Üç şey devleti yıkar
Yavuz Sultan Selim, sekiz yıla seksen yılı sığdıran ender kahramanlardan biri. Hayatı ile ilgili menkıbeler milyonlarca insanın önünü aydınlattı ve aydınlatıyor.
Bu güzel insan, Mısır ve Arabistan'ı Osmanlı sınırları içine kattığı zaman, devlet hazinesi ağzına kadar altınla doluydu.
Yavuz Sultan Selim, bir gün Sadrazam Piri Mehmet Paşa'yı huzuruna çağırdı. O'na:
"- Lalam! Allah'ın izni ve yardımı ile Mısır ve Arabistan'ı ülkemiz sınırlarına dâhil ettik. Böylece Hadimü'l-Haremeyn (Mekke ve Medine'nin hizmetkârı) unvanını elde ettik. Hazinemizi de altın ile doldurduk. Bundan sonra Devlet-i Aliyye'nin yıkılması söz konusu olur mu?" dedi.
Piri Mehmet Paşa Devlet Başkanı'na şu cevabı verdi:
- Sultanım! Bu dediğin hâlde iken, elbette devlet için yıkılma söz konusu olmaz. Ancak zamanla üç şey devlete ârız olursa, o zaman yıkılma mukadder olur.
İzin verirseniz bu üç hususu zât-ı âlinize arzedeyim:
1- Sadrazamlık (Başbakanlık) her ne sebeple olursa ulsun devlet idaresinde ilim ve maharetli olan ehil kimselere verilmez, câhil, ahmak, dalkavuk, ebleh, emânete ehil ucube kimselere teslim edilirse...
2- Rüşvet kapısı açılır, her tür melanet akçe ile meşru hâle getirilir, idari makamlar ehliyetsiz ellere teslim edilir; bunlar da devleti yandaşlarıyla paylaşır, hortumlama alır başını gider önlenemez bir hâl alırsa...
Rüşvet "muamele vergisi" kabul edilir hâle gelirse ve bu derece yaygınlaşırsa...
Haksız kuvvetli haklı, haklı zayıf haksız muamelesi görür hâle gelinirse...
Makamlar yandaşların çiftliği hâline dönüştürülürse..
3- Devlet idaresinin yürütülmesinde önem arzeden makamlara oturtulanlar, hanımlarının istek ve kaprisleri istikâmetinde hareket eder, icraat yapar hâle gelirlerse...
Sultanım, işte o zaman devletin yıkılması kaçınılmaz olur.
Sizin zamanınızda bütün bunlar devlete bulaşmaz. Dirayetinizle bunların devletimize ârız olup zarar vereceğini zannetmiyorum. Her şey Allah'a şükürler olsun ki mükemmeldir. Ancak, zât-ı şahanelerinizden sonra ülkeyi idare edecek olanlar için aynı şeyi düşünmek doğru olmaz.
Yavuz Sultan Selim, Sadrazamın (Başbakanın) bu sözlerini (izahatını) dinleyince doğruluğuna işaret ederek:
"- Bunları yapacak olanların şerrinden Allah (c.c.), milletimizi ve devletimizi korusun ve kurtarsın..." duâsıyla duygularını açığa vurdu...
Aynı duâlara biz de iştirak ediyoruz:
- Allah (c.c.) bu tıynettekilerin melânetlerinden devletimizi ve milletimizi daima korusun ve kurtarsın...
Günümüzde bazı bedbahtlar ecdadımızın Osmanlı olmadığını iddia ederler. Aslını inkâr etmek haramzadelerin hep yapageldikleri huylarıdır. Onlar asliyetlerini inkâr ededursunlar bizler bu ülkenin gerçek sahipleri olarak günümüzün olumsuzlukları karşısında neler yapıyoruz?
Sadrazamın, Yavuz Sultan Selim'e arzettiği bütün olumsuzlukları bu millet (yani bizler) ülkemizde sâdece görüyor değiliz; bizzat yaşıyoruz. Zulmün en denisine mâruz kalıyoruz. Çatırdıyoruz... Yıkılacak mıyız dersiniz? Bunu kabul edemiyorum. Elimizden geleni yaptıktan sonra duâmızı yapalım: Allah (c.c.) milletimizi ve devletimizi şerirlilerden ve yıkılmaktan korusun ve kurtarsın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.