Alternatif hangisi?
Saadet Partisi'nde yeniden olağanüstü kongre için gerekli sayıda imzaya ulaşılamadı. Genel Başkan Numan Kurtulmuş, "işimize bakalım" mesajı ile yoluna devam ederken, Erbakan Hoca ve taraftarları üzülmüş olmalı.
Üzülmüşlerdir çünkü bir parti daha gitti Hoca'nın elinden.
* * *
12 Eylül döneminde MHP'ye yakıştırılan "Biz hapisteyiz, fikrimiz iktidarda" sözünün çok farklı versiyonları bulunabilir bugünkü manzaraya bakınca.
"Bizim çocuklar iktidarda, biz hâlâ muhalefetteyiz."
Bu AK Parti için olursa, şu da Saadet için münasiptir:
"Bizim talebeler partiye sahip çıktı, biz yine yeni bir parti kurmalıyız."
* * *
Hoca'nın ömrü "Bu sefer inşallah..." diyerek, hep yeni bir parti kurmakla geçti.
Allah selamet versin diyeceğim, o da çok gerilerde kaldı.
70'lerin partisiydi Selamet.
Ondan önce Millî Nizam var.
Millî Selamet'ten sonra Refah kuruldu.
O kapanınca Fazilet geldi.
Ondan sonra Saadet...
* * *
Bu kadar çok parti kurup kapatan daha doğrusu kapatılan bir başka siyasi lider var mıdır, bilmiyorum.
En son Numan Bey'in partiyi bırakmayacağı, delegelerin Genel Başkan Kurtulmuş'a sahip çıktıkları, ona inandıkları anlaşılınca, Erbakan Hoca yeni arayışlara girdi.
AK Parti'den ayrılan ve "Türkiye Partisi" adıyla yeni bir parti kuran Abdüllatif Şener ile görüştü Hoca.
Abdüllatif Şener de gayet tabii Hoca'nın eski talebelerinden.
* * *
Birkaç gün önceki o görüşme üzerine NTV ekranında haberin alt yazısı olarak şöyle bir ifade yer alıyordu:
"Alternatif Şener mi?"
Ne demeli? Bir tebessümden öte geçilmez.
Bunca yılın Abdüllatif Şener'i bir kısa görüşme ile "Alternatif Şener" olur mu Allah aşkına?
* * *
Bence bugünlerde Şükrü Karaca ile görüşmeli Erbakan Hoca.
28 Şubat döneminde Erbakan'ı Başbakanlık'tan istifaya ikna eden adam olarak, yine bazı hatırlatmalarda bulunmalı Şükrü Karaca.
"Sevgili Hocam, siz başımızın tacısınız, bakın sizin kuşaktan kimse kalmadı, piyasa değişti, gelin inat etmeyin. Böyle küçük partiler size yakışmaz, bahçede domates yetiştirir gibi küçük partilerle niye oyalanasınız" gibi...
* * *
28 Şubat döneminde 'yukarılarda' karar almışlar, Başbakan Erbakan istifa etmezse, genç bir teğmene kameraların önünde tokat attıracaklarmış.
Yıllar sonra TRT'deki bir programda Şükrü Karaca açıkladı.
Bunu duyunca, önce "Yaparlar şerefsizler" dedim, sonra da açıklamaya bir tepki aradım içimden. Ve şunu buldum:
"Teğmenler zaten genç olur, ihtiyar adamın teğmenlikte işi ne?"
Genelkurmay Başkanı Başbuğ da darbe-cunta işlerini şerefsizlik olarak nitelemişti en az birkaç defa... Bunu da hatırlatayım yeri gelmişken.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.