Gemi ayrıldı limandan taviz verilmez imandan/2
İnsanlıktan istifa etmiş terörist İsrâil, mazlumiyet silahını kuşanmış Mavi Marmara gemisinin erdemli yolcularına saldırmakla, Filistin direnişini kırmak için gerçekleştirdiği ablukayı zaafa uğratacak en ufak bir gelişmeye dahi azgınca saldırabileceğini ortaya koydu. Dünyanın dört bir yanından dünyanın en cesur adamları yıllardır kanayan Filistin yarasına bir merhem çalmaya her şeyi göze alarak çıktılar. Onlar ölümü de göze aldılar. Muvahhid olup Allah yolunda ölenler şehittirler. İsrâil sürekli saldırdığı işgal ettiği Filistin’e yardım gemilerinin girmelerine izin vermedi. Yıllardır can aldığı yere merhem olmak isteyenlere adi ve şerefsizce saldırdı. İsrâil, hâlâ ortaçağ ilkelliğinde ve vahşetinde yaşayan cani bir topluluk. İsrâil, var olduğu tarihten bu yana Filistin’de, Gazze’de bebekleri, çocukları ve kadınları vahşice katlediyor. Gazze için adeta soykırım uyguluyor. Daha önce bebekleri ve bebek yapacak kadınları öldürerek gelecek nesli yok eden İsrâil, şimdi de insanların hayatta kalması için gerekli gıda ve ilaç tedarikine izin vermiyor. Böylece Gazze ve Filistin’in kökünü kurutmayı hedefliyor. Ve tüm bunları gerçekleştirirken medya üzerinden psikolojik savaş ve sansür uyguluyor. Çünkü İsrâil, enformatik cehaletin yurdudur.
İsrâil, 14 savaş gemisi ile yükü merhamet, sevdası meveddet olan Mavi Marmara gemisine silahlarla, bombalarla müdahale etti. Bazı Müslümanları şehid etti, bazılarını da yaraladı. Geri kalanları da esir aldı. İsrâil, bildiği, inandığı her günkü işini yaptı. Bir terör örgütünden terörden, vahşetten gayrisini beklenemez. Gerek yükü merhamet, sevdası meveddet olan Mavi Marmara gemisinin erdemli yolcuları olsun ve gerekse onların dışındaki diğer Müslümanlar olsun, “Biz İsrâil’den bunu beklemiyorduk” sözlerini işitmek, doğrusu bizi dilhun etmektedir. “Biz İsrâil’den bu vahşeti, bu cinayetleri beklemiyorduk” ikrar ve itirafı, Kur’an-ı Kerim’i okumamanın, anlamamanın veya anladığı Kur’an’ı unutmuş olmanın alâmetidir. Kur’an-ı Kerim, Müslüman olarak bize dostlarımızı, düşmanlarımızı, düşmanlarımızın seviyesini ve derecesini haber verip öğreten bir hidayet rehberidir. Bakınız Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de bize Yahudileri şöyle tanıtıyor:
“İman edenlere karşı düşmanlık yönünden insanların en şiddetlisi olarak Yahudileri ve Allah’a ortak koşanları bulursun. Ve yine iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: ‘Biz Hıristiyanlarız’ diyenleri bulursun. Çünkü onların içlerinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar.” (Maide Sûresi/ 82)
Bu ayet-i kerime, bize dostlarımızı, düşmanlarımızı, dost ve düşmanlarımızın derecelerini öğretiyor. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim’in bu ayetine iman eden bir kişi, İsrâil’den her türlü vahşeti beklemelidir. Kur’an-ı Kerim’in verdiği bu haber, asrımızda terörist İsrâil’in işlemiş olduğu cinayetlerle, vahşetlerle tefsir edilmiştir. Yani daha iyi anlaşılmıştır. İnsanlık tarihi boyunca İslâm’a, Müslümanlara ve insanlığa karşı en şiddetli düşmanlar hep Yahudilerin içinden çıkmışlardır. Bu nedenle diyoruz ki; İsrâil’den her türlü kötülük beklenir. Genelde insanlık âlemi için, özelde ise Müslümanlar için İsrâil; ihanet, zulüm, baskı ve şiddet, yalan ve talan anlamına gelir. Batı’nın Ortadoğu’daki terör örgütü İsrâil’den kötülük, düşmanlık, cinayet ve cinnet beklememek, Kur’an’ın ruhuna ihanet, insanlık camiasının delinmemiş, zayi olmamış vicdanına hakarettir.
