Deşifre Oyunu
İstihbarat kurumlarının işi sadece bilgi toplamak değildir. Aynı zamanda topladıkları bilgileri belli amaçlar doğrultusunda değerlendirmek için çeşitli projeler geliştirir, muhtelif planları hayata geçirirler. Bazı planları da bilgi toplamaya değil tamamen kurgulamaya dayanır. Provokasyon, ortalığı karıştırma, lehte veya aleyhte propaganda, yönlendirme, yanıltma, fitne çıkarma, ifsad, bilgi karartma ve bunun gibi çok değişik amaçlar için hazırlanan planların uygulamaya geçirilmesinde istihbarat örgütlerinin oluşturduğu ağdan yararlanılır. Özellikle terörü güç ve hâkimiyetlerini himayede bir araç olarak kullanmakta sakınca görmeyen ülkelerin istihbarat örgütleri yerine göre resmî terör örgütleri gibi çalışır.
İstihbarat örgütleri çalışmalarında muhtelif taktiklere başvururlar. Gerek strateji geliştirmek ve yukarıda zikrettiğimiz alanlarla ilgili planları uygulamaya geçirmek amacıyla bilgi toplamada gerekse bu planların uygulamaya geçirilmesinde genellikle gizli elemanlardan yararlandıkları bilinir. Çünkü çalışmada kullanılan metodun mantalitesi bunu gerektirmektedir. Fakat bazen taktik gereği birtakım elemanlarını açığa çıkarmış ve tasfiye etmiş gibi görünerek onlarla iş yaptıkları da oluyor.
Böyle yapmalarının değişik amaçları var. Birinci amaç onlara daha çok güven sağlanması ve böylece onların hedeflenen yerlere girebilmelerinin ve bilgi toplamalarının kolaylaşmasıdır. Çünkü onlar deşifre edilmiş ve örgütten atılmış olarak lanse edildiklerinden istihbaratın kendileriyle ilişkiyi kestiği kişiler olarak kabul ediliyorlar. Bu da onlar üzerinde herhangi bir tereddüdün kalmamasına, kendilerine karşı biraz daha serbest hareket edilmesine, onlarla daha rahat konuşulmasına sebep olabiliyor.
Bir diğer amaç yönlendirme ve propaganda yahut anti-propaganda faaliyetini onların vasıtasıyla yapmaktır. Siyonist işgal devletinin MOSSAD propagandasını çoğu zaman MOSSAD’dan atılmış gibi gösterilen elemanlar vasıtasıyla yapması buna bir örnektir. Onlar bizzat kendilerinin şahit olduklarını iddia ettikleri faaliyetleri, imkânları, kuşatma ağını bazı “bilgilendirme” çalışmalarıyla kamuoyuna yansıtarak örgütü şişirdi. Bazen bu şekilde deşifre edilen elemanların adeta “deprem uzmanı” gibi siyaset depremlerini, krizleri, savaşa götürmesi muhtemel sorunların gidişatını, uluslararası krizlerin ekonomiye ne şekilde yansıyacağını ve benzeri hususları önceden tahmin etmeleri gerçekte stratejik bir yönlendirmedir.
Deşifre etme taktiğinin amaçlarından biri de provokasyon, ortalığı karıştıma, sorun çıkarma amaçlı atraksiyonlarda istihbaratın rolünü gizlemektir. İstihbarat teşkilatı deşifre ettiği elemanlarla ipleri kopardığı mesajı vererek onun vasıtasıyla oynayacağı oyunların da kendisine mal edilmesine engel olmaya çalışır.
Henüz kesin bir hüküm vermeye yetecek kadar bilgimiz olmamakla birlikte Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçiliği’ne iki gün önce yapılan baskının “deşifre edilmiş” bir ŞABAK ajanı vasıtasıyla gerçekleştirilmesi de böyle bir ihtimali akla getiriyor.
Baskını düzenleyen kişinin bir İsrail subayı tarafından yanlışlıkla deşifre edildiği ve ortada bırakıldığı söyleniyor. Oysa siyonist işgal devletinin istihbaratı normalde yanlışlıkla veya başka ülkelerin emniyet teşkilatlarının araştırmaları sonucunda deşifre edilen elemanlarına deşifre edilmelerinden sonra da sahip çıkıyor. Şimdiye kadar deşifre edilenleri bu yüzden ortada bırakmadı. Örneğin Mısır’da yakalanan bir ajanını alabilmek için uzun süre mücadele etti. Buna benzer daha başka ajan sorunları da yaşadı. Sahip çıkmadıkları ya ihanet edenler ya da taktik icabı kendilerinden farklı şekillerde yine ajan sıfatıyla yararlanmayı düşündükleridir. Fakat hangilerinin işgal devletinin istihbaratına ihanet ettiğini ve onunla bağları tamamen kopardıklarını hangilerinin yeni taktiklerde kullanılmak üzere maske değiştirdiklerini kestirmek kolay olmuyor.
Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçiliği’ne yapılan son baskının zamanlaması bizi hadiseye tereddütle yaklaşmaya yöneltiyor. Hadisenin gelişme şekli de bu tereddüdü teyit ediyor. Nedim İncasa adlı eski ŞABAK ajanı önce normal yollardan konsolosluk binasına giriyor, sonra konsolosluk yetkililerinden birini rehin almaya kalkışıyor, bu arada güvenlik görevlileriyle çatışmaya giriyor ve ayağından yaralanıyor. Sonra da bu kişi hem İsrail hem Filistin polisi tarafından arandığını söyleyerek iltica talebinde bulunuyor. İltica talebinin saldırı, olay çıkarma ve rehin alma girişimiyle başlatılması hiç mantıklı görünmüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.