Güzel ülkemin aydıncıkları...

Güzel ülkemin aydıncıkları...

Hani derler ya, “Bin tane ahmak dostun olacağına, bir tane akıllı düşmanın olsun!”
Yaklaşık iki asırdır, Türk Milleti, kendilerine “Münevver-aydın-entelektüel vs...” diyen; genellikle cahil, inançsız, milli mefkureden uzak, hemen daima başkasına uşak olmaya hazır, ruhunu şeytana satmış ve elbette ahmak tiplerden çok çekti. Koskoca Osmanlı böyle zibidiler yüzünden kaybetti!
Fakat ne yazık ki, başımıza gelen bunca badireye rağmen; hâlâ daha bunların sesi en fazla çıkıyor.
Şu hâle bakar mısınız, İsrail haydut devleti; uluslararası sularda insani yardım taşıyan sivil gemiye saldırıyor, dokuz tane insanımızı vahşice katlediyor, en az altmış kişiyi -çoğu ağır olmak üzere- yaralıyor, askerler onların parasını çalıyor, eşyalarına el koyuyor... Her biri ayrı bir insanlık suçu olan bu olaylar, insanlığın yüz karası olarak orta yerde dururken, Ayamama Deresini nehir zanneden sosyolog-yazar, başı yarılan bir İsrail askerinin davasını güdüyor iyi mi! Onunla beraber, her biri Şimon Peres; Netanyahu veya Avigdor Lieberman ağzıyla konuşan pek çok başka aydıncık da, gazete sütunlarında, televizyon ekranlarında saçmalayıp duruyor.
Düşünsenize bu ahmak aydıncıklar, önce göğsünden vurulan; daha sonra da alnına tam dört kurşun sıkılan, gencecik (henüz 19 yaşında idi...) Furkan Doğan’a karşı, yapılan vahşeti görmezlikten geliyor. Ama aynı kafalar, insani yardım gönüllülerinin haksız ve hukuksuz olarak ağır silahlarla, bomba ve kurşunlarla; saldıran İsrail askerlerine karşı, kendilerini sopa ile savunmaya çalışmalarını neredeyse savaş suçu olarak ilan edecekler!..
Televizyondaki bazı tartışmaları izleyince inanın midem kalkıyor. Bu kadar da rezalet olamaz yahu... Bu kepazeliklere imza atan ahmak aydıncıklar, monşer eskileri; Filistin topraklarının 1967 senesinden beri işgal altında olduğunu, İsrail’in bu toprakları karış karış, ilhak etmeye çalıştığını; üstüne üstlük Filistin halkını buralardan sürdürmek için, her türlü ablukayı uyguladığını hiç mi hiç değerlendirmiyorlar. İsrail, kaçırılan bir tek askeri için son dört seneden beri bütün Gazze halkına kan kusturuyor. Taş üstünde taş bırakmadı. Kundaktaki bebeleri, ana karnındaki ceninleri bile katletti. Gazze halkının yüzde yetmişi, bu insanlık dışı kuşatma yüzünden bir ekmeğe muhtaç hâle geldi.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu rapor hazırladı. İsrail’in Gazze’de insanlık suçu işlediğini tespit ve tescil etti. Ama bizim aydıncıklar hâlâ daha ne yapıp edip, İsrail’i temize çıkarmaya çalışıyor. O kadar cahil, o kadar inançsız ve küstahlar ki, insani yardım götüren bazı gönüllülerin şehitlikten bahsetmesine bile tahammül edemiyorlar. Çünkü bunlar esasen şehitlik kavramının ne anlama geldiğinden habersizler.
Tevrat’tan, İncil’den aktarmalar yaparlar. Zira Batı kaynaklarından sık sık alıntı yaparlar. Ama bunlar İslami kaynaklardan habersizdirler. Mesela şimdilerde parlatılan ve sözüm ona ‘entelektüel’ diye lanse edilen bir bayan yazar, köşesinde ‘Kur’andan âyetler’ diyecek yerde; ardı ardına birkaç defa “Kur’andan hadisler...” diye yazar. O gazetenin editoryal kadrosu dahi bu korkunç hatayı görmez, göremez. Zira onlar da İslami terminolojiden, âyet ve hadis farkından habersizdir. Vah benim aydıncıklarım vah!..


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi