Kendini Yargılayan Katil
Siyonist işgal devleti güya Mavi Marmara katliamını soruşturma iddiasıyla bir heyet oluşturmuş. Tarihin hangi döneminde katilin kendi mahkemesini kurduğu ve kendi kendini yargıladığı görülmüş? Dünyada bugün geçerli hukuk sistemlerinden biri böyle bir şeye imkân verir mi? İnsan aklının bunu onaylaması mümkün müdür? Böyle bir sorgulamanın ve yargılamanın mümkün olabileceğini söyleyen kişinin önce aklî muhakemesinin yerinde olup olmadığının tespiti için tedaviden geçirilmesi gerekir. Eğer sağlam çıkarsa kesinlikle art niyetli olduğu, katilin yargıdan muaf tutulması için böyle bir saçmalığa onay verdiği anlaşılır.
Mavi Marmara gemisinde gerçekleştirilen vahşi katliamı planlayan ve yürüten fail bizzat siyonist işgal devletinin iş başındaki hükümetidir. Normalde baskın, saldırı ve katliamı organize etme görevinin Başbakan Netanyahu’nun da içinde bulunduğu yedi kişilik Güvenlik Kabinesi vasıtasıyla Deniz Kuvvetleri Komutanı’na verildiği açıklanmıştı. Ondan dolayı İsrail medyasındaki bazı yorumlarda bu kişilerden yedi ahmak olarak söz ediliyordu. Gerçekte katliamın doğrudan Saldırı (işgalcilere göre Savunma) Bakanı Ehud Barak tarafından takip ve organize edildiği muhtelif kaynaklarda dile getirildi. Yani hangi cihetten bakarsanız bakın suçlunun Siyonist işgal yönetiminde iş başında olan hükümetin bizzat kendisi olduğu ortaya çıkıyor. Şimdi kalkmış bu hükümet güya kendi suçunu sorgulamak ve kendini yargılamak için soruşturma heyeti oluşturuyor.
Bazı açıklamalarda İsrail’in hem savcı hem de hakim olmaya kalkıştığı ifade edildi. Böyle olsaydı yine mantıklı ve makul olabilirdi. Siyonist işgal yönetimi burada savcı değil suçludur. Üstelik ağır bir suç işlemiştir. Dokuz masum, silahsız insanı uluslararası sularda insanî yardım taşımalarından dolayı katletmiş, elli insanı yaralamış, yedi yüz civarında insanı kaçırmış, onların tüm özel eşyalarına ve taşıdıkları insanî yardım malzemelerine el koymuştur. Yani alelade bir suç değil savaş suçu işlemiştir. Üstelik kendini bölgenin kabadayısı olarak kabul ettirmeye çalıştığı için geçmişi de kabarıktır. Sicili kabarık olan birinin bırakın kendi suçlarına bakmayı başkalarının suçlarına bakma ve kendisinin hiç elinin bulaşmadığı bir cinayette yargıçlık yapma yetkisi de olamaz. Hatta böylesine kötü sicilli birinin şahitliği de geçerli olamaz.
İşgalci siyonist, gerçekleştirdiği vahşi katliamın, korsanlığın, gaspın ve kötü muamelenin savaş suçu olduğunu biliyor. Böyle bir suçun tarafsız mantıkla sorgulanması durumunda her taraftan, otomatik silahlarla taranan, üzerlerine ateş yağmuru yağdırılan insanların sopalarla ve şişelerle kendilerini savunmalarının siyonist katile bir dayanak oluşturmayacağını da çok iyi biliyor. Ondan dolayı hadiseyi soruşturmak amacıyla değil üstünü örtmek, güya kendine gerekçeler bulmak amacıyla böyle bir komite oluşturma kararı aldı.
Aslında işgalci siyonist böyle bir komitenin yapacağı sorgulamanın ve alacağı kararların hukukta hiçbir itibarının olmayacağını da iyi biliyor. Vatandaşları saldırıya uğradığı için davanın tarafı durumundaki Türkiye’nin böyle bir sorgulamayı ve bu tür komisyonun alacağı kararları kabul etmeyeceğinden, geçerli saymayacağından da emin. Siyonist rejimin asıl amacı hizmetindeki medyaya malzeme üretmektir.
Şimdi güya bu komisyon sorgulama yapacak. Bu arada saldırgan askerlere de suç yükleyecek. Ama bu suçları askerlerin kişisel kararlarına bağlayıp işgal hükümetini temize çıkarmaya çalışacak. Ayrıca işlenen büyük suçları, ağır cinayetleri bir veya iki askerin üzerine yükleyip diğerlerini devre dışı bırakacak. Tıpkı daha önce medyaya verilen göstermelik açıklamada bir askerin altı kişiyi öldürdüğünü itiraf etmesi (!) gibi. O da belki onlarca kişinin sopalarla üzerine yürüdüğünü, kendinden önce iniş yapan komutanlarının da hareketsiz bir şekilde ortaya serildiklerini görünce cinnet geçirdiği için böyle bir vahşi katliamı gerçekleştirmiş olacak. Suçu yüklenen ve itirafta bulunan, cinnet geçirmiş iki asker dışında hiç kimse katliama karışmış olmayacak. Onlar tam aksine duruma hâkim olmak ve kontrolü sağlamak için devreye girmiş olacaklar. Tabii bu arada çarpıtma amaçlı açıklamalar ve sözde itiraflar siyonist işgalcilerin hizmetindeki medya organları vasıtasıyla Türkiye kamuoyuna yansıtılacak. Böylece İsrail’in soruşturma komisyonu görevini yerine getirmiş olacak. Ondan sonra Türkiye komisyonun soruşturmasını ve kararlarını reddetse bile zihin yönlendirme için yeterince malzeme üretilmiş ve medya savaşında kullanılmış olacak.
İşte bu medya savaşına karşı duyarlı olmak, siyonist saldırganların hesabına seferber olan medya savaşçılarının kurduğu pusuları şimdiden teşhis etmek ve onlar saldırıya geçmeden üzerlerine gitmek, sahtekârlıklarını, hainliklerini açığa çıkarmak lâzım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.