiler, kayıt altına alınan tespitler bir bakıma çuvala sığdırılamayan mızraklardır. Bundan dolayı Goldstone Raporu’nu önemsiyor ve Türkçeye kazandırılmasını da takdirle karşılıyoruz.
Biz de daha önce raporun BM tarafından yayınlanması üzerinde durmuş ve yazılarımızda genel bir değerlendirmesini yapmaya çalışmıştık. Bununla birlikte söz konusu değerlendirme yazılarımızda da dile getirdiğimiz üzere yeterince adil ve tarafsız olduğunu da düşünmüyoruz. Bizi böyle düşünmeye yönelten hususlardan bazılarının dünkü toplantıda protokol konuşmalarından sonra düzenlenen panelde konuşan Yrd. Doç. Dr. Abdülkadir Akıl tarafından da dile getirilmesine sevindim.
Eksiklerine ve özellikle Filistin halkının meşru haklarını savunan Hamas’a karşı tarafsız olmamasına rağmen Siyonist işgalin insanlığa karşı işlediği suçları ve savaş suçlarını kayda alması sebebiyle Hamas tarafından desteklenmiştir. Bu yüzden Hamas bu raporun BM nezdinde kabul edilmesi ve uluslararası yargıya intikal ettirilmesi için her merhalede destek vermiş, bu desteğini her fırsatta dile getirmiştir.
Ne var ki raporun BM Genel Kurulu’nda kabul edilmesiyle tarihe bir not düşülmüş, Siyonist işgalin suçları bir bakıma tescil edilmiş olunmasına rağmen o merhalede dondurulmuş, uluslar arası yargıya intikal ettirilmemiştir. Bunun da sebebi sayfalara dökülmüş bir uluslararası hukukun bulunmasına rağmen bunun uygulanmasının tamamen güçlülerin sinyallerine bağlı olmasıdır. Bu gerçeği de paneli yöneten Av. Bilal Koldaş “uluslararası hukuk gücü takip eden bir hukuktur” sözüyle gayet açık ve net bir ifadeyle dile getirdi. Aynı gerçeği daha önce Ahmed Yasin de adaletin hâkim olmasının güçlü olmasına bağlı olduğunu vurgulayarak dile getirmişti.
Not: Gerek gemi konvoyu hazırlıkları çerçevesinde ve gerekse Nekbe yıldönümü münasebetiyle etkinlikler devam ediyor. 16 Mayıs Pazar gecesi saat 20.00’den itibaren Kalem-Der öncülüğünde Ümraniye Haldun Alagaş Spor Kompleksi’nde bir program düzenlenecek. Bu arada Vuslat dergisinin 9 Mayıs Pazar günü düzenlediği programda yaptığımız Nekbe yıldönümüyle ilgili ses kaydını web sitemize (www.vahdet.com.tr) yükledik. Bilgisayarlara çekerek dinlemek ve gerek web sitelerinde, gerekse yayın organlarında yayınlamak mümkündür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.