Batı’nın terör örgütü İsrâil, bütünüyle bir şer odağıdır. İslâm’a, Müslümanlara ve insanlığa karşı kötülük etme hususunda sadece İsrâil’in idarecileri değil, bir bütün olarak İsrâil mekânizmasının tümü düşmandır. Bir bütün olarak İsrâil’in varlığı, işgal ve istilâdır. Mavi Marmara gemisinin en önemli hedefi, İsrâil’in işgal ve istilâsını sona erdirmektir. İsrâil’in Filistin toprağında sürmekte olan işgal ve istilâsını sona erdirmeyi, Gazze halkının üzerindeki ablukasını kaldırmayı insanlığa mal etmektir.
İşgalci ve talancı İsrâil’in Gazze’ye yönelik sürmekte olan ablukasını kaldırmak, insanlıktan pay almış herkesin meselesidir. Mazlum milletlerin mücadelesinin sonu zaferdir. İslâm ümmetinin hürriyeti Kudüs’ten, Kudüs’ün hürriyetine giden yol da “ittihad” “cemaat” ve “mukavemet”ten geçer. Terörist İsrâil’in saldırıları karşısında sessiz kalmayıp tepki gösteren Mavi Marmara gemisinin yolcularını kınayan yerli ve yabancı İsrâil taşeronlarının bilmedikleri, anlamadıkları bir şey vardır. O da şudur: Gazze’ye yardım götüren meveddet/muhabbet adındaki Mavi Marmara gemisinin yolcularının yarısından fazlası Müslümandı. Yani Mavi Marmara gemisinde Müslüman âlimler, mütefekkirler, önderler, abidler vardı. Bunlar Müslümandır ve de teslim oldukları dinin adı da İslâm’dır. İslâm; pısırıkların değil, kahramanların yoludur. İslâm; düşmanla karşılaşıldığı vakit sıvışanların değil, muvahhid olarak Allah yolunda Allah için savaşanların dinidir. Dolayısıyla eli silahlı terörist İsrâil askerlerine karşı tepki gösterip kendilerini müdafaa eden Müslümanlar, teslim oldukları İslâm dininin gereğini yerine getirmişlerdir. Yani Batı’nın Ortadoğu’daki terör örgütü İsrâil’in saldırıya gönderdiği Yahudi teröristlerin karşısında dilenerek değil, direnerek var olmaya çalıştılar. Bunun için vuruldular, öldürüldüler, kelepçelenip sorgulandılar. İsrâil askerlerine demir çubuklarla direnen erdemliler, bütün dünyaya “İslâm; sıvışanların dini değil, Allah yolunda Allah için şahadete koşanların dinidir” gerçeğini hatırlatıp öğrettiler.
İslâm âlimlerinden Said Nursî (Rh.a.)’in “İman; hem nur, hem kuvvettir. Hakiki imanı elde eden bir kişi, bütün kâinata meydan okuyabilir” feryadını İsrâil kayırcılığına soyunan asrın hocalarına ulaştırmak gerek. Milyarlarla ifade eden Müslümanların 5 milyonluk İsrâil denilen terör örgütünün cinayetlerine, vahşetlerine seyirci kalması, Müslümanların izzeti yanlış durakta, hürriyeti kölelik mekânında beklediklerinin alâmeti olsa gerek.
Hürriyetin, izzetin, onurun, saadetin ve şahadetin yolu; zorbaların, katillerin karşısında dilenmek değil, direnmektir. Zorbaların, katillerin, haydutların postallarını yalayanlar, onlardan merhamet dilenciliğinde bulunanlar saadeti ve şahadeti kaybedenlerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.