Dedemin zamanında iki parti kapattıydılar..

Dedemin zamanında iki parti kapattıydılar..

Almanlar da iki parti kapatmış fi tarihinde.. Oh ne ala, biz de kapatalım.. Hikaye şu: Nazileri yargılayan Nürnberg Mahkemeleri 1946'da bitti.

Federal Alman Cumhuriyeti 1949'da kuruldu..

üç yıl sonra, Nazi yanlısı bir parti kapatıldı..

Kimine göre bu karar, çok güçlü olan, ancaaak Doğu Alman/Moskova yanlısı politika izleyen Alman Komünist Partisi'ni kapatmak için verilmişti..

Almanya, karpuz gibi ikiye ayrılmıştı, doğu-batı diye.. Dünyanın geri kalanı da..

1956'da Alman Komünist Partisi(AKP)'nin kapatılmasını bu şartlar içinde düşünmek gerekir. Komünist ülkelerde de anti-komünist partilere yaşam hakkı yoktu. 1950'lerde ne Nazi Partisi, ne Komünist Partisi serbest bırakılabilirdi. Buna en başta, Almanya'nın vasileri Amerika ve müttefikleri izin vermezdi.

AKP 'Proletarya Diktatörlüğü'ne programında yer verdiği için ayrıca sicili bozuktu..

Diğer Batı ülkelerinde Komünist Partiler serbest idi.

Bizde de Komünist Parti yasaktı, ama soğuk savaşla ilgisi yoktu.

Milli Mücadele döneminde Rusların gözünü boyamak için resmi bir Komünist Partisi bile kurmuştuk. Gerçeğine hiiçç izin verilmeyecekti.

Soğuk savaşın bittiğini çok geç kavradık kavramasına ama, çıkamadık daha içinden.

* * *

Şimdi Avrupa Birliği ülkelerinde isimleri başka olsa da yabancı düşmanlığını, ırkçılığı, ayrılıkçılığı savunan partiler serbest..

Tabii alenen şiddeti çağırmadıkları sürece..

Almanya'da yabancı düşmanlığını körükleyen seçim kampanyalarını ne çabuk unuttuk..

Kundaklamalar peş peşe geldi. Kimse de kalkıp “filan parti kışkırttı” deyip kapatmaya kalkışmadı.. Bakın Bavyera'nın Almanya'dan ayrılmasını savunan Bavyera Partisi varmış.

2003'te Anayasa Mahkemesi aşırı sağcı NPD hakkındaki kapatma davasında ret kararı vermiş.

Hollanda'da kadınların partilerine üye olmasını yasaklayan Hıristiyan dinci partilere ne buyurursunuz?

Fransa'da Le Pen'in aşırı sağ partisi alâyla valâyla faaliyetlerine devam ediyor.

“İtalya'yı Kuzey ve Güney diye ikiye ayıralım” diyen partiler koalisyon ortağı olabiliyorlar..

Danimarka'da Alman azınlığın kurduğu milliyetçi parti serbest..

Gelelim, Avusturya'daki Jörg Haider'e.. Evet, Avrupa Birliği üyesi devletler “Haider'i Başbakan yaparsanız haliniz harap” dediler.. Ama kimse de kalkıp “Haider'in partisini kapatalım gitsin” demedi.

Prof. Ali ülkü Azrak bir programda Belçika'da ayrılıkçı bir Flaman partisinin kapatıldığını söyledi.

Doğrusu şu, Flaman Bloku partisi aleyhine açılan davada mahkeme para cezasına hükmetti. Flaman Bloku da ismini Vlaams Belang (Flaman Menfaati) diye değiştirdi. Belçika'dan kopmayı savunan parti Flaman bölgesinde oyların yüzde 25'ini alıyor.

Hem de “Kahrolsun Belçika” diyerek.. Belçika'da Valonlar'ın aşırı sağ FN'si de Fransa'ya iltihaktan falan söz ediyor.

Kuzey İrlanda'da İRA'nın siyasi kanadı Sinn Fein zaten serbest..

İspanya'ya gelince.. Bask ayrılıkçısı ETA'nın siyasi kanadı Herri Batusana'nın kapatılması farklı bir olay..

Mesela Bask Milliyetçi Partisi serbest. Bask, özerk statüye sahip ve parlamentosu var.

