Hepimiz Deniz Baykal’ız!
- Lütfü Bey; birkaç gün önce evli ve çoluk çocuk sahibi CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi’nin bir kadınla uygunsuz vaziyette görüntülerinin yayınlanmasının ertesi günü Vatan gazetesinin internet sitesinde, yine evli ve çoluk çocuk sahibi CHP milletvekili Çetin Soysal’ın Bodrum’daki bir otelde bir kadınla birlikte görüntüleri yayınlandı. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Konunun özel hayat kısmı beni ilgilendirmediği için, onu geçeyim. Ancak bu kişiler milletvekili oldukları için, konunun siyasi kısmına değineyim. Malumunuz yeni Genel Başkanları Kemal Kılıçdaroğlu, önümüzdeki referandumda CHP’nin istediği sonucu çıkarabilmek uğruna şu Ağustos sıcağında ülkeyi karınca gibi karış karış dolaşıyor. Buna karşılık CHP milletvekilleri ise Bodrum gibi tatil yörelerinde Ağustos böcekleri gibi yan gelip yatıyor. Bakın geçenlerde medyada yer alan habere göre, hızlı bir CHP’li, “AKP referandumu bilerek bayram tatili olan 12 Eylül’e denk getirdi. Bayramda tatil yörelerine gidecek CHP’lilerin oy vermemesi için bunu yaptı” diyor. Hadi referandumun AKP istediği için değil, Yüksek Seçim Kurulu istediği için 12 Eylül tarihinde yapılacak olması gerçeğini bir yana bırakalım. Asıl bu CHP’li yaklaşımın özüne bakalım. Bu yaklaşımın özü, CHP’lilerin hiçbir şey için tatillerinden fedakârlık etmeyecekleri gerçeği değil mi? Hatırlayın hatırı sayılır kalabalıkların toplandığı Cumhuriyet mitinglerini... O mitinglerden bir süre sonra yapılan 22 Temmuz genel seçimleri tatil aylarına denk geldiği için, pek çok CHP’linin tatil yörelerine gitmeyi tercih ettikleri ve bu nedenle ikâmetgâhlarının bulunduğu illerde oy vermedikleri belirlenmedi mi? Ağustos böcekleri gibi yan gelip yatan CHP’nin, karıncalar gibi çalışan AKP’yi seçimde yenmesi mümkün olabilir miydi? Gerçi o zamanlar CHP Genel Başkanı olan Deniz Baykal, yan gelip yatanların başında gelirdi. Seçim kazanmak için ilden ile, ilçeden ilçeye koşuşturmaktan çok, tatil yörelerinde yüzmeyi, yan gelip yatmayı tercih ederdi. Belli ki şu günlerde tatil yörelerinde kadın arkadaşlarıyla yan gelip yatan CHP milletvekilleri de Deniz Baykal gibi. CHP milletvekilleri adeta “Hepimiz Deniz Baykal’ız” der gibi!..
BURAYA MİLLİ İRADENİN GİRMESİ YASAKTIR!
- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, subayların tayin ve terfileri ile ilgili olarak, bu konunun Genelkurmay’ın işi olduğunu, hükümetin, askerin işine karışmaması gerektiğini belirtip, hükümeti eleştiriyor. Sizin bu konudaki görüşünüz nedir?..
- Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu yaklaşımı ne anlama gelir? Milli iradenin askeriyeye girmemesi anlamına gelir! Oldu olacak Kemal Kılıçdaroğlu, bütün askerî tesislerin kapısına “Buraya milli iradenin girmesi yasaktır” diye yazılmasını teklif etmelidir! Öyle ya, sonuçta seçilmiş hükümetler milli iradenin temsilcisi değil midir? Ve de bütün demokratik ülkelerde orduyu yöneten Genelkurmay, hükümetlerin emrinde değil midir? Kemal Kılıçdaroğlu, bu söylediklerinin ya ne anlama geldiğini bilmiyor, ya da Genelkurmay’ın hükümetlerin emrinde olmasını istemiyor. Eğer Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay’ın hükümetlerin emrinde olmasını istemiyorsa, bu demektir ki Türkiye’nin tam anlamıyla demokratikleşmesini de istemiyor. Oysa Türkiye’nin tam anlamıyla demokratik bir ülke olmasını isteyenler, ordunun milli iradenin temsilcilerinin emrinde olmasını istiyor. Bırakın mili iradenin temsilcilerinin ordudaki tayin ve terfilere karışmasını, sivil kurumların tüm askerî işlemleri denetlemesini de istiyor. Mesela ülkemizde askerî harcamalar denetlenemiyor. Her yıl uçağıyla, tankıyla silah alımlarına dünyanın parası harcanıyor; ancak milletten toplanan vergilerle yapılan bu harcamalar denetim dışı tutuluyor. Sivillerin harcamaları denetleniyor, ama askerlerin harcamaları denetlenemiyor. Kemal Kılıçdaroğlu buna karşı çıkacağına, bir de kalkıp milli iradenin temsilcilerinin askerlerin tayin ve terfilerine karışmasına bile karşı çıkıyor. Adeta yaptığı hiçbir şey konusunda milli iradeye ve de onun temsilcilerine hesap vermeyen bir ordu yönetimi istiyor. Acaba Kemal Kılıçdaroğlu bunun demokratik bir ülkede değil, ancak faşist bir ülkede olacağını da mı düşünemiyor?
ABD’YE DİRENEMEYEN, HÜKÜMETE DİRENİYOR!
- YAŞ’ın askerî kanadı, haklarında seçilmiş hükümeti yıkma ya da yıpratma faaliyetleri yürüttükleri suçlamasıyla mahkemenin ifadeye çağırdığı Hasan Iğsız gibi komutanları bir üst makama ya da bir üst rütbeye terfi ettirmek için epey süren ve geçen Pazar günü biten bir direniş sergiledi. Nasıl yorumluyorsunuz Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanlarının Cumhurbaşkanı ile Başbakan’a karşı gösterdikleri bu direnişi?
- Keşke Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanları böylesine bir direnişi, ABD askerleri Türk subaylarının başına çuval geçirdiğinde de gösterselerdi! Cumhurbaşkanı’nı, Başbakan’ı topyekûn istifa etmekle tehdit eden komuta kademesi, keşke Türk subaylarının başına çuval geçiren ABD’yi de gökkubbeyi başına geçirmekle tehdit edebilseydi! Ne yazık ki başta Genelkurmay olmak üzere ordunun komuta kademesi, Türk subaylarının başına çuval geçiren ABD’yi bırakın tehdit etmeyi, ABD’ye itiraz bile edemedi. ABD’nin bu yaptığını hiç ses çıkartmadan kabullendi. Oysa Genelkurmay ile komuta kademesi, Türk subaylarının başına çuval geçirilmesi gibi ordumuza, milletimize yapılmış hakaretleri asla kabul etmemeli. Buna karşılık Genelkurmay ile komuta kademesi, hükümetin kendi emirlerinde değil, kendilerinin hükümetin emrinde olduğunu kabullenmeli. Daha genel bir deyişle, atanmışların seçilmişlerin emrinde olduğunu kabullenmeli. Dünyanın demokratik ülkelerinde de bu böyle değil mi? Demokratik ülkelerde, mesela Kara Kuvvetleri Komutanı’nın kim olacağına Genelkurmay Başkanı değil, Başbakan karar veriyor. Bizdeki gibi Genelkurmay Başkanı’nın, “Kara Kuvvetleri Komutanı ille de şu paşa olsun” diye direnmesi hayal dahi edilemiyor. Çünkü o ülkelerde Karayolları Genel Müdürü atar gibi, Kara Kuvvetleri Komutanı atanıyor. Dahası, o ülkelerde Genelkurmay Başkanı, Dış Güvenlik Genel Müdürü muamelesi görüyor! Türkiye de bir gün o ülkelerin durumuna gelecek. İşte o zaman Genelkurmay Başkanlarının, komuta kademesinin, kimlerin nereye atanacağı konusunda Başbakanlara, Cumhurbaşkanlarına direnmesi hayal dahi edilemeyecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.