Terbiyesizler
İyi ki toplu taşıma araçlarında ve toplu mekânlarda daha kontrollü olmak için kurallar geliştirmişiz.
İyi ki uçakta vapurda telefonla konuşmak yasak, iyi ki sigara içilmiyor.
Serbest olduğunu bir düşünün. Uçakta kaç kişi varsa, hepsi aynı anda telefonla konuşuyor olacaktı.
Hem de bazıları yüksek sesle, bağıra bağıra...
Hepsi değilse bile, yarısı veya üçte biri sigara içecek, diğerleri de aynı havayı soluyacaktı.
***
Üç gün önce Yenikapı'dan İDO feribotuna bindik. Mudanya'ya gideceğiz.
Hareket sırasında telefonları kapattık. Ön sırada üç kadın, aralarında konuşuyor.
"Biz de kapatsak mı" diye sordu biri.
Öteki, genç olan, "Aman canım boşver" dedi.
Sonra telefon kapatıp kapatmama üzerine ciddi ciddi konuşmaya devam ettiler.
"Nasılsa anons ederler gerekiyorsa."
"Galiba artık gerekmiyor."
"Baksana bir işaret falan da koymamışlar ön tarafa."
"Bir alet mi geliştirdiler ne?"
***
Tam o sırada hoparlörden anons geldi.
Güvenli bir yolculuk için telefonları kapatmamız gerektiği söylendi. Hem de birkaç defa.
Peşinden "leydiis end centilmen" diyerek, turistler için de aynı anons yapıldı her seferinde.
Bizimkiler hâlâ tam karara varabilmiş değiller.
Nihayet biri kapattı. Etrafına "Hey millet bakın, ben bu telefonu kapattım. Hem de kendi rızamla ve kendi parmağımla. Şahitsiniz. Vatandaşlık görevimi yerine getirdim. İsteseydim kapatmayabilirdim de ha! Kıymetini bilin" der gibi bir edayla bakınmaya başladı.
Oy kullanmış da sandıktan ayrılmak üzere olan "eski genç" ablaların ifadesi vardı yüzünde. (Yaşlı demek ayıp olduğu için eski genç dedim.)
***
Diğeri ise telefonu elinde tutup bakıyor yeni görmüş gibi. Üçüncüsü kararsız, şaşkın ve üzüntülü.
"Cep telefonlarınızı kapatın, sigara içmeyin, çocuklarınızı yanınızdan ayırmayın" diye anonslar tekrar edildikçe, ikinci de kararını verdi.
Bir hovardalığa niyetlenmiş, bir antika vazoyu yüksek fiyatla almaya razı olmuş gibi, eliyle havada kavis çizerek telefonu kapattı.
Üçüncü, bir anda azınlığa düşmüştü. Kendisinin de kapatması gerektiğini biliyordu ama elinde telefon, bakmaya devam ediyordu. Şaşkınlığı ve üzüntülü ifadesi derinleşmişti.
"Ay ben bunu kapatamam ki şimdi."
"Niye?"
"Çünkü pin kodunu bilmiyorum. Bu telefon abimin. Benimki çalındı. Pin kodunu bilmeyince kapatırsam bir daha açamam ki..."
"E arayıp soruver abine kodunu."
"Şimdi, burda?"
"Doğru, olmaz."
"Aman canım bir telefondan ne olacak? Hem herkes kapatmıyor ki zaten. Mutlaka arada kapatmayanlar vardır."
"Vardır, vardır. Kesin. Hep çıkıyor. Uçakta bile kapatmayan oluyor bazen."
"Ziyanı yok, sen de kapatma. Arayan olursa açmazsın, boşver. Sessize al."
***
Eski genç kız ablamız, "Ay şekerim, geçen hafta bu feribotta ne oldu bak" deyip anlatmaya başladı.
Karşılıklı koltuklarda yer bulabilmişler. Karşılarında bir kadın varmış. Bilgisayarını açmış, uzun uzun çalışmış. Sonra anonsları falan hiç umursamadan cep telefonunu çıkarmış, konuşmaya başlamış. Bunlar uyarmışlar. Fakat hiç aldırmamış, konuşmaya devam etmiş. Sonunda görevliyi çağırmışlar. Görevli gelip kaşlarını çatınca, telefonu kapatmış.
"Ne terbiyesiz insanlar var görüyorsun diğ mi? O kadar yolcunun hayatını tehlikeye atıyor da uyarınca bile umursamıyor."
Geçen haftaki maceraları böyle imiş, bu hafta kendileri başrolde oynadılar.
Bir hafta önceki yolculuğu anlatan, bu sefer "sessize al" tavsiyesinde bulunan abla, iyi mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.