Halihazırdaki Bask partileri 'bağımsızlık' yanlısı ama şiddete karşılar..

“Avrupa'da da parti kapatılıyor şekerim” hikayesinin aslı astarı, bu.

Dedemin zamanında iki partinin kapatılmasını gözümüze sokanların zihinleri de o dönemde kalmış.. Kendi soğuk savaşımızdan bir türlü çıkamadık..

Başka ne diyeyim.


Anti-Amerikancıyım mı dedin, affedersin...

1960'ların sonuydu.. Hatırlamıyorum, mini minnacık bir çocuktum, top oynayıp acıktım.. Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı Paşazade Mehmet Ali Aybar Amerikalılara savaş açmıştı.. İkili anlaşmaları yerden yere vuruyordu. İyi de etmişti.. Devrimci gençlerin 6. Filo erlerine deniz banyosu yaptırdıkları zamanlardı.. Aybar ağbimiz Gandi'den esinlendiği bir de “pasif direnme” kampanyası başlatmıştı.. Yurt içinde ve dışında resmi ilişkiler dışında Amerikalılarla temas edilmeyecekti.. Amerika'ya seyahat edenler etmeyeceklerdi. Amerikalıların işyerlerinde çalışılmayacaktı.. Yani selam verse Amerikalılar, almayacaklardı. Devrimci gençlerin keyfine diyecek yoktu..

Ne ki hevesleri kursaklarında kaldı.. Hürriyet'te çıkan bir haber boğazlarına düğümlenmişti.. Haberin başlığı “Amerikalılara git diyen Sadun Aren evini Amerikalılara kiraya verdi” idi.. Prof. Sadun Aren TİP'te ikinci adamdı, Merkez Yönetim Kurulu üyesiydi. Kira geliri için “rant geliri elde etmek sosyalizme sığmaz” diyen Aren evini Amerikalılara vermişti. Karısı Munise'nin “Amerikalılara vermeyelim kocacığım” uyarısını da dinlememişti.. Eee yağlı müşterilerdi şu Amerikalılar.. Haber çıkınca eli ayağı tutuştu Aren'in. Parti teşkilatlarını ziyaret ederek kendisini aklamaya çalıştı.

Bunu niye anlattım?

Sıkı Anti-Amerikancılardan İlhan Selçuk'un hastaneye kaldırıldığını işittik. Amerikan Hastanesi'ymiş.. İlk de değilmiş.. Ulusalcı solcuların İlhan Ağbisi kalbi teklese soluğu bu hastenede alıyormuş.. Memleketimden insan manzaraları.. Oy oy oy..


Hukuk 'siyasi olmayan' bir şey mi?

Hukukun siyasallaştırılmasına ilişkin bir örnek vereceğim Avrupa'dan. 1972'de Alman Şansölyesi Willy Brandt “Radikaller Kararnamesi” çıkartmıştı. Brandt, sivil haklar mücadelesinin 'komünist fikirlerin teşviki' olarak karalanmasını engellemek istiyordu. Soğuk savaş dönemi ya, tam tersi oldu. Kararname kamu çalışanlarının canına okudu.

1975'de Anayasa Mahkemesi, anayasaya aykırı hareket eden bir parti veya gruba mensup kişilerin memur olamayacağına karar verdi. Hedef Alman Komünist Partisi taraftarları ile diğer Marksist gruplar idi. Gerhard Schröder'e göre

kararname siyasi açıdan farklı düşünen insanların tepesinde gürz olmuştu.

Hani Ecevit de benzer bir kararname çıkartmak istemişti de Cumhurbaşkanı Sezer'le papaz olmuştu ya, onun gibi işte..

1970'lerde mağdurların avukatlığını yapan Schröder, kararnameyle eylemlerin değil fikirlerin cezalandırıldığını belirtiyordu. Aşağı Saksonya eyaleti başbakanı seçildiğinde bu uygulamayı çöpe atan Schröder bakın neler söylüyor:

“Ben yasama ve yargı olarak hukuku, bu olayların etkisiyle de hiçbir zaman siyasi olmayan birşey olarak görmedim. Bugün hâlâ bu fikrimde ısrarlıyım.”

Bizim 'parti kapattırmacı hukukçular' da tersinde ısrarlı.. Hadi hayırlısı